15 Nisan Cumartesi günü başkent Tunus’ta düzenlenmesi planlanan Hilafet konferansına davet etmelerinin ardından İzzeddin Uveyşavi ve Muhtar El Cemili adlı öğretmenler gözaltına alındılar. Kayravan Asliye Mahkemesine çıkarıldıktan sonra da tutuklandılar. 13 Nisan 2017’de yeniden mahkemeye çıkarılmak üzere Harbub cezaevine konuldular. Akabinde yeniden bu hafta içi baskıcı siyasi polis, ortaokul fizik öğretmeni Abdülkerim El Müdeyni ile Arap dili öğretmeni Fethi El İnubli’yi gözaltına aldı. Ardından Cendubi Asliye Mahkemesi savcılığına sevk edilen öğretmenler, tutuklanmaları kararı sonrası Belariha cezaevine götürüldüler.

Ortaokul öğretmenleri olan Hizbin üyelerini gözaltına almak, rejimin Hizbe bakışına tercüman olmaktadır. Fikri ve siyasi mücadeleden alıkoymak için umutsuzca bir girişimde bulunan rejim, Hizbin kadrolarını yakalamaya çalışıyor. Rejimin Hizb ve gençlerine yönelik pozisyonunda yeni olan şey, Hizb-ut Tahrir’i yasaklamanın yollarını arayan Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine bazı hâkim ve savcıların da rejimin peşinden gitmeleridir. Kayravan ve Cendubi Savcılığı, politik ve realite açısından yaptıkları eylemler tehlikeli teşkil etmeyen ortaokul öğretmenlerini cezaevine tıktı. Cezaevine atılmalarının ardından öğrencilere verdikleri dersler iptal oldu. Bin Ali’nin ülkeden kaçışının ardından yasal statü kazanan siyasi bir partinin aktivistlerine karşı ilk kez Tunus’ta böyle bir cürüm işleniyor. Bu cürüm, ciddi bir emsal teşkil edebilir. Böylece bazı hâkimler, ülkeyi tekrar eski diktatörlük günlerine döndürmek için siyasi polis, medya ve yargı ayağını kullanarak 14 Ocak devrimi kazanımlarına ilk çiviyi çakmış oldular.

Son olarak Hizb-ut Tahrir gençlerine yönelik bu başarısız tutuklama furyasına katılan herkese diyoruz ki, “Gökten özgürlük yağsa da şemsiyeleriyle ondan korunmaya çalışan kölelerin olduğunu göreceksiniz”