حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
Medya Bürosu
No: TR–BA–2016–MB–TR–012 |
H. 26 Cumâde’s Sânî 1437 M. Pazartesi, 04 Nisan 2016 |
Basın Açıklaması
Dostu Allah Olanın Yanında Her Daim Müslümanlar Vardır
Dostu Amerika Olanın Yanında İse Bir gün Kimse Kalmayacaktır
Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington'da düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi sebebiyle ABD'ye yaptığı ziyaret kapsamında, ABD'deki Musevi Cemaatlerin Temsilcileri, Başkan Yardımcısı Joe Biden, Dışişleri Bakanı John Kerry ve Başkan Obama ile bazı görüşmeler gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı ziyaret sonrası Türkiye'ye dönüşte, görüşmelere konu olan PKK ve PYD meselesi, IŞİD, Suriye ve Irak meselesi ve Türkiye - “İsrail” ilişkileri hakkında gazetecilere açıklama yaptı. Açıklamalarda öne çıkan esasi konuların başında PYD ve YPG meselesinde ABD ve Türkiye'nin görüş ayrılığının olup olmadığı konusu vardı. Erdoğan şu açıklamayı yaptı: "Obama, Kerry ve Biden ile yaptığımız görüşmelerde Türkiye’nin güneyinde PYD/YPG yapılanmasına izin vermeyeceğimizi söyledik.Biden ile de Kerry ile de konuştuk; onlar da bir PYD devletine müsaade etmeyeceklerini söylüyorlar. Bu ifadeyi Kerry ve Biden da kullandığına göre diyecek bir şey kalmıyor."
Bilindiği üzere ABD, Suriye meselesinde kendi siyasi planını uygulayabilmek için PYD ve YPG'yi siyasi ve askeri olarak destekledi ve hâlâ destekliyor. Türkiye PYD'nin terör örgütü olduğunu ifade ediyorsa da, ABD bunu açıkça reddediyor. Geldiğimiz noktada Erdoğan'ın yapmış olduğu bu açıklama PYD'nin terör örgütü olup olmadığı konusuna bir cevap niteliği taşımamaktadır. Aksine, Suriye'nin kuzeyinde bir PYD devletinin kurulmayacağına yönelik ABD'nin verdiği bir “söz”dür. Türkiye'deki terör patlamalarını gerçekleştirdiği resmi makamlarca da teyit edilen PYD'nin ABD tarafından bu şekilde açıkça desteklenmesi, esasen terörün arkasındaki asıl faili gösteriyor. PYD devletinin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz şeklinde ABD tarafından verilmiş bu “söz”, Türkiye’yi oyalamaktan başka bir şey değildir. Zira ABD'nin sözüne asla güven olmaz. ABD küstah bir devlettir. Siyasi ve ekonomik çıkarları için kendisi ile çalışan her grubu, her devleti istediği kadar kullanır ve işi bitince de ansızın satar.
Durum böyle iken Erdoğan, Suriye meselesindeCNN televizyonuna verdiği röportajda: “ABD’nin işin başını çeken ülke olduğunu” söyledi ve sonra da “Türkiye olarak koalisyon güçlerinin aktif parçası olmak istediklerini” ifade etti. Bu açıklama ABD’nin kendi kirli emelleri için Türkiye’yi gerektiği kadar kullandığını gösterir niteliktedir. Erdoğan’ın, Türkiye’nin sömürge menfaatleri doğrultusunda ABD’nin yanında daha fazla çalışma isteğini dile getirmesi ise, üzücü ve kahredici bir durumdur. Hâlbuki Suriyeli Müslümanlar topraklarının geleceği üzerinde Türkiye’nin karar alıcı bir aktör olmasını bekliyorlar. Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de Afganistan’da ve tüm İslam beldelerinde yaşayan Müslümanlar, ABD’nin işgalci bir terör devleti olduğunu artık görüyorlar. Küfrün başı ABD’nin İslami beldeler için çözüm olarak sunduğu tüm planların, işgal, zulüm, talan ve sömürüden başka bir şey getirmediğini, hiçbir zaman da getirmeyeceğini biliyorlar. O halde Cumhurbaşkanı da şunu çok iyi bilmelidir; ABD’nin güdümünde Suriye’ye çözüm bulmaya çalışan devlet, büyük devlet olamaz. Obama doktrini çerçevesinde Irak ve Suriye siyasetinde aktör olmaya çalışan lider, büyük lider olamaz. Suriye’nin kuzeyinde kurulacak güvenli bölgeye yeni beton şehirlerin imar edilmesi ile Suriye siyaseti güdülemez. Bu çözüm teklifi dahi Türkiye’nin ufkunun ne denli dar olduğunu göstermektedir.
Türkiye “İsrail” ilişkilerinin normale dönmesi için girişimlerde bulunan Erdoğan, Musevi cemaatlerin temsilcileri, düşünce kuruluşu temsilcileri ve akademisyenlerle de bazı toplantılar yaptı. Bu toplantılarda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiye binaen şu açıklamalarda bulundu: “Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümünde Türkiye-ABD ittifakının bir alternatifinin olmadığı ortadadır. Türkiye olarak gelişmeleri bölgesel ve küresel barışa hizmet edecek şekilde yönlendirmeye çabalıyoruz. Bu çabamızda zaman zaman yalnız kaldığımızı hissetsek de ABD'nin bizi anladığını ve yanımızda olduğunu düşünmek istiyoruz…” Cumhurbaşkanı’na şu önemli hatırlatmaları yapmayı İslami ve siyasi bir sorumluluk olarak üzerimize borç biliyoruz. Hilafet kaldırıldıktan sonra İslam dünyası önce İngilizlerden, sonra Amerika’dan çok çekti. Bu küfür devletleri işgal ve talan edilmemiş, sömürülmemiş tek bir karış toprağımızı bırakmadı. İslam beldelerindeki yöneticiler ise İngiltere ve Amerika’ya itaat ederek Müslümanlara ihanet ettiler. Ancak bugün, geri dönüp baktığımızda hepsi ihanetleri ile hatırlanıyorlar. İngilizler ve Amerikalılar, çıkarları için kendilerine hizmet eden yöneticilere işleri bitinceye kadar dost olurlar. İşleri bitince yüzlerine dahi bakmazlar. Şunu asla unutmayın; Amerika’dan dost olmaz. Dostu Allah olanın yanında her daim Müslümanlar vardır. Dostu Amerika olanın yanında ise bir gün kimse kalmayacaktır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: www.hizb-turkiye.com |
E-Mail: bilgi [@] hizb-turkiye.com |