Husi milisler, 21 Ocak 2015 Çarşamba günü İbb ilinde Hizb-ut Tahrir'in beş gencini tutukladı. Tutuklanan gençler şunlardır: Muhammed Mesad el-Verafi, onun yeğeni, Muaz el-Badeni, Numan el-Badeni ve Şefik Hamis Yüslim. Bu gençleri suçsuz yere İbb şehrinde cezaevine attılar. Tüm bunlar keyfilik ve kibrin göstergesidir. Hâlbuki Husiler, Hizb-ut Tahrir'in İslami akideye dayalı Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti kurmak ve fikri olarak ümmeti kalkındırmak için çalıştığını öncesinden biliyorlar. Hizb, bunu gerçekleştirmek için fiziksel eylemleri benimsemez. Korktuğundan ya da çekindiğinden değil, şeri hükümlere bağlılığından ve devletin kurulmasında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu örnek edindiğinden dolayı fiziksel eylemleri benimsemez.  Husi milisler, daha önce de birkaç kez suçsuz yere Hizb-ut Tahrir'in gençlerini tutukladılar. Şeri yolla İslam sistemini ve hükümlerini ikame etmek, Batının ve onun ajanlarının ümmete karşı tezgâhladıkları planları deşifre etmek, onun ayak oyunlarını kamuoyuna açıklamak ve kötülüklerinden sakındırmak dışında gençlere yönelik hiç bir suç ispat edemediler. Hizb olarak biz, daha önce tutuklanan gençler ile ilgili basın açıklamaları yayınlamıştık. Husilerin siyasi bürosu ile temasımız olmuş, Mahmud Cüneyt ile grubun siyasi bürosunda görüşmüştük. Hizbin fikir ve metodunu detaylıca kendisine açıklamıştık. Kendisi de anlatılanların doğru olduğunu ifade etmişti. Bunun yanında Hamza el-Husi ile de temasımız olmuştu. O da gerçekten bizimle işbirliği yapmaya hazır olduğunu belirtmişti. O zaman Husiler, Hizb-ut Tahrir ile El-Kaide arasında ayrım yapabilecek bir bilgiye sahip olmadıkları için gençlerin tutuklanması konusunda mazeret ileri sürmüştüler. Bu da gösteriyor ki onlar, siyasi bilinçten yoksun ve yanlış kapsamlı kıyas kullanıyorlar. Bu eylemler ve bu gerekçeler, fiyasko ve grubun içine sızmaların olabileceğine delalet eder. Zaten grubun bazı yetkilileri de eski rejimin siyasileri ve güvenlik görevlileri tarafından içlerine sızmaların olabileceğini itiraf ettiler. Müslümanlara karşı alçak gönüllü, düşmanlara karşı sert olduğunu iddia eden bir gruba Allah'ın dinine ve davet taşıyanlara yardım etmek yakışmaz mı? Gençleri tutuklamak ve onlara baskı yapmak da neyin nesi? Allah'ın istediği gibi İslami hayatı yeniden başlatmak için bir metot olarak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak herkese farzdır. Daha doğrusu böyle iddialı bir gruba düşmanların projelerini benimsemek, onların kuyruklarında dolaşmak, dümen suyuna girmek yerine diline pelesenk ettiği sloganını yerine getirerek Batılı büyükelçileri sınır dışı etmek, İslam'a ve Müslümanlara karşı komplolar kuran büyükelçilikleri kapatmak yakışmaz mı?

Ey Husiler! Başarısızlığınızı gençlerimizi tutuklayarak örtbas edemezsiniz. Biz sizin İslam akidesi ve çözümlerine dayalı kalkınmacı bir proje ve açık bir vizyona sahip olmadığınız için başarısız olacağınızı biliyorduk. Çünkü siz süslü konuşmalar ve cafcaflı sloganlar dışında yeni bir şey ortaya koymadınız. Ki zaten bunların da ilk eylemlerinizle birlikte tıpkı bir serap gibi aldatmaca oldukları açığa çıktı.

Allah'tan korkun ve Hizb-ut Tahrir'li kardeşlerinizin tavsiyelerini kabul edin. Sakın ha benlik ve gurur sizi günaha sevk etmesin. Sakın ha sakın sizinle bizim aramızı gurur ve komplocuların emirleri girmesin. Biz sizi isminiz gibi "Ensarullah" ve Allah'ın davetçileri olmaya çağırıyoruz. Nübüvvet metodu üzere Hilafet davetinin önünde bir engel olarak durmayın. Dünya ve ahirette Allah'ın rızasına nail olarak mesut olmak için Allah'ın Şeriatına bağlanın. Aksi halde biz sizi o isimle anmayacağız. Çünkü pratik hayatta tam onun zıddı bir isme sahip olduğunuzu görüyoruz. Hakkıyla Allah'ın yardımcıları "Ensarullah" olun ve bunu kanıtlayın. Yarışanlar da bu konuda yarışsın.

وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ

"Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir." ^{[Hac 40]}