Şevket Mirziyoyev üçüncü kez cumhurbaşkanı seçildikten kısa bir süre sonra başta hükümet kadroları olmak üzere bir dizi reform başlattı. Yargı, içişleri ve vergi sisteminin çeşitli kademelerinden 80’den fazla yetkilinin görevden alındığı bildirildi. Bugün ülkedeki siyasi ve ekonomik durum ve eğitim içler acısıdır, işsizlik diz boyudur. Rüşvet, yolsuzluk, kabilecilik ve çeşitli suçlar gibi ahlaksızlığın kökleri çok derinlerdedir. İşsizlik ve ekonomik zorluklar nedeniyle yurt dışında özellikle Rusya’da çalışan yurttaşlar ayrımcılığa maruz kalıyorlar, hakları çiğneniyor ve çeşitli bahanelerle yargılanıyorlar, ardından Ukrayna’daki savaşa gönderiliyorlar. Mirziyoyev hükümeti ise onları korumak için bağımsız bir devlet gibi hareket etmiyor. Bütün bunlar, halk arasında hükümete karşı kırgınlığa ve güvensizliğe yol açtı. Bu nedenle seçimlerin hemen ardından Mirziyoyev hükümeti bir dizi yeni girişimde bulunmak ve “suçluları” tespit edip tecrit etmek zorunda kaldı. Yukarıdaki gerçeklere dayanarak bunun iki amaç taşıdığını söyleyebiliriz:

Birincisi: Bazı olumlu değişiklikler beklemekten henüz ümidini kesmemiş insanlara yeni umut aşılamak ve memnuniyetsizliklerini yatıştırmak, başka bir deyişle, onları bir süre daha kandırmak ve zaman kazanmak.

İkincisi: Yetkilileri ülkedeki işsizliğin, ekonomik sıkıntının ve suçlardaki artışın gerçek sebebi olarak göstermek.

Bu gerçekten doğru mu? Mevcut sıkıntı ve kriz, yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmemelerinden mi kaynaklanıyor? Yetkilileri değiştirmek durumu düzeltir mi? Hayır, hayır, bin defa hayır! Çünkü siyasi ve ekonomik durumun kötüleşmesi, dini eğitim üzerindeki baskı ve yüzlerce dini ve siyasi tutuklunun halen cezaevinde bulunması, son zamanlarda referandumda oylanan demokratik sistemin ve kapitalist ekonomik sistemin acı sonuçlarıdır. Yüce Allah’ın şu buyruğunu iyice düşünün:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً“Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır.” ^{[Taha 124]}

Bu nedenle Mirziyoyev’in birtakım yetkilileri görevden alarak -tüm suçu onlara yükleyerek- sanki her şeyin sorumlusunun bu insanlar olduğunu söylemek istediğini belirtmekte fayda var. Böylece Mirziyoyev, elverişsiz olan ve halkımıza acı tattıran yozlaşmış kapitalist demokrasinin ömrünü uzatıyor. Ayrıca ülkemizi uzun süre Rusya, Amerika ve Çin gibi sömürgeci güçlerin etkisi altında tutmak istiyor. Buna ek olarak “Ağalar”ın son referandum ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine yeşil ışık yakması, aslında bu tür “karşılıksız hizmetlerin” bir karşılığıdır. Dolayısıyla Mirziyoyev’in “reformları” Müslüman halkımızın yararına değildir, bu reformları bel bağlamak doğru olmaz. Aksine yegâne kurtuluş yolu, âlemlere rahmet olarak indirilen İslam’a dönmek ve onu bütün işlerimizi düzenleyen bir hayat sistemi olarak kabul etmektir. Biz Müslümanlar fikirlerimizi düzeltir ve dinimizi bu şekilde kabul edersek, Allah kesinlikle bizi bugünün sorunlarından kurtaracak ve durumumuzu iyileştirecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَن يَتَّقِ اللهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجاً * ‎وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ“Her kim Allah’a karşı takvalı olursa, ona bir çıkış yolu verir ve onu hiç ummadığı bir yerden rızıklandırır” ^{[Talak 3]}