حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2020–MB–TR–06 |
H. 17 Ramazan 1441 M. Pazar, 10 May 2020 |
Korona Riskiyle İle Birlikte İşletmelerin Yeniden Açılması, Ürdün’deki Siyasal Rejimin Ajandasını Dayatmak İçin İnsanlara Bariz Bir Şantajdır
Aklı başına gelen ve uykusundan uyan devlet, Başbakan Ömer El Razzaz tarafından açıklanan planın yıkıcı etkilerini hissetmeye ve saymaya başladı. El Razzaz, “Ürdün, kraliyetin talimatı ile Korona salgınına ilk aşamadan itibaren acil müdahalede bulundu. Görülen az sayıdaki vakaya rağmen sıkı önlemler aldı. Şuan dayanışma aşamasındayız. Üçüncüsü de iyileşme aşaması... İşsizlik rakamları yüksek ve yükselmesini bekliyoruz.”dedi.
Maliye Bakanı Muhammed Al Issısı, “Ürdün ekonomisi yüzde 2,2 büyümek yerine yüzde 3,4 oranında daraldı. Korona krizinin Ürdün ekonomisi üzerindeki etkisi derin. Yurtiçi hasıla, 602 milyon dinar düştü. Ekonomi ile sağlık arasındaki etkiyi dengelemenin zamanı geldi.”ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası Başkanı Ziyad Feriz, “Ürdün ekonomisinin 2020’in üçüncü çeyreğinde toparlanmaya başlayacağını tahmin ediyoruz. Hazine gelirleri düşüşte, bundan hazinenin mali durumu etkilenecek, hükümet borçlanmaya gidecek. Ancak ekonomik büyümenin 2021’de devam etmesini bekliyoruz… Ürdün, Uluslararası Para Fonu ile görüşmeler yürütüyor. Virüsün ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle 4 yıllık yapısal reform programının bazı hedefleri değiştirilecek”diye konuştu.
Ürdün rejiminin ekonomistleri ve finansörleri tarafından yapılan bu açıklamalar ışığında şunları belirtiyoruz:
- Korona’dan önce Ürdün’deki ekonomik durum, pek kıskanılacak gibi değildi. Hükümet, sıkı karantina, gözdağı ve sindirme sürecini devam ettiriyor. Halk arasında korku hâkim. Savunma yasaları ışığında amacına erişene kadar da öyle devam edecek. Nitekim Sağlık Bakanı, salgının ikinci dalgası veya dalgalarının olabileceğini söyledi. En son hükümetin yanlışlarını düzelten Maliye Bakanı, tedbir ile ekonomi arasında denge kurulabileceğini söyledi. İnsanlara güvence veren bakan, devletin yükümlülüklerini yerine getirebileceğini söyledi.
-Rejimin geçtiğimiz haftalarda yaşamı kilitlemesi, devlet üzerinde olumsuz etkiler yarattı. Gelirleri düştü, ekonomik durgunluk gerçekleşti, rezervleri eridi. Oysa bunlar, devlet ve yönetim işlerinin sürekliliği için ön koşullardır. Kuruluşundan beri rejim, başta Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batı yardımlarıyla ayakta duruyor, işlerini yürütüyor. Ürdün ekonomisinin hali pürmelali bu. Ürdün rejimi, kâfir Batı sisteminin uydusudur, dolayısıyla ekonomisi asla düzelmeyecektir. Batı, Ürdün’ün güçsüz bir ekonomiye sahip olmasına izin veriyor. Petrolü nehir gibi aksa da bütçesi sürekli açık veriyor. Bu, bölgenin politik aşamasında rejimden uygulanması istenen işlevsellik rolü için bir gerekçe ve bahane teşkil ediyor.
- Bununla birlikte tecrit, insanların hayatını ve sıkıntılarını etkiledi. Zorunlu güvenlik katkıları ve finansal portföy katkıları gibi vergiler, harçlar ve para cezaları getirildi. Dahası karantina prosedürlerinde bile ticaret yapıldı. İnsanlardan çocuklarının okullara geri dönüş ücretlerini ödemeleri istendi. Böylece yoksulluk çatlağı genişledi. Korona öncesinde yüzde 20’lere varan işsizlik oranı daha da arttı. Eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler durdu. Günübirlik ücretliler avare avare dolaşmaya başladılar. Ailelerinin geçimlerini kazanmanın arayışı içerisine girdiler. Üretim sektörleri özellikle de KOBİ’ler ciddi şekilde zarar gördü. Hükümetin sert tecrit politikasının bir sonucu olarak insanlar korkunç ve acı verici ekonomik koşullarda yaşamaya başladılar. İnsanlar rejimin umurunda değil, en son kaygısı. Yoksa Korona’dan kurtardığı canlarla övünmezdi. Hükümet, açlık, işsizlik, borç ve vergilerle can alıyor.
- Ürdün rejimi ve hükümetin aldığı önlemler nedeniyle zarar, milyarlarca dinara ulaştı. Eski Ürdün Başbakan Yardımcısı Dr. Muhammed El Halayqa’ya göre salgının acil durum maliyeti 2,5 milyar dinardan az değil. Zira ekonomi çarkı durdu, insanlar işlerine gidemedi. Korona salgınının yayılmasını engellemek için küresel çapta önlemler alındı. Dünyada egemen olan kapitalizm ve hayali ekonomik sistemi durgunluk noktasına ulaştı. Korona salgınından önce zaten ekonomik durgunluk bekleniyordu. Korona, ekonomiyi yeniden canlandırmak için Batılı kapitalistlere ve politikacılara altın bir fırsat sunmuş oldu. Ürdün rejimi, kapitalist ekonomik sistemi takip etse de politikada sömürgeci kâfir Batıya bağımlı. Sömürgeci IMF ve Dünya Bankası’nın programlarını uyguluyor. Hükümet, yüksek faizli krediye başvuracak, böylece borç, astronomik rakamlara merdiven dayayacak. Rejim ve hükümetin açıklamalarından Batı ülkelerini, finansal ve ekonomik aparatlarını rahatlatmaya çalıştığı hissediliyor. Tabii ki bedeli de siyasi ve yönetim ajandalarını onaylamak olacak. Uygulanmaları, krediler ve yardımların büyüklüğünü belirleyecek. Ekonomik projelerin gündemi, Yahudi varlığının çıkarını gerçekleştirmek ve sağlamlaştırmak olacaktır. Ayrıca sömürgeci kâfir Amerika ve Avrupa ile yapılan güvenlik, askeri ve politik işbirliği, ümmetin takibini, izlemesini ve muhasebe etmesini gerektiriyor.
- Yukarıdakilerden, rejimin, yönetici seçkinlerinin dehşete düştüğü, kafası karıştığı, kaos yaşadığı ve doğaçlama hareket ettiği anlaşılıyor. Maliye Bakanı, dış ve yabancı finansman kaynaklarının kıtlığına, Korona virüsü ile mücadelede sağlık harcamaları ve kapitalist ekonomik politikalar nedeniyle yaşanan durgunluğa dikkat çekti. Rejimin başı, tüm ekonomik projeler için alternatif bir plan talep etti ya da üretim ve ekonomik büyüme için hükümetten bir plan yapmasını istedi. Çünkü hükümet, ümmetin akidesi ve İslami ekonomik sistemden türetilen kendi kendini yeterli bir ekonomi benimsememiş, Ürdün için en başından beri planlandığı gibi sömürgeci yardımlara ve kredilere bel bağlanması sağlanmıştır.
- Başbakan, Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamaları yeni bir aşamaya işaret ediyor. Yerel koşullar ve durgunluk ışığında, korku ve gözdağına da dayanarak kartlar yeniden karılacak. Devlet, insanların kalbine Korona korkusunu aşıladı. Yine o açıklamalar, Ürdün’deki devletin bir gündeminin olduğunu, o gündemi uygulamak için Korona pandemisini istismar etmek istediğini gösteriyor. Gündemi, ekonomik çözümlerle ilgili olabilir, kredi, işsizlik, borç ve Ürdün halkına haksızca baskı yapmak gibi ya da para ve dinarın, korkunç durgunluk nedeniyle çöküş riskiyle karşı karşıya kalan ABD dolarına endekslenmesiyle ilgili olabilir. Amerika ve kapitalist dünya, ekonomik durgunluk yaşıyor. Ya da yönetim ve politik gündemleri ile ilgili olabilir, rejimin seçim bağımlılığı haklarını uygulaması, gerçek bir milletvekili temsili ve seçilmiş bir Cumhurbaşkanı yetkileri gibi. Ya da Trump’ın Filistin sorununun tasfiyesi için imzaladığı anlaşma maddelerini uygulamak ile ilgili olabilir. Yardım ve kredilerle birlikte yerel kurtarma planının büyüklüğü, rejimin bu gündemleri ne ölçüde uyguladığına bağlı olacaktır. Toplumun her kesimi ve Ürdün halkı, bu gündemlere meydan okumalı ve dikkatli olmalıdır. Çünkü onların ileri ki yıllarda varlık yokluk meseleleri üzerinde yansımaları olacaktır. Ve çünkü rejim, kendisini kurtarmak için yapacakların şeylerin uygulanmasında halkı zayıf bir kart olarak görüyor.
Ey Ürdün halkı! Ey Müslümanlar!
- İslami inançtan fışkıran İslami ekonomik sistem, şeri hükümler üzerine kuruludur. Kulların Rabbi, hayatlarını dosdoğru yürütmek için o şeri hükümleri insanlar üzerine farz kıldı. Devlet, sahip olduklarına göre hareket eder, özel mülkiyeti ihlal etmez, özel durumlar dışında Müslümanlardan vergi almaz, alacaksa da sadece zengin Müslümanlardan alır. Çürük kapitalist ekonomik ilişkilerin temelini olan tefeciliği yasaklar. Zekâtı verilen paraların bile birikimini engeller. Böylece para sadece zenginler arasında dolaşmaz. Devlet bütçesindeki gelir ve gider kalemleri sabittir, çünkü şeri hükümlerdir. İslam Devleti, yiyecek, içecek ve barınma gibi bireysel, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi toplumsal ihtiyaçların giderilmesi temeline dayalıdır. Böyle bir sistem olmadan, açlık ve tefeciliğe dayalı kapitalist ekonomik sistemin egemenliğinde dünyanın durumu asla düzelmeyecektir. Kapitalist ekonomide para, zenginlerin tekelindedir ve sanal hayali paraya dayalıdır.
Müslüman dünyasındaki rejimler ve yöneticiler, ümmetin hareketinin önünde duran bir engeldir. Israrla ümmete düşmanlık sergiliyorlar, sömürgeci büyük güçlere bağlılık gösteriyorlar. Ümmet, Hanif İslam’a göre liderlik edecek samimi ve dürüst bir liderliğe muhtaç. Şüphesiz Hizb-ut Tahrir, öncüdür, halkına asla yalan söylemez. Ümmet bunun farkında. Öyleyse onunla birlikte çalışmalıdır.
وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ “Allah kendisine yardım edenlere mutlaka yardım eder. Kuşkusuz Allah, Kaviyy ve Azizdir.”[Hacc 40]
Ey Ürdün halkı! Ey Müslümanlar!
Sizi İslam’ı bir doktrin, metodoloji ve hayatınızdaki tüm sorunların çözümü ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’yı razı etmek için bir hakem olarak kabul etmeye çağırıyoruz. Yalan söylemeyen bir lider olduğumuzu sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Sizi sömürgeci kâfir ve uydusu rejimlerin gündemlerine karşı uyarıyor, Allah’ın istihlaf vaadini, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurma müjdesini gerçekleştirmek için bizimle birlikte çalışmaya, gayretlerinizi bilemeye çağırıyoruz.
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ “De ki: “Çalışın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, müminler de göreceklerdir.” [Tevbe 105]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |