Cumartesi, 21 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD-BA-2020-MB-TR-07 H. 26 Ramazan 1441
M. Salı, 19 May 2020

Amerika, Bağımlı Yöneticilerin Yanıltıcı ve Beyhude Uyarılarına Rağmen Trump’ın Barış Planı Ajandasını Dayatmak İstiyor

Mübarek Filistin toprağını gasp ettiğinden beri Yahudi varlığı, Müslümanların yöneticileri ve sözde uluslararası toplumun gözleri önünde Filistinlilere karşı her türlü katliam, saldırı, hapis, işkence ve sürgün suçlarını işliyor. Buna ek olarak başta siyasi hegemonyasını dayattığı mübarek Mescidi Aksa’nın saygınlığı olmak üzere kutsalların saygınlığını ihlal ediyor. Dahası binlerce yerleşim yerleri inşa etti. Filistin’den geriye sadece Filistinlilerin oturduğu birkaç kanton ya da azcık bir yer kaldı. Yalancı uluslararası toplum veya Arap ülkelerinin çağrıda bulunduğu sözde uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuka göre o topraklarda tek veya iki devletli çözüm ya da herhangi bir çözüm olası görünmüyor. Arap ülkelerinin bu metamorfoz varlık ile normalleşme ve ihanetleri en içler acısı seviyesine ulaştı. Arap ülkeleri ihanet antlaşmaları, açık-gizli ekonomik, güvenlik ve siyasi anlaşmalar ile bu varlığın hayatta kalmasını sağladılar. Sonra da tek devletli çözümü kınadıklarını görüyoruz. Çağrıda bulundukları iki devletli çözüm sanki hakları geri verecek ve Yahudilerden intikam alacak da. İki devletli çözüm, isyanlarından korkan halklarını aldatmaktır. Arap yöneticiler, iktidarda kalma karşılığında başta Trump’ın sözde Ortadoğu planı olmak üzere Amerika tarafından kendilerine tevdi edilen rollerini oynuyorlar.

Bu bağlamda Trump’ın barış planı veya sözde yüzyılın anlaşması ile ilgili yeni olaylar gelişti. Olayları Korona pandemisinin ardından bölgedeki şu hareketlilikler ve açıklamalar izledi:

Birincisi: Dönüşümlü olarak Netanyahu ve Benny Gantz başkanlığında ulusal birlik hükümeti kurulmasında mutabakata varıldı. İlk 18 aylık sürede Netanyahu hükümete başbakanlık yapacakken üretilen yeni pozisyon gereği de Benny Gantz alternatif başbakan olacak. Üzerinde mutabık kalınan en önemli konulardan biri, Netanyahu’nun önümüzdeki Temmuz ayında sunacağı Batı Şeria ve Ürdün Vadisi topraklarının yüzde 30’dan fazlasının Yahudilerin egemenliğine ilhak planına hükümetin itiraz etmemesi. Eskiden Genelkurmay Başkanlığı yapmış Benny Gantz ve Dışişleri adayı Ashkenazi, güvenlik ve politik riskler içerdiği iddiasıyla Netanyahu’nun bu planına karşı çıkıyorlardı.

İkincisi: Ardından Trump yönetimi, Korona pandemisi nedeniyle seyahat uyarılarının hüküm sürdüğü bir ortamda koalisyon hükümeti kurulması anlaşmasından iki gün önce hükümetin başbakanları ile görüşmek üzere Dışişleri Bakanı Pompeo’yu Yahudi varlığına gönderdi. Ziyaret, doğuracağı olumsuz etkileri nedeniyle açıkça ilhak kararı ile ilgiliydi. Bölgedeki bazı yöneticilerin, iki devletli çözümü baltalayacağı gerekçesiyle plana itiraz etmelerinin hiçbir önemi yok. Nitekim Ürdün kralı II Abdullah, Alman Der Spiegel gazetesine bir açıklama yaptı. Ürdün Dışişleri Bakanı, iki devleti çözümü koruma çerçevesinde Avrupa ülkelerinin büyükelçileri ile bir araya geldi. Yahudi varlığına baskı uygulamalarını ve tehdit etmelerini istedi. Arap yöneticileri, sahada Trump’ın planına göre hareket ediyor. Ürdün dâhil olmak üzere bölgedeki her ülkenin projesine yönelik finansman programı var. Avrupa Birliği, Amerikan planına etki etmek için bölünmüş durumda.

Üçüncüsü: Pompeo ziyaretinin asıl nedeni, görünürde ilhak kararını desteklemekti. İddiasına göre ilhak, Yahudi varlığını ilgilendiren bir karardı. ABD sadece Yahudilerin yanında duruyordu. Fakat nihai düzenlemeler ve Trump planındaki ayrıntılı haritalarda uzlaşmaya varmak için Filistin Yönetimi ile diyaloğu şart koşuyordu. Trump planı, Netanyahu’ya toprakların özellikle Filistin yönetimin üzerinde devlet kurabileceği toprakların ilhakını izin veriyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagos 15 Mayıs 2020’de yaptığı açıklamada, Biz tarihi bir anlaşma olduğuna inanıyoruz. Hatta (İsrail) tarafı bile gerçekleştirmeye çalıştığımız planda belirtilen koşulları karşılamaları halinde bir Filistin devleti taahhüdünde bulundu.dedi. (El Ğad- Arab48) Görünüşe göre Pompeo da aynı yöne işaret ediyordu. Netanyahu yanlısı “İsrail Hayom” gazetesine konuşan Pompeo, Sayın Netanyahu ve Gantz, barışa giden yolu bulmak zorunda.ifadelerini kullandı.

Dördüncüsü: Yukarıdakilere göre koalisyon hükümetinin kurulmasından sonra Pompeo’nun Yahudi varlığına istisnai ve hızlı bir ziyaret gerçekleştirmesi, Trump’ın barış planındaki maddelere olan bağlılığını vurgulamak içindi. ABD’nin ilhaka onay vermesini, Filistin yönetimi ile diyalog koşuluna bağladı. Taahhüt ettiği ekonomik program da plana bağımlıdır. 13 Mayıs 2020 günkü New York Times gazetesinde, “Pompeo, ilhak kararı önündeki yeşil ışığı sarı ışığa çevirdi. Gazetedeki siyasi analiste göre Pompeo, koalisyon anlaşması gereği elinden alınan Benny Gantz’a birlik hükümetindeki veto hakkının yeniden verilmesi için çalıştı. İlhak karşıtlarının korku ve çekincesi var. İki devletli çözüm şansının, uzun vadeli çatışmayı öldüreceğini, şiddete yol açabileceğini, şiddetin de Filistin yönetiminin hızlı çöküşüne, bu nedenle Filistin halkının yeni bir göç dalgası yaşayabileceğini düşünüyorlar.

Beşincisi: Ürdün rejimi ve ilhak kararına gelince, Amerikan çözüm vizyonuna göre hareket ediyor. ABD, ekonomik projelerini Ürdün’e havale etti. Ürdün, kendisine tevdi edilen diplomatik ve ekonomik misyonunu yürütüyor. Tek veya iki devletli çözüme bakmıyor. Ürdün kralı II Abdullah’ın Alman gazetesine verdiği röportajın ardından bir açıklama yapan Dışişleri Bakanı Sözcüsü Morgan Ortagos, ABD, Ürdün ile yakın ilişki içerisinde. Ürdün, Ortadoğu’da özellikle (İsrail) ile ilişkilerde özel bir role sahip... Barış anlaşması hepimiz için önemli. Biz, sadece güvenlik düzeyinde değil, diplomatik ve ekonomik düzeyde de (İsrail) ile Ürdün arasında güçlü ilişkiden yanayız... Ürdün Kralı II Abdullahın açıklamalarını duyduk. Bu nedenle biz Başkan Donald Trumpın planına dönülmesinin ve ilgili tüm taraflarla konuşulmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.ifadelerini kullandı. Buna göre Ürdün, kendisine tevdi edilen role ve Yahudilerle imzalanan hain Vadi Aruba anlaşmasına sadık kalacaktır. Tehdidi içerikten yoksundur. Yahudilerin, Filistin Devleti kurulması için Filistin yönetimi ile müzakere maddesine bağlı kalmayacağından korkuyor.

Altıncısı: Belli ki Trump planı, Filistin için ekonomik özerklikten bahsediyor. Ancak ekonomik özerklik, Filistin topraklarının geri kalanında yerel bir yönetimin oluşmasına yol açmayacak. Bu Filistin varlığını kollama rolünü Ürdün üstlenecek. Ma’an, Akabe ve Madona ve Ürdün Vadisi limanları gibi ekonomik projeler ile can simidi olacak. Marka, Akabe ve Şuna havaalanları, Gazze ile Batı Şeria arasındaki ticari akışı sağlamak için Maan petrol rafinerisi, yollar ve deniz projeleri, Hayfa ile İrbid ve Filistin bölgeleri arasındaki demiryolu projeleri geliştirilecek. Tüm bunlar, Trump anlaşmasının Ürdün ve Filistin ile ilgili maddeleridir.

Ey Ürdün halkı! Bu gizli maddelere karşı uyanık olun. Bu rejim, ekonominizi Yahudi varlığına bağladı. Gasp edilen gaz anlaşması bunun en iyi kanıtı. Yaşamınızı ve ekonominizi bu varlığa bağlama girişimleri, tüm hızıyla devam ediyor. Uyanık olun ve Yahudilerin ipine bağlanmadan önce durumunuzun farkına varın. Sonra son pişmanlık fayda etmez. Rejime engel olmak ve muhasebe etmek için sizi ciddiyetle çalışmaya çağırıyoruz. Ballı sözlere aldanmayın. Batı Şeria’nın çeşitli tiyatrolarla peşkeş çekildiği deneyimleri ve tarihi hafızalarda tazeliğini koruyor.

Başta Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batının geliştirdiği projeler ve çözümler, şeri çözümler olmadığı için fiyaskoyla sonuçlanacaktır. Artı sahada hiçbir temeli yoktur. Bölge ve Filistin halkının bağımlılığını, teslimiyetini ve zilletini perçinleyecek, Filistin halkına zerre miktarı hakkını iade etmeyecek, dahası Filistin sorununun çözümünü engelleyecektir. Filistin sorunu tüm Müslümanların sorunudur ve çözümü, bu metamorfoz varlığın kökünü kazımaktır. Bu çözümler, güçlü isyan ve intifada korkusunun bir sonucudur. Ümmetin intifadası, bağımlı ve teslimiyetçi rejimlerin direklerini sarsacaktır. Yahudilerin küstahça inatçılığının ve çıkarlarını elde etmek için Amerika’nın beslediği sahte güç duygusunun bir sonucudur. Müslümanların yöneticileri ve siyasi çevreleri, normalleşme sürecine girdiler,  Yahudileri dost edindiler. Oysa gerçek şu ki bütün bunlar, yönetici zümresini aşmıyor. Halkları, bu metamorfoz varlığı ve destekleyenlerini cihat devletindeki ordular eliyle ortadan kaldırmak için can atıyor. Alametleri beliren ve Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti, sömürgecilik etkisini bölgeden kovacaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allahın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, Onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER