Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD–BA–2016–MB–TR–33 H. 21 Muharrem 1438
M. Cumartesi, 22 Ekim 2016

Sivil Devlet, Laik Devletin Ta Kendisidir, Ürdün Rejimi Ümmeti Kandırmaya Çalışıyor

Ürdün rejiminin hukukun üstünlüğü devletin temelidir” başlıklıtartışmalı altıncı maddesinde şöyle geçmektedir: Sivil devlet, anayasa ve kanunlara göre yöneten bir devlettir. Anayasa ve kanunları hatır gönül saymayarak herkese uygular. Bu devlet, laik devlet ile eş anlamlı değildir. Sivil devlette, din, toplumsal etik ve ahlak sisteminde önemli bir faktördür. Din, anayasamızın ayrılmaz bir parçasıdır. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem bizim için güzel bir örnektir. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine-i Münevvereye hicret ettiğinde tüm gruplar ve topluluklar arasındaki ilişkileri düzenlemek üzere bir Misak yazmıştı.”Keza yine şöyle geçmektedir: “Hukuksuzluk ve adaletsizlik, bugünkü yaşadığımız koşullara ulaşmamızda önemli bir etkendir.

 

Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti olarak biz, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için ciddiyetle ve dürüstçe çalışmaktayız. Ürdün halkı ve tüm İslam dünyasının kahır ekseriyeti tarafından özlemi çekilen İslam Devletini kurmak için Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in davet metoduna uyarak iyiliği emretmekte, kötülükten men etmekteyiz. Siyasi ve fikri çatışma yapmaktayız. Bu yüzden diyoruz ki, sivil devlet, laik devlet fikri ile aynıdır ve laik devlet ile eş anlamlıdır. Ancak rejim ve laikler, laik devlet düşüncesinin Müslümanlar tarafından kabul görmediğini fark edince, vakıasını biraz yumuşattılar ve bu nedenle sivil devlet kavramını ortaya attılar. Sonra da Din, sivil devlette temel faktördür” ve “İslam, sivil devletin referansıdırgibi bazı şekli ifadeler eklediler. Böylece daha da saptırdılar, zehre zehir kattılar. İnsanlara devletin İslam düşmanı olmadığı ve İslam ile çelişmediği hissini vermek istediler.

Sivil devlet kavramı, laik devlet kavramı ile aynıdır ve İslam ile taban tabana zıttır. Çünkü sivil devlette, hâkimiyet Allah’a değil insanoğluna aittir. Ancak son zamanlarda sivil devlet kavramı, İslam Devletine eşdeğer olarak kullanılır oldu. Sivil devlet, dini siyasetten, devletten, yasamadan ve tüm devlet kurumlarından ayırır. İşte sivil devletin gerçek anlamı budur. Sivil devlette hukuk ve anayasanın üstünlüğü yok. Anayasa ve yasalar bozuktur. Yasama gücünü Kur’an ve sünnet olan İslam’ın yasama kaynaklarından değil, kişiler ve halk tarafından seçilen meclislerden alırlar. İslam Devletinin anayasasına göre din, ahlak ve değerler manzumesinde temel faktördür. Çünkü İslam yönetiminde hâkimiyet mutlak olarak Allah’a aittir. İslam, Allah dışında asla yasama kaynağı kabul etmez. İslam Devletinde yasamanın tek kaynağı İslam’dır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ “Aralarında, Allahın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allahın sana indirdiğinin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın.” [Maide 49]

Anlaşmazlıklar, yolsuzluklar, fitne ve ümmetin yaşadığı trajedinin temel nedeni,  kesinlikle hukuksuzluk değil. Aksine İslam’ı devlet ve yönetimden dışlamak ve tüm insan ilişkilerinde İslam’ı hakem kılmamaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” [Taha 124] Sonra bir diğer neden de yöneticilerin ümmet düşmanı sömürgeci kâfirlere olan bağımlılıklarıdır. Bu hain yöneticiler, terör bahanesiyle fikri ve siyasi olarak İslam ile mücadele ediyorlar. Sivil devlet de bu savaşın sadece bir aparatıdır. İşte bu sivil devlet, ümmet ile gerçek kalkınma projesine davet eden dava adamları arasına girmektedir. Gerçek kalkınma ancak Allah’ın Şeriatı ile hükmeden İslam Devleti ile mümkündür.

İslam Devleti, beşeri bir devlettir. İslam akidesine dayalı siyasi bir varlıktır. İnsanların işlerini İslam Şeriatına göre güder. İslam Devletinde egemenlik ümmete ya da halka veya yasa koyuculara ait değildir. Yönetici (Halife), otoritesini biat yoluyla ümmetten alır. Çağdaş manasıyla İslam Devleti, “dini bir devlet” değildir. Çünkü İslam Devletinde yönetici, otoritesini Allah’tan değil ümmetten alır. Yine İslam Devleti, “sivil bir devlet” de değildir. Çünkü İslam’a göre devlet ile tebaa arasında hiçbir ayrım olmaz. İslam Devletinin, tebaasıyla -yani tüm vatandaşlarıyla- olan ilişkisi, merhamet ve gütme ilişkisidir. İslam Devletinde azınlıklar olmaz. İslam, yönetim ve işleri gütmektir. Devlet, vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmaz. Herkese aynı davranır. Irk, renk, cins veya dine göre hiçbir ayrımcılık yapmaz...

Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yazdığı Medine Vesikası ile sivil devlete delil getirmek, büyük bir yalandır ve insanları kandırmaktır. Sivil devlet ile İslam devletini birbirine karıştırmaktır. Medine Vesikası, bir anayasadır. Bu anayasada Müslümanların birbirleriyle ve onlara uyanlarla ilişkileri belirlenmiştir. Vesika, Yahudileri andı ve onlara belli şartlar koştu. Yahudi kabilelerin Müslümanlar ile ilişkilerini tanımladı. Bu da açıkça gösteriyor ki Yahudiler ile Müslümanlar arasındaki ilişki, İslam’ın hakem kılınması ve İslam otoritesine boyun eğilmesi temeline dayalıdır. Yahudiler, İslam Devletinin tebaası olduğu için İslam Devletinin gerektirdiği çıkarlar ile kayıtlıdır. Peki, sivil devlette bu böyle mi? Ne kötü hüküm veriyorsunuz.

Kuşkusuz ümmeti saptırıcı, fikirlerini zehirleyici ve dinden deliller göstererek yanlış kavramlar ile zihinlerini bulandırıcı tüm girişimler, işe yaramayacaktır ve kayda alınacak hiçbir tarafı da yoktur. Zira sivil devlet, laik devletin ta kendisidir. Bu girişimler, başarısız olmaya mahkûmdur ve fikirler çöplüğünde yerlerini alacaktır. Hain yöneticiler, İslam dinini ve İslam hukukunu hayattan koparmak için canhıraş çalışıyorlar. Rejim, tüm laik çağrıları hayattan uzaklaştırmak isteyen bir avuç insana devlet kontrolündeki medya aracılılığıyla zehir kusuyor. Çünkü rejim, tüm ümmetin İslam Devleti istediğini biliyor. O devlet, gündüz kadar yakın. Zalimler, nasıl bir devrim ile devrileceklerini bileceklerdir.

يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُون  Onlar ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” [Saff 8]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org
Bu kategoriden diğerleri: « Taziye Taziye »

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER