Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Sınır Muhafızları Katliamının Üçüncü Yıldönümü Münasebetiyle Hizb-ut Tahrir'den Bangladeş'teki Müslümanlara Bir Nida! Emperyalist Kafir Müşrikler Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Hindistan, Ajanları Şeyha Hasina Yoluyla Ülkeyi ve Müslüman Ord

(25 Şubat 2012) yarın, nitelikli ordu subaylarının Şeyha Hasina ile işbirliği içerisindeki Hindistan tarafından katledilmesinin üçüncü yıldönümüyle çakışmaktadır. Zira bu çirkin katliam, Bangladeş ordusu ile müşrik Hindistan ordusu arasındaki ilişkinin varlığına karşı çıkan ordu subaylarından kurtulmak için işlenmiştir. Nitekim Hizb-ut Tahrir, (2009 Şubat)'da ki bu komplo ile komplocuları insanlara ifşa etmesinin yanı sıra bu katliam, Hasina'nın bu ülkeye karşı işlediği ilk askerî eylem katliamı olmuştur. Ancak bu, sonuncusu da olmayacaktır. Zira 07 Ocak 2012'de Hizb-ut Tahrir olarak yayınladığımız neşriyatta, Şeyha Hasina'nın orduya karşı işlediği, özellikle de İslam'ı ve ülkenin maslahatlarını savunan muhlis subayları tutuklama, kaçırma ve ihraç etme ile ilgili olan hıyanetinin sürdüğünü ifşa ettik. Dolayısıyla bunun, ordu içerisindeki muhlis subaylardan kurtulmak isteyen hükümetin politikasına karşı güçlü bir kamuoyunun oluşmasına katkısı olmuştur. Zira hizib, bu neşriyatlardan binlercesini dağıttığı gibi aynı şekilde posterler yapıştırmış ve topluluklarla iletişime geçmiştir. Bunu üzerine hükümet, kamuoyunu kontrol etme girişiminde bulunmak için 19 Ocak 2012'de ordu tarafından bir basın konferansının düzenlenmesine zorlamıştır. Tabii ki bu basın konferansı ordu tarafından düzenlenmemiş bilakis orduyu davranışlarını haklı çıkarmak için kullanan Hasina tarafından düzenlenmiştir. Çünkü o, kendisinin insanlar nezdinde hiçbir güvenirliğinin olmadığını çok iyi bilmektedir. Buna benzer bir amelde Pakistan'da meydana gelmiştir. Zira hükümet, askerî kurum içerisindeki bazı Amerikan ajanlarını, Amerika'nın İslam'a karşı olan savaşına katılacaklarını duyurmaları için kullanmıştır. Hakeza Hasina'da böyle yapmaktadır. Zira o, geçen üç yıl boyunca İslam'a karşı açtığı haçlı savaşının ardından genel olarak eğitimi ve kamu yaşamını da buna dahil etmiştir. Şimdi de orduyu bu savaşa dahil etmek için bunun alanlarını genişleteceğini ilan etmektedir. Aslında bu savaş yoluyla o, 160 milyonluk bu Müslüman ülkenin ordusunu, aynı ateist bir komünistin nitelendirmesi gibi "kör radikal dinciler" olarak nitelendirmektedir. Zaten hükümet, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Hindistan tarafından İslam'a karşı devam eden savaşa katılacağını ilan etmiştir. Zira bu husus, Genel Sekreter Tümgeneral Sayın Eşref'in ifadesiyle Avami Birlik Partisi tarafından yayınlanan açıklama yoluyla vurgulanmıştır. Zira Eşref, şöyle demiştir: "Bu "temizliğin" devam eden bir süreci olacaktır." Ayrıca Savunma Bakanlığı Parlamento Daimi Komisyonu Başkanı İdris Ali'nin yaptığı en son açıklamada şu ifadeler geçmiştir: "Ordu, İslamcı subayların araştırılmaları ve ortadan kaldırılmaları noktasında gözetlenecektir." Buda hükümetin, ordu ve ümmete karşı yürütülen haçlı savaşındaki politikasını göstermektedir.

Aslında Şeyha Hasina, bu ülke ve Müslüman orduya karşı kafir ve müşrik emperyalizmin mevcut planını ilan etmiştir. Bu emperyalizmin lideri ise (Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya'nın olduğu) bu bölgede İslamî Hilafet'in gelmesini engellemeyi ve rakibi olan Çin'in yükselişini çevrelemeyi tasarlayan Amerika'dır. Bu nedenle o, bölgedeki güçlü varlığını ve hakimiyetini garantilemek için Hindistan ile stratejik işbirliğini tercih etmiştir. Bu maksat için onların, Bangladeş ile askerî gücü üzerindeki otoritelerini güçlendirmeleri gerekmektedir. Bunu da Hasina ve iktidar rejimi yoluyla fiilen gerçekleştirmektedirler. Bu nedenle de Amerika, Hindistan ile olan uzun vadeli sorunları çözmek ve sözde Hindistan ordusu ile dostane ilişkiler kurmak amacıyla hükümeti, muhalefeti, Bangladeş'te kendisine ajanlık eden bazı askerî liderleri ve Hindistan'ı kullanmaktadır. Dolayısıyla İslam'ın geri dönüşünü ve Çin kuşatmasını engelleme planını uygulamak için Hindistan'ın Amerika ile işbirliği yapması da daha kolay olacaktır.

Otoritelerini güçlendirmek amacıyla kafir ve müşrik emperyalistlerin ülkeye ve Müslüman orduya dönük bu planları uygulamak için Hasina ile rejimin benimsediği birçok planlardan bazılarını hatırlatırız:

Birincisi: Cesur ve muhlis subayları, Sınır Muhafızları katliamında vahşice katletme operasyonları.

İkincisi: Subaylarla birlikte katliam ve deformasyon operasyonlarını protesto etmek için seslerini yükselten herkesi görevden uzaklaştırmak yada zorunlu emekliliğe ayırmak. Buda katliam operasyonlarının ardından Şeyha Hasina'nın huzurunda gerçekleşmektedir.

Üçüncüsü: Tuğgeneral rütbesindeki generaller de dahil üst düzey bir çok subayları, Hint ayrılıkçılarla bağlantıları olduğu ve sözde militan oldukları gerekçesiyle tutuklamak, işkence etmek, görevden uzaklaştırmak yada emekliliğe zorlamak ve Hindistan karşıtı duygulara sahip olmasından dolayı da iktidar partisi milletvekili Şeyh Fadlannûr'a bombalı saldırı gerçekleştirmek! Ayrıca Sınır Muhafızları katliamı operasyonlarından bu yana oluşan hakim atmosfer nedeniyle en az 150 subay, kendilerine bir zararın gelmesi korkusuyla istifalarını istemişlerdir.

Dördüncüsü: 2011 Temmuz ayında bir takım subaylar, Dakka'ya "Yarbaylık" rütbesine çağrılarak ailelerinden koparılmışlar ve onları uzun bir dönem gözetim altında tutmuşlardır. Bu husustaki duyuru ise bir basın açıklaması yoluyla daha sonraki bir zamanda yapılmıştır. Ayrıca en son olarak üç subay kaçırılmış, bunlardan birisi firar etmeyi başarabilmiş ve hükümetin komplolarını ifşa etmiştir. Bunun sonucunda da hükümet, tutuklanması amacıyla deli gibi bu subayı aramaya başlamıştır.

Beşincisi: 2010 yılı 1-14 Kasım günleri arasında Bangladeş askerî tarihinde ilk kez Hindistan ordusu ile iki hafta boyunca askerî tatbikatlar düzenlenmesinin yanı sıra 09 Ekim 2011'de de Silhit'de iki hafta boyunca ikinci askerî tatbikatların düzenlenmesi. Nitekim Bangladeş tarihinde ilk defa gerçekleşen bu tatbikatlar sayesinde Hasina, kendisini düşmana satmasının ardından Bangladeş'i askerî olarak da Hindistan'a boyun eğdirme sürecine başlamıştır. Zira askerî kaynaklara göre bu tatbikatların düzenlenmesinde Bangladeş ordusunun herhangi bir maslahatı olmadığı gibi bilakis Hindistan tarafının talep etmesinin ardından siyasî liderlik düzeyinde düzenlenmiştir.

Altıncısı: 19 Haziran 2011'de Bangladeş'e beş günlük ziyaret için gelen müşrik komutan Vijay Singh'e selam verdirtmek yoluyla Müslüman ordunun aşağılanması.

Yedincisi: Güvenliğini ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştirmesi için Hindistan'ın geçiş yollarını kullanmasına izin verilmesi.

Sekizinci: Zemin etüdü ve sınırların çizilmesi kisvesi altında ülkedeki stratejik arazilerin Hindistan'a teslim edilmesi.

Dokuzuncu: Bangladeş ordusuna egemen olması için Amerika Birleşik Devletleri yanlılığını koruma politikasının sürdürülmesi. Nitekim bu politikaya, bundan daha önce de Amerikan ajanı Ziya er-Rahman ile ondan sonra art arda gelen hükümetler tarafından başlanmıştır. Bu nedenle Hasina, "2009 ve 2010 yıllarında Köpekbalığı Tatbikatı" adı altında Bangladeş'te dört Amerikan askerî tatbikatı düzenlemesinin yanı sıra bunun ardından da 2011 yılında, "CARAT" adı altında Amerikan askerî eğitim tatbikatları düzenlemiştir.

Onuncusu: Ülkenin petrol ve doğalgazını yağmalama operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla ConocoPhillips Şirketi de dahil çok uluslu Amerikan şirketleriyle anlaşmalar imzalanması. Nitekim halkın, "TEVA" Anlaşması'na karşı çıkmasının ardından Hasina hükümeti, Amerika'nın ülkedeki ticarî hegemonyasını güçlendirmek için "TICFA" adındaki yeni bir isim altında aynı anlaşmayı imzalamak için Amerika Birleşik Devletleri ile müzakere etmektedir.

Ey Müslümanlar!

Yukarıda geçenler, Hasina'nın ülke ordusuna karşı işlediği cürümlerin kısa bir açıklamasından ibarettir. Zira o, sizin ve ordunuzun üzerindeki hakimiyetini güçlendirmesi amacıyla emperyalizme yardım etmek için büyük bir çaba harcamaktadır. Diğer yönden olana gelince; sizinle ilgili sorunların çözümü hususunda iktidar rejimi sizlere yalan söylemektedir. Mesela Hasina'nın, "Şu Anda insanlar, 100 Taka'ya 10-12 kgr. pirinç satın alabilirler" dediğinde yaptığı gibi. Yada duygularınızla alay etmektedir. Mesela hükümet içerisindeki bir bakanın, "Hindistan Sınır Muhafızları Güçlerinin işlediği işkence ve katliamla hükümetin bir ilgisi yoktur" dediğinde yaptığı gibi. Yada akıllarınızı hafife almaktadır. Mesela verdiği sözü yerine getiremeyeceğini bilmesine rağmen İçişleri Bakanı Sahara Hatun'un, "Gazetecilerin katillerinin 48 saat içerisinde tutuklanacağını" söylemesi gibi! Bütün herkesin bildiği bu gerçeklere rağmen hükümet, yasaların uygulanmasına ve güvenliğin korunmasına yönelik hiçbir otoriteye de sahip değildir.

Emperyalizmin hakimiyetinden ve yaşadığınız sıkıntıların sona ermesinden kurtulmanızın tek yolu, Hilafet Devleti'ni kurmaktır. İşte o zaman Allahu [Subhânehu ve Te'âla] sizlere, kurtuluş kapılarını açacaktır. Zira Hilafet Devleti, yoksulluk ve işsizlik gibi insanların karşı karşıya kaldığı uzun erimli sorunları çözecek, sanayi makineleri inşa edecek, ülke ekonomisini güçlendirecek, bu ülkenin küresel süper bir gücün dayanak noktası olması için çalışacak, güçlü ve gelişmiş bir askeri güç haline gelmesi için askerî bir kurum inşa edecek ve İslam ümmetini birleştirecektir.

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُواْ وَاتَّقَواْ لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاء وَالأَرْضِ وَلَـكِن كَذَّبُواْ فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ "O ülkelerin halkı iman edip ittika etselerdi üzerlerine semanın ve arzın bereketlerini yağdırırdık. Ancak yalanladılar ve bizde ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik." [Arâf 96]

Hizb-ut Tahrir liderliği altında Hilafet Devleti'ni kurmak için sizlerin, sessizliğinizi kırmanız ve Şeyha Hasina ile hükümetine karşı mücadele etmeniz gerekmektedir. O halde Bangladeş Halk Partisi'ne meyletmeyiniz. Zira o, aynı demokratik rejimin müttefiklerinin bir parçası olup bizzat Şeyha Hasina hükümeti gibi tamamen emperyalizme hizmet edecektir. Bu nedenle onların, büyük toplantılarına icabet etmeyiniz. Zira bu gösteriler, sizlerin kendi bayrakları altında toplandıklarınızı göstermek yoluyla kendilerini emperyalizme satma çabalarının bir aracından ibarettir. Nitekim Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

لا يُلدغ المؤمن من جحر واحد مرتين "Mümin bir delikten iki defa sokulmaz."

Ey Müslüman Subaylar!

Bizim söylediğimiz gerçeklere en çok vakıf olan sizlersiniz. Aynı şekilde sizler, Sınır Muhafızları katliamındaki komplo ve komplocuların gerçeklerini ifşa eden tek hizbin, Hizb-ut Tahrir olduğunu bildiğiniz gibi Hasina'nın, sizlere ve bu ülkeye karşı olan hıyanetini ifşa edenin de sadece Hizb-ut Tahrir olduğunu bilmektesiniz. Nitekim bizler, sorumluluğumuzu yerine getirdik, bu yolda fedakarlıklar gösterdik ve Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın yolundaki bu fedakarlığı göstermeye de devam edeceğiz. O halde sizler ne zaman Hasina'yı ortadan kaldırma ve Hilafet Devleti'ni kurmamız için bizlere nusret verme sorumluluğunuzu yerine getireceksiniz? Zira bunları yerine getirmek amacıyla sizleri harekete geçirecek binlerce neden bulunmaktadır. İşte bunlardan bazıları:

-İntikam duygunuz: Zira yarın, (25.02.2012). Sizler, kardeşlerinizi büyük bir hüzünle hatırlayacakken Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri ise sizin katledilmenizin yıldönümünü kutlayacaklardır! Dolayısıyla Şeyha Hasina'nın, o düşmanlarla işbirliği yaparak kardeşlerinizin kanlarını akıtmasının yıldönümü bile intikam duygusunun kabarması için yeterlidir.

-Hasina'nın, sizleri müşrik bir komutana selam vermeye zorladığındaki aşağılanma duygusu: Dolayısıyla bu aşağılanmadan doğan öfke duygusu bile damarlardaki kanın kaynaması için yeterlidir.

-Kurumunuzun korunmasına olan acil ihtiyaç: Şüphesiz sizler, muhlis subaylardan kurtulmanın ve Amerika Birleşik Devletleri ile Hindistan'ın hakimiyetinin, askerî kurumunuz için ölümcül bir zarar olduğunun farkındasınız. Bu nedenle bunun, derhal durdurulması gerekmektedir.

-Rabbinize ve insanlara karşı olan sorumluluğunuz: Zira sizler, bu sefil yaşamdan kurtulmayı talep ederek çığlıklar atan ve gözyaşları döken bu ümmetin evlatlarısınız. Hatta onların çığlıkları kulaklarınıza kadar gelmektedir. Bu bile sizde, sessizce oturmak ve demokrasi saçmalığını seyretmek yerine bu rejimi yok etmek amacıyla güçlü bir motivasyon oluşturmalıdır. Zira Hasina ve Halide, insanların hayatını tahrip etmeye devam edeceklerdir. Tabi ortada tahrip edecek bir şey kalırsa!

-Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesi: Nitekim ümmetin şerefinin geri geleceği müjdelenmiştir. Zira Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: عِصَابَتَانِ مِنْ أُمَّتِي أَحْرَزَهُمْ اللَّهُ مِنْ النَّارِ عِصَابَةٌ تَغْزُو الْهِنْدَ وَعِصَابَةٌ تَكُونُ مَعَ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ عَلَيْهِ السَّلام "Ümmetimden iki gurubu Allah ateşten koruyacaktır. Birincisi: Hindistan ile savaşan gurup. İkincisi: Meryem Aleyhis's Selam'ın oğlu İsa'yla birlikte olan gurup." [Ahmed'in Müsnedinden] Dolayısıyla bu müjdenin, Müslüman bir ordu olmanız itibarıyla sizinle ilgili rolü net bir şekilde görmenizi sağlaması gerekmektedir. Dolayısıyla da tüm yapmanız gereken bu müjdenin gerçekleşmesinde sizlere liderlik edecek bir Halife'yi nasbetmektir.

-Allahu Subhânehu'nun vaadi: Zira Allahu [Subhânehu ve Te'âla], Müslümanlara Hilafet'in tekrar kurulacağını vaat etmiştir. Şayet ensarın yaptıklarını yaparsanız sizlerde ensarlar gibi olacaksınız. O halde Hasina'yı kaldırıp atın ve Hizb-ut Tahrir'e nusret verin ki Hilafet Devleti'ni kurabilelim. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkar ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Bangladeş Vilâyeti


H. 2 Rabi’-ul Âhir 1433
M.  Cuma, 24 Şubat 2012

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER