بسم الله الرحمن الرحيم
- Basın Açıklaması - Müslümanların Kanlarına Eli Bulaşmış Adam, Ne Hoş Geldin, Ne Sefâlar Getirdin!
قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ "(Size karşı) duydukları kin ve nefret ağızlarından (dökülen sözlerinden) taşmıştır. Kalplerinde besledikleri (kin ve nefret ise) çok daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, size bu âyetleri açıklamış bulunuyoruz." [Âl-i İmrân 118]
George Bush'un îlan ettiği Haçlı Savaşı henüz bitmedi, aksine Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de ve diğer yerlerde turunu sürdüregelmekte, binlerce Müslümanın kanını akıtmaktadır. Bush'un bu ziyâreti de, İslâm'a ve Müslümanlara karşı kinini kusan ve Yahudilerin maslahatlarına hırsını açığa vuran bu felâket turlarından biri olmaktan öte değildir. Gerçek şu ki Bush, bu Haçlı turu ile, Müslümanlar için ölümcül ve tehlikeli bir zehir taşıyarak gelmiştir. Nitekim Filistin'de Yahudi varlığı için maddî ve güvenlik açısından elinden gelen en üstün hizmetleri sunmanın yanı sıra, İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına izin vermeyeceği konusunda onları mutmain etmek ve İran'ın nükleer silah sahibi olmaya uğraştığı iddiasını "aklayan" Amerikan Ulusal İstihbârat Konseyi raporundan sonra kapıldıkları endişelerini gidermek için gelmiştir. Tüm bunlar da Cumhuriyetçi Parti'nin, Yahudi lobisinin oylarını kazanması için yürütülen seçim kampanyasının bir parçası gibidir.
Bush'un Yahudi varlığına vereceği güvenlik hizmetleri, ziyâretine başlamasından öncesi kadar dahi, tüm açıklamalarında öne çıkmış ve bu ziyâretinin meşum Annapolis Konferansı'nda Yahudi'ye sunduklarının bir devamı niteliğinde olacağı üzerinde durmuştu. Bush'un güvenlik işleri danışmanı James Bradley 03.01.2008'de şöyle diyordu: "Annapolis'te start alan üç rota var: Birincisi; Filistin Devleti konusunda bir anlaşma çerçevesi oluşturmak üzere Filistinliler ile İsrailliler arasındaki müzâkerelerdir, ikincisi; Yol Haritası'nın uygulanmasıdır, ve üçüncüsü de Filistin Devleti'nin kurumlarının inşâsıdır... (Başkan) nezdinde (bu ziyâret) bu üç rotayı teşvik edecek ve bunlara desteğini gösterecek bir fırsat olacaktır." Sonra bir soruya cevâben şöyle dedi: "Filistin güvenlik güçlerinin yeteneklerini artırmak, Filistin Devleti kurumlarının inşâsından ve daha fazla güvenlik sağlayacak Yol Haritası'nın gereklerinin yerine getirilmesinden bir parçadır."
Bu açıklamalar incelendiğinde, Annapolis'te start alanlar ile George Bush'un bizzat üzerinde durduğu hususların, özel olarak Yahudi'nin ve Amerikalıların hizmetine adanmış Filistin Otoritesi isimli güvenlik projesinin aynısı olduğu, başkası olmadığı açığa çıkar; Bradley'nin işâret ettiği ikinci rota [Yol Haritası'nın ilk aşaması] güvenlik rotasıdır ki Filistin Otoritesi, bunun gereğince, "silahlı örgütlerin dağıtılması ve şiddetin tüm şekillerinin bitirilmesi" adı altında halkına karşı savaşmaktadır. Devlet kurumlarının inşâsına ilişkin üçüncü rotaya gelince; Bradley bunu şöyle diyerek tanımlıyordu: "Filistin güvenlik güçlerinin yeteneklerini artırmak, Filistin Devleti kurumlarının inşâsından ve daha fazla güvenlik sağlayacak Yol Haritası'nın gereklerinin yerine getirilmesinden bir parçadır." [Söylesenize kimin güvenliği?] Yani Annapolis rotalarından iki rota, Yahudi'nin güvenliğinin korunmasına ilişkin iki güvenlik rotasıdır. Bunun için üçüncü rota, güvenlik boyutuna ilintili bir husus olarak "müzâkereler" olmaktadır. Müzâkerelerin özü ve kaymağı, yalanla, palavrayla ve aldatmacayla Filistin "Otoritesi" yada "Devleti" adı verilen Yahudi'ye bağlı bu güvenlik teşkilâtının detaylarından ve formaliteden öte geçmez.
Binaenaleyh George Bush, Filistin Otoritesi kurumlarının inşâsının, bu suni varlığın Yahudi varlığına bağlı bir hizmetçi olarak görevini yerine getirecek şekilde icrasından bizzat emîn olmak için Batı Şeria'ya gelmiştir. Bu da Amerika'ya, projelerine bağlılığı benimsemeyen herkesi bu kurumlardan "temizlemeyi", Yahudilere ve Amerika'ya teslimiyeti ve boyun bükmeyi reddeden herkesi, özellikle de Filistinli grupların muhlis evlâtlarını tasfiye etmeyi ve marjinalleştirmeyi garanti altına alacaktır. Doğrusu Filistin Otoritesi, Dayton ve Jones'un başarılı bir öğrencisi olduğunu kanıtlamıştır. Zîra el-Halîl'deki barışçıl yürüyüşe katılan bir kişinin şehit düşürülmesi, vahşî saldırılar sonucu Batı Şeria'nın dört bir yanında Annapolis Konferansı'nı barışçıl şekilde protesto eden yüzlerce kişinin yaralanması, mescitlerin dokunulmazlığının çiğnenmesi... bu güvenlik birimlerinin ilk sınavı olmuştur. Ayrıca Yahudi ordusunun saldırısına zemin hazırlanan Nablus'taki güvenlik operasyonu da menfur Filistin Otoritesi'nin gizliliğini yaygaraları ile bastıramayacağı apaçık bir görev paylaşımıdır. Bunun içindir ki Haçlı Savaşı lideri, Filistin Otoritesi'nin sözde başarıları ve halkına karşı işlediği cürümler ile hoşnut edilecek ve gerek Bush'un, gerekse en düşük rütbeli "İsrail" subayının üzerlerine bindireceği Amerikan-Yahudi dayatmalarına, Filistin Otoritesi tarafından tam bir icâbet ile uyulduğu gösterilecektir. Çünkü bir kez alçalana, artık alçaklık vız gelir ve Filistin Otoritesi, seleflerine ve haleflerine taş çıkaracak emsâller sergilemiştir.
Gerçek şu ki Bush'un Haçlı Ordusu Müslümanların kanlarını hunharca içerken, her kim onu karşılar, her kim onu selâmlarsa, cürümünde ona ortak olur. Allahu Te'alâ şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ "Ey îman edenler! Yahudileri ve Nasrânîleri dost edinmeyin! Zîra onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden hem kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez." [el-Mâide 51-52] Yine her kim Kâfirlerin ve Müslümanların başındaki yöneticilerden ve Filistin Otoritesi'nden müteşekkil âvânelerinin saptırmalarına uyar, yalanlarını doğrularsa, Allahu Te'alâ'nın şu kavlinden gâfildir: لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ "Çünkü onlar size fenâlık etmekten asla geri durmazlar ve hep sıkıntıya düşmenizi isterler." [Âl-i İmrân 118]
Bush'un, Yahudinin güvenliğini korumak üzere inşâsını bizzat denetlemek için geldiği bu Filistin Otoritesi, basîretli gözler önünde, Yahudi varlığı için bir güvenlik kolu olmaktan ve Kâfirlerin kokuşmuş projelerinden bir proje olmaktan başka bir şey değildir. Bu teşkilat, ne geliştirilmeye, ne iyileştirilmeye, ne de şirinleştirmeye müsâittir. Denildiği gibi, Selâm Feyyâd Hükümeti ile diğer kuyruklarının gitmesi ile de ıslah olmaz. Doğrudur, Feyyâd ile "zümresinin", George Bush nezdinde özel bir yeri vardır ve bu nedenle -Bradley'nin açıklamalarına göre- onunla, Ebu Mâzin'in (Mahmûd Abbâs'ın) bulunmayacağı teke tek bir görüşme yapılacaktır. Sorun, varlığı ve üzerine kurulu olduğu esas bakımından Filistin Otoritesi sorunudur. Başında kimin bulunduğunun ve üzerinde kimin egemen olduğunun hiçbir önemi yoktur, ister Laikliğini açık açık dışa vuranlar olsun, isterse İslâmî sloganlar atanlar olsun, isterse ondan bundan bulamaç olsun, fark etmez!
Binâenaleyh, bu ziyâretin tehlikesine karşı Filistin'deki Müslümanları uyarıyoruz. Yalnızca Filistin Otoritesi'nin Filistin'de Yahudi'nin selâmeti üzerinde emîn bir bekçi kılınacak olmasından ötürü değil, aynı zamanda Bush'un beldelerimize, dış politikasının bir parçası ve aracı olduğu kadar, Amerikan başkanlık seçimlerine dönük kampanyalara ilişkin olarak iç politikasının da bir parçası ve aracı olarak muâmele edecek olmasıdır!
Dolayısıyla Filistin halkını, bu yöneticilerden, bu Otorite'den ve Bush ile Yahudi'nin Filistin halkının boynuna bindirmeleri ve sayelerinde kendilerine ve mukaddeslerine karşı komplolar kurmaları muhtemel kuyruklarından berî olduklarını, "Ne Hoş geldin, Ne Sefalar Getirdin, Ne de Sana Selâm Olsun, Ey Kindar Haçlı Bush!" ve "Silahları ile Sabah-Akşam Gazze Halkının Kanı Akıtılan Adam, Ne Hoş geldin, Ne Sefâlar Getirdin!" parolalarını açıkça haykırmaya çağırıyoruz.
Son olarak diyoruz ki bu Ümmet, kendisine karşı hâinlik edenleri ve komplolar kuranları zinhar affetmeyecektir. Allah'ın izniyle çok yakında, gerçekten çok yakında, Hizb-ut Tahrir öncülüğünde Ümmet, işinin dizginlerini eline alacak, Devletini kuracak, Halîfesine bey'at edecek, Rabbinin Şeriatı'nı tatbîk edecek ve işte o gün, mü'minler de Allah'ın nusreti ile sevinecektir.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ "Zulmedenler, nasıl bir inkılap ile yıkıldıklarını çok yakında bileceklerdir." [eş-Şu'arâ 227]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
H. 1 Muharrem 1429
M. Çarşamba, 09 Ocak 2008