Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti Hanımlarından, Pakistan'daki Hanımlara Bir Çağrı

Ey Pakistan'daki Saygıdeğer Müslüman Hanımlar!

Allahu [Subhânehu ve Te'âla], şöyle buyurmaktadır:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ "Ey iman edenler! Allah ve resulü sizi, size hayat verene davet ettiğinde icabet edin." [el-Bakara 183]

Dolayısıyla Allahu [Subhânehu ve Te'âla] ile Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in daveti, Müslüman hanımların kalplerine ve akıllarına dokunan bir davet olduğu gibi İslam tarihi boyunca Müslüman hanımları İslam için çalışmaya ve buna muhalefet eden her şeyi reddetmeye iten bir davettir. Nitekim İslam'a ilk iman eden Hatice [Radıyallahu Anhe] olmasının yanı sıra İslam'da ilk şehit olan da Sümeyye [Radıyallahu Anhe]'dir. Dolayısıyla Aişe, Fatıma, Safiyye ve diğer sahabe kadınlar [Radıyallahu Anhum] hakkında birçok kıssalar bulunduğu gibi Hilafet Devleti dönemlerinde İslam'ın yükselmesi için çalışan mümine hanımlara ait birçok örnekler de bulunmaktadır. Dolayısıyla da Ümmü Şevket ve Muhammed Ali "Bay Emy" gibi İngiliz işgaline karşı mücadele etmekten geri durmayan Hint Yarımadası'ndaki hanımları da asla unutmayacağız. Zira o, Hint Yarımadasındaki "Hilafet hareketine" liderlik eden birisi olduğu gibi çok güçlü bir imana sahip olarak da bilinmektedir. Mesela Aralık 1921'de oğlu İngiliz kuvvetleri tarafından tutuklandığında İngilizlerle birlikte olan oğlu tarafından herhangi bir olası uzlaşmaya dair yorumda bulunarak şöyle demiştir: "Muhammed Ali, İslam'ın oğludur ve onun, İngilizlerden af dilmeyi düşünmesi bile imkansızdır. Şayet bunu yaparsa onu boğazlamak için sağ elimin hala yeteri kadar gücü vardır." Ayrıca Hilafet hareketine liderlik etmeleri nedeniyle cezaevinde olan evlatlarına şöyle demiştir: Ey evlatlarım! İslam'a sımsıkı sarılın ve hayatınızı İslam yolunda feda edin.  Hakeza İslam dönemleri boyunca Müslüman hanımlar, İslam'ın yükselmesi için çalışmışlardır.

Ey Bacılarım!

Bugün ümmet uyanmış olup İslam ülkelerindeki sömürgeciliğin egemenliğini reddettiği gibi ister askerî diktatörlük ya da başkanlık ve bakanlık olsun ister bizdeki gibi tek bir iktidar partisi yada koalisyon partileri olsun veya da yönetimde Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın kanunlarına değil de beşerî kanunlara dayandığı sürece geçici hükümet olsun İslamî olmayan rejimlerin tüm şekillerini de reddetmektedirler. Zira meşru olmayan bu yöneticiler ve rejimleri, ülkemize egemen olmayı sürdürmeleri için sömürgeci Batılı güçlere kapıları açmaktadırlar. Nitekim artık Müslüman kadın da uyanmış olup İslam için Müslüman erkekle yan yana hareket etmektedir.

İslam'a davet, İslam şeriatının tatbik edilmesi ve Hilafet'in yeniden kurulması büyük bir ivme kazanmış ve Arap ayaklanmaları, aynı şekilde İslam'a davet etmeye yönelik güzel bir yankı uyandırmıştır. Nitekim Müslüman hanımların sesleri erkek kardeşleriyle birlikte yükseldiği gibi kapitalist sistemin gölgesinde yaşayan dünya kadınları da İslam'ı ve Hilafet Devleti'nin olduğu devletini tercih etmektedirler. Zira Batılı medya organlarının İslam'a karşı propagandasını artırması, bizatihi Hilafet'in geri dönmesinin yakın olduğunun alametidir. Dolayısıyla ümmetin Hilafet'e olan daveti desteklemesini gözlemlemeleri Batı'yı endişelendirmektedir. Hem de demokrasinin kadınları özgürleştireceği ve İslam'ın da baskı altında tutacağı şeklinde kadınları ikna etme girişiminde bulunmaya dönük bu saldırıların sürekli olmasına rağmen. Nitekim Amerikalılar, Afganistan ve Irak'a girip Müslüman kadının özgürleştirileceği hususundaki hedeflerinden bahsettiklerinde ümmetin, kadının özgürleştirileceği iddiasını reddederek bunun yerine güçlü bir şekilde İslam'ın yanında yer alınca sarsılmışlardır.

Aslında demokrasi, Müslüman yada gayrimüslim kadını özgürleştirmek için gelmemiş, bilakis demokrasi, kanun yapıcıların istek ve arzuları için köleliği getirmiştir. Dolayısıyla ekonomide demokrasi, dünya çapındaki hanımlar ve aileleri üzerinde olumsuz bir yansıması olan ekonomik çöküntüyü getirmiştir. Yine içtimai sistemde demokrasi, toplumda ve aileleri ile birbirlerine karşı olan rollerini anlamaları için erkek ile kadınları karışık olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla demokrasi, erkeğin asıl rolünün kadının rolü olarak da belirlendiği bir durum oluşturmuştur. Böylece kadın, çok büyük roller yüklenmekte ve onuru açısından hiçbir yardım olmaksızın kendisinin gözetimini kendisisine bırakmaktadır. Dolayısıyla demokrasi ve özgürlük, küresel olarak kadının onuruna saldırılmasına ve erkekleri eğlendirmek amacıyla kadınlıklarının istismar edilmesine yol açmaktadır. Kadının güvenliğiyle ilgili olarak demokrasi, ister aile içi şiddete karşı olsun isterse Batılı ülkelerin askerî saldırılarında ölmelerine karşı olsun kadını savunmada başarılı olamamıştır. Dolayısıyla ülkemizde tatbik edilen Batılı sistem, elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemede aciz kalmalarına yol açmakta olup çocuklarının beslenmelerini ve onların sağlık gözetimini sağlamaları da imkansızlaşmaktadır. Nitekim bizler, Batı'nın bizleri özgürleştirmek için geldiğini söylediği bir zamanda yaşamaktayız. Ancak Batı, evlerimizi ve ailelerimizi yıkmak için insansız uçak saldırıları gönderdiği gibi askerlerini de bizleri katletmek ve aşağılamak için göndermektedirler. Din özgürlüğü ile ilgili müjdelerine gelince; Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'ya itaat eden ve İslam'ın gölgesinde yaşamak için çalışan kadınlara saldırmaktadırlar.

Kadının karşı karşıya kaldığı bu baskı, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın kanunlarının tatbik edilmesi yoluyla adil bir yönetimin gelmesiyle duracaktır. Zira toplumdaki adaleti garantileyecek, hanımları koruyacak ve kadını yormayacak yada istismar etmeyecek olan işte budur. Zira Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], Veda Haccı hutbesinde şöyle buyurmuştur:

استوصوا بالنساء خيرا "Kadınlara, hayırlı bir şekilde davranın" [İbn-u Mace tahriç etti]

Dolayısıyla Müslüman kadın, erkek yada kadınların istek ve arzularından kaynaklanan kanunların zulmünü ve baskısını asla kabul etmeyeceği gibi kalkınmasını da yaratıcısına ve Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın göndermiş olduğu kanunlarına itaat etmekte görür. Zira Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın kanunları, İslam'ın tatbik edilmesi yoluyla aklı, bedeni ve kadınların onurunu koruyacaktır. Dolayısıyla kadın, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın bize vermiş olduğu birçok nimetlerinden faydalanacaktır. Bu yüzden Müslüman kadınların görevi, Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın kendileri için razı olduğu rolü üstlenmeleridir ki bu da; babası, eşi ve devlet tarafından korunmasıdır. Dolayısıyla din işlerini fıkhetmesi kadının üzerine vaciptir. Nitekim bu ümmet, Aişe [Radıyallahu Anhe] gibi birçok alime kadın doğurmuştur. Ayrıca kadının, tıp ilminde öncü olan Rufeyde el-Eslemiyye gibi farklı alanlarda eğitim alma seçeneği olduğu gibi kadın için çalışma seçeneği de bulunmaktadır. Ancak ailenin nafakası, kadının görevlerinden değil erkeğin görevlerindendir. Dolayısıyla kadının malları, kendi mülkiyetlerinde kalmaktadır. Nitekim Hilafet'in gölgesinde kadın ticaret ve iş alanlarında da aktif olmuştur. Mesela eş-Şifâ Ümmü Süleyman gibi. Ayrıca kadın, herhangi bir işi yerine getirirken onun şerefi ve güvenliğinin her zaman korunması gerekmektedir. Bunun yanı sıra kadın, yöneticiyi muhasebe etmek ve Halife'ye biat etmek gibi ümmetin işlerinin gözetiminde de aktiftir. Aynen nusret ve yönetim biatı olan Akabe'de Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e biat veren Ümmü Ammara gibi. Dolayısıyla kadının sorunlarını ve ihtiyaçlarını yaratıcısı Subhânehu ve Te'âla bildiğinden onun gözetilmesine uygun olan kanunlar koymuştur. Dolayısıyla da Hilafet Devleti tarafından tatbik edilecek olan İslam Nizamı, şifalı çözümlerdir.

Ey Pakistan'daki Saygıdeğer Müslüman Kadınlar!

Hizb-ut Tahrir, Kur'an ve sünnet gibi şeri kaynakları kullanmak yoluyla İslam'ı tatbik etmek için gerekli olan şeyleri hazırlamıştır. Dolayısıyla bizler, Ekonomik Sistem, içtimaî, yargı, Öğretim Siyaseti ve Dış Siyaset gibi yönetimin tüm alanlarını kapsayan Hilafet Devleti'ne yönelik anayasayı da hazırladık. Nitekim Hilafet Devleti'nin idare keyfiyetini öğrenmek için daha ilk günden itibaren uluslar arası, siyasî, askerî ve ekonomik durumların vakıası da incelenmektedir. Bundan dolayı Pakistan'daki Müslüman kadınları, Hilafet Devleti'nin kurulması çalışmalarında Hizb-ut Tahrir'e katılmaya davet ediyoruz ki böylece asırlar boyunca ilham kaynağımız olan dinlerinin yanında yer alan yukarıda adı geçen Müslüman bacılarımız gibi olalım ve Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın nusreti gelmeden önce sorumluluklarımızı yerine getirmek ve sevap kazanmak için hızlı hareket edelim. Yoksa bunun gerçekleşmesine katılmayan bir kimse fırsatı kaçıranlardan olacaktır.

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّه وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللَّهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيم "Mümin erkekler ve mümine kadınlar birbirlerinin velileridirler. Marufu emrederler ve münkerden sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah Azizdir, hikmet sahibidir." [Tevbe 71]

 

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir Hanımları
Pakistan Vilayeti

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 11 Rabi-ul Evve 1434
M.  Çarşamba, 23 Ocak 2013

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER