بسم الله الرحمن الرحيم
Elektrik Krizini Çözmek İçin Takip Edilmesi Gereken Siyaset
Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, sanayi ve tarımı felce uğratmasının yanı sıra insanların günlük hayatını büyük bir ıstıraba dönüştüren ülkedeki ağır elektrik kriziyle başa çıkmak için birtakım ana hatlar yayınlamıştır.
1-Başlangıç: İnsanların elektrik parasını üstlenmeleri ve demokratik hükümetler tarafından benimsenen ve uygulanan kapitalist özelleştirme mefhumu nedeniyle onun kullanılmaması imkansızdır.
Kapitalist demokrasinin tatbik edilmesi nedeniyle Pakistan'daki elektrik krizinden sorumlu olan hükümettir. Zira mevcut kapitalist sistem, özelleştirme yoluyla yerel ve yabancı kapitalistlerden oluşan küçük bir gurubun çıkarlarını garanti altına aldığı gibi insanların geneli sıkıntı içerisinde yaşarken onların elektrik kaynaklarından kamil bir şekilde faydalanmalarını sağlamakta ve özelleştirme sayesinde elektrik fiyatları da yükselmektedir. Çünkü özel sektörün sahipleri, çok yüksek karlar elde etmek istemektedirler. Buna bir örnek olarak elektrik fiyatlarının yükselmesini yakından takip eden Dünya Bankası'nı verebiliriz. Zira 2000-2004 yılları arasında elektrik fiyatlarının yükselmesini gözetlemiş ve hatta durum, özelleştirmeden önce insanların yazın doruğunda ödediklerinden daha fazlasını kış mevsiminde ödemelerine kadar ulaşmıştır. Bundan dolayı özel sektör sahipleri, elektriğin devasa kaynaklarını mülk edinmeleri yoluyla servetlerini birleştirdikleri bir sırada toplumun diğer kesimleri elektrik fiyatlarının yükselmesinin ve yükselmeye devam etmesinin acısını çekmeye devam etmektedirler. Bunun yanı sıra aynı hükümet, elektriğin azlığından dolayı bu özel şirketlere milyarlarca Rupi borca girmiştir. Bu da elektrik üreten özel şirketleri, hükümetin borcunu ödememesi nedeniyle elektrik üretimini azaltmaya yöneltmiş ve bu "borç krizleri" nedeniyle de 19.855 megawattan daha fazla üretim gücü olmasına rağmen 10.000 megawattan daha az elektrik üretilmiş ve baraj nehirlerinin akış seviyelerinin düşük olduğu vakitlerde de 15.150 megawatta düşmüştür. Oysa bu üretim, soğuk aylarda 11.500 megawatt arasında değişen ve sıcak yaz mevsiminin doruğunda 17.500 megawatta ulaşan bir elektriğe ihtiyacı olan bir ülke için uygun değildir. Bundan dolayı yeterli elektrik üretiminin olmaması nedeniyle elektrik kesintileri yazın günlük olarak 12-18 saate uzarken kış aylarında da altı saate uzamaktadır. Dolayısıyla tüm bunların sonucunda elektrik üretim sektörü, insanların hakları hiç hesaba katılmaksızın devasa servetler elde etmeye dönük bir çıkara dönüşmüştür.
2-Siyasi mülahazalar: Kapitalizmin elektriğe tahakküm etmesi sömürgecilerin çıkarı için olup mevcut yöneticiler de sadece ümmeti bundan mahrum etmektedir.
a-Pakistan, petrol ve doğal gaz yanması gibi termik kaynaklardan %65 elektrik üretirken baraj su basıncını kullanarak %33 Hidroenerji (Hidroelektirik) üretmekte ve üretim kapasitesi yıl boyunca mevcut talepleri karşılamak için yeterli olandan daha fazla olmasına rağmen %2 nükleer enerji üretmektedir.
b-Termik stoklarla ilgili olana gelince; ümmet, dünya petrol rezervlerinin yarısından daha fazlasına sahip olmakla birlikte dünya doğalgaz rezervlerinin yüzde kırkından daha fazlasına sahip olup Pakistan da küresel kömür rezervlerine sahip olan birçok ülkelerden birisi sayılır.
c-Müstakbeldeki talebi karşılamak için güneş enerjisi üretmek, met-cezir ve rüzgar enerjisi gibi elektrik üretilmesine dönük başka formların geliştirilmesiyle ilgili olana gelince; İslam ümmetinin içerisinde bu kaynaklardan enerji üretmeye muktedir olanlardan daha yüksek performanslı uzmanlar bulunmaktadır.
d-Bununla birlikte özelleştirme nedeniyle bu bol kaynaklardan faydalanan bu şirketler ile yabancı sömürgeci güçler ve aynı şekilde yöneticilerin maiyeti yada bizzat yöneticilerin sahip oldukları yerel şirketlerdir.
e-Mevcut yöneticiler ile sömürgeci efendileri, insanların ekonomik trajediler denizinde boğulmasından yararlanmaktadırlar. Bundan dolayı ümmetin, kalkınma ve mevcut fasit rejimi alaşağı etme gücü hafiflemektedir. Bu da Amerika'nın eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in dediği "kaosun oluşması" anlamına gelmektedir.
3- Şeri yönler: İnsanların enerji ve yakıt güvenliğinin sağlanması.
İslam, kapitalist ekonomiyi ortadan kaldıracak ve onun yerine İslam'ın ekonomik sistemini getirecektir. Zira İslam'ın ekonomik sistemi, elektrik, kömür, petrol ve doğalgaz gibi kamu mülkiyeti mekanizması kapsamında servetin adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacaktır. Çünkü bu kaynaklar, ne devletin ne de bireylerin mülkiyetidir. Bunun yerine devlet, ırkına veya mezhebine veya rengine veya fikrine veya dinine bakmaksızın tüm tebaanın istifade etmelerini garantilemek için bu kaynakları idare edecektir. Ayrıca Hilafet, büyük ölçüde fiyat artışlarına yol açan yakıt ve enerji üzerindeki vergileri kaldıracaktır. Bu arada insanlar, bu kaynakların maliyet fiyatlarını karşılayacaklardır. Dolayısıyla bu kaynakların bazıları düşman olmayan ülkelere satıldığında bunların gelirleri insanların ihtiyaçları için harcanacaktır. Bundan dolayı Hilafet'in gölgesinde İslam'ın elektrik politikası, Pakistan'da güçlü üretim sütunları oluşturacaktır.
Hizb-ut Tahrir'in Anayasa Taslağı'nın 137. maddesinde şöyle geçmektedir: (Kamu Mülkiyeti şu üç şeyde tahakkuk eder: a- Şehir meydanları gibi toplumun yararlandığı her yer. b- Petrol yatakları gibi zengin maden kaynakları. c- Nehirler gibi tabiatı gereği fertlerin sahiplenmesi mümkün olmayan şeyler.) Ayrıca 138. maddesinde şöyle geçmektedir: (Fabrika esas itibariyle ferdî mülklerdendir. Ancak fabrika, ürettiği maddenin hükmünü alır. Eğer madde ferdi mülklerden ise o fabrika ferdî bir mülk olur, tekstil fabrikaları gibi. Eğer madde kamu mülklerinden ise o fabrika kamu mülkü olur, demir-çelik fabrikaları gibi.) Yine 139. maddesinde şöyle geçmektedir: (Devletin, ferdi mülkiyeti kamu mülkiyetine dönüştürmesi caiz değildir. Çünkü kamu mülkiyeti, malın tabiatında ve niteliğinde sabittir, devletin görüşüne bağlı değildir.) Ayrıca 140. maddesinde de şöyle geçmektedir: (Ümmetin fertlerinden her ferdin, kamu mülkiyetine giren her şeyden faydalanma hakkı vardır. Devletin tebadan kayırdığı bir kimseye kamu mülklerini mülkiyet edinme veya kullanma izni vermesi caiz değildir.)
Not: 137, 138, 139 ve 140. maddelerin Kur'an ve sünnetten olan şeri delillerine tam olarak muttali olmak için Hizb-ut Tahrir'in anayasa mukaddimesine müracaat edilmesi rica olunur.
4- Dünyanın Önde Gelen Süper Devleti Hilafet Olacaktır.
a-Hilafet, doğalgazı, kömürü, petrolü ve elektriği yeniden kamu mülkiyetine ait kılacak ve bundan, elektrik için makul fiyatlar ile maliyet fiyatını çıkaracaktır.
b-Enerjinin sağlanması, güçlü bir sanayi üssü geliştirmek için zaruri bir husus olup bu, dünyaya liderlik etmeyi arzulayan herhangi bir ülke için gerekli bir şeydir.
c-Benzersiz İslamî mefhumlar, enerji noktasında dünya için parlak bir örnek olacak ve dünyayı kapitalizmi terk etmeye yöneltecektir.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 12 Rabi-ul Evve 1434
M. Perşembe, 24 Ocak 2013