Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Pakistan Maliye Bakanı Sayın İshak Dâr'a Açık Bir Mektup

Hidayete tabi olanlara selam olsun!

12 Haziran 2013 günü bütçe ile alakalı yaptığınız konuşmanızda açık bir şekilde sömürgeci ekonomik politikalara bağlılığınız hakkında size sesleniyoruz. Konuşmanızda -aralarında Finans ve Ekonomik İşler Sekreterleri, Pakistan Merkez Bankası Yöneticisi, Dış Finansman Genel Sekreteri, Gelirler Birliği Federal Kurulu Başkanın da olduğu- altı üyeden oluşan Pakistan heyetinin 17-22 Nisan tarihleri arasında Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı ziyaret sırasında IMF ile üzerinde anlaşma yapılan yıkıcı sömürgeci politikalara son verilmemiştir.

Bağlı kalacağınızı ifade ettiğiniz bu politikalar, ekonomiyi kurutmuş, insanları ülkelerinin servetinden mahrum etmiş ve Pakistan halkının ekonomisini daha da kötüleştirmiştir! Bu politikaların amacı sadece küfrün ve ajanların çıkarlarını korumak, onlara diledikleri kadar mal ve hizmet temin etmektir. Fakat Pakistan halkına gelince hükümet, verecek hiçbir şey bulamamakta ve "insanların işlerini gözetmek için tahsis edilmiş bir sermayenin olmadığını ve harcamanın yapılmayacağını" söylemektedir! Daha önce Keyâni/Zerdâri hükümeti ve Müşerref/Aziz hükümetinin hazinede insanların işlerini gözetmek için tahsis edilmiş bir para olmadığını söyledikleri gibi sizin hükümetiniz de şu anda aynı şeyi söylemektedir!

Bu yıkıcı politikalar, IMF'in 2012 Şubat ayındaki 35/12 no'lu ülke raporunda ve 17 Aralık 2010 tarihli niyet mektubunda belirlenmiştir. Bu ise Merkez Bankası ile Maliye Bakanı arasında yapılan sırf sömürgeciliğe hizmet etmek için bu politikaların uygulanmasını sağlamaya dönük bir bağlılık mektubudur. Pakistan'ın 2013-1014 bütçesi, sömürgecilerin isteklerine paralel şekilde belirlenmiş ve halkın isteklerine paralel olacağı iddia edilmesine rağmen bunun belirlenmesini demokrasi onaylamıştır. Oysa sömürgecilik, onların çıkarları ve dinleri karşısında durmaktan başka bir şey düşünmemektedir!

Pakistan ekonomisini bitirmek için sömürgecilik politikalarının dayandığı ayaklar aşağıda açıklayacağımız üzere şu üç ayakta ortaya çıkmaktadır: Ekonominin felce uğraması için elektriğin özelleştirilmesi, ekonomik faaliyeti boğacak fahiş vergilerin konulması ve enflasyona neden olacak şekilde Pakistan para biriminin zayıflatılması.

Birincisi: Elektriğin özel sektöre verilmesi ile Pakistan'da elektriğin özelleştirilmesi, "elektrik sektörünün mali selameti" ve "hükümetin hakimiyetine son verilmesi" sloganları altında elektriğin azalmasına ve elektrik fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Özelleştirme, servet elde etmek için özel sektörün iştahını kabartmıştır. Bu nedenle elektrik sektörünü elinde bulunduran kişiler, devasa servetler elde ederlerken toplum, enerji fiyatlarındaki akıl almaz artışın sıkıntısını çekmektedir. Ayrıca elektriğin azalması ile ilgili olarak hükümet, bu özel şirketlere milyarlarca Rupi borcun içine girmiştir. Böylece bu şirketler, elektrik üretimini düşürerek devletin yetersiz ödemesinin önüne geçmek zorunda kalmıştırlar. Elektrik üretiminin 10,000 megavata düşmesinin nedeni "devlet dairelerin borç krizi" ve elektrik sektörünün insanların ihtiyacını karşılamak yerine sırf servetler elde etmek için ticari bir sektöre dönüştürülmesidir.  Oysa toplam üretim kapasitesi 19,855 megavattır ve bu oran, nehir seviyesinin düştüğü zamanlarda bile asgari 15,150 megavata düşmektedir. Ayrıca azami elektrik talebi, çetin soğukların ve aşırı sıcakların olduğu aylarda 11,500 ila 17,500 megavat arasında değişmektedir. Açıktır ki elektrik sektörünün özelleştirilmesi, önceki hükümetlerde devam ettiği gibi Keyâni/Şerif rejiminde de devam edecektir.

Elektriğin özelleştirilmesi, hanif dinimizin hükümleriyle çelişmektedir ey Sayın İshak Dâr! Zira İslam, servetin dağılımını elektrik, kömür, petrol ve doğalgaz kaynakları gibi kamu mülkiyeti yoluyla sağlamıştır. Bu kaynaklara sadece fertler sahip olabilir. Ancak tüm tebaanın faydalanması için bu kaynaklar devlet tarafından idare edilir. Nitekim Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلاَثٍ: الْمَاءِ وَالْكَلإِ وَالنَّارِ "Müslümanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş." [Ahmed]

Hilafet Devleti, bunu uygulayacak, çıkarma, rafinaj ve dağıtım maliyetini kat kat geçmesine neden olan enerji ve yakıt üzerindeki vergileri kaldıracaktır. Ayrıca muharip olmayan ülkelere yapılan satışlardan elde edilen karların tamamı -kamu mülkiyeti olmasından dolayı- insanların ihtiyaçlarının giderilmesi için kullanılacaktır. Böylece İslam'ın kamu mülkiyetlerine olan bu yaklaşımı sayesinde Müslümanlar büyük oranda rahatlayacaklardır.

İkincisi: Hükümet, "kamu yatırımlarını güçlendirme" ve "genel satış vergisi reformu" gerekçeleri altında fahiş vergiler koyarak Pakistan ekonomisini boğmaktadır. Bunun da ötesinde toplam geliri düzenlemek için sürekli olarak vergileri arttırmaktadır. Nitekim hükümet, 2011-2012 yıllarında sadece gelir vergisinden 730,000 milyon Rupi gelir sağlamıştır. Bu da 2002 yılında elde edilen gelirlerin tamamından daha fazladır. Çünkü vergilerin arttırılması, işçilerin maaşlarından kesilecektir. Bu da işçilerin daha önce hiç görülmemiş biçimde büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalacakları anlamına gelmektedir. Ayrıca hükümet, şu anda 914,000 milyon Rupi gelir elde etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca toplam vergilerin %9 ila %43'ünü oluşturan satış vergisine bakar mısınız? Zira hükümet, 2011-2012 yıllarında satış vergilerinden 852,030 milyon Rupi gelir elde etmiştir. Şu anda ise 2012-2013 yılında 1,076,500 milyon Rupi elde etmeyi hedeflemektedir. İnsanların gıda malzemelerini, tarım ve sanayi gereksinimlerini satın alamamalarına neden olan şey işte bu satış vergileridir. Böylece ekonomiye katkı sağlama ve temel ihtiyaçlarını temin etme güçleri felç olmaktadır. Dolayısıyla ey sayın İshak Dâr! Sizin bütçeniz, açıkça kıtlık yıllarının gelmekte olduğunu göstermektedir.

Ey Sayın İshâk Dâr!

Vergilerle insanların sıkboğaz edilmesi hanif dinimizle çelişmektedir. Zira İslam Devleti'nin gelir kaynakları gelir ve tüketim vergisine bağlı değildir. Bilakis muharip olmayan devletlere yapılan satışlar yoluyla temel ihtiyaçlar ve temel üretim fazlalığıdır. Ayrıca enerji ve makine şirketleri ve alt yapı sanayisi gibi devlete ait şirketlerden ve kamu sektöründen elde edilen gelirler bulunmaktadır. Hilafet Devleti, vergi uygulasa dahi sert koşullar altında zengin insanların fazlalık mallarına uygulanacaktır. Bu nedenle temel ihtiyaçlarını temin edemeyen fakirler cezalandırılmayacaktır. Enerji, gübre, ağır makine ve motor gibi önemli gelirlere vergi uygulanarak insanlar sıkboğaz edilmeyecektir. Bunun yerine devlet, ticaret karlarından ve arazinin fiili üretiminden gelir elde edecektir. Bu da tarım ve sanayinin tamamen üretime odaklanmasına imkan sağlayacaktır. Böylece Hilafet Devleti'nin gölgesinde sanayi ve tarım gelişecektir. Ayrıca şeriatta belirtilen muazzam gelirler, ana borcunu defalarca ödemesine rağmen fahiş faiz oranları nedeniyle Pakistan'ı büyük borç batağına sokan mevcut sömürgeci kredilere ihtiyaç duyulmasını engelleyecektir.

Üçüncüsü: Pakistan para biriminin zayıflaması, fiyatların büyük oranda yükselmesine neden olmuştur. Bu da "finans sektörünün istikrarının sağlanmasının" talep edilmesine neden olmuştur. Zira geçen yılkı bütçe konuşmasından beri Rupinin değeri dolar karşısında 60 Rupiden 80 Rupiye düşmüştür. Şu andaki bütçe konuşmasında ise Rupinin değeri, 1 dolar karşısında 100 Rupiye yaklaşmıştır! Bunun nedeni ise Merkez Bankası'nın açığa "para kazandırma" denilen ağır borçlanmasına ilişkin sömürgeci politikanın daima para tabanının büyümesine, piyasaya para sürülmesine ve sonunda enflasyona neden olmasıdır. Genellikle bu "para basılması" olarak anılmaktadır.

Ey Sayın İshak Dâr!

Paranın zayıflatılması, hanif dinimizle çelişmektedir. Zira İslam, devletin parasının değerli madeni servetle (altın ve gümüşle) desteklenmesini farz kılmıştır. İşte enflasyonun köklü nedenleri bununla ortadan kaldırılır. Nitekim Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], Müslümanlara devletin para birimi olarak 4,25 gr. ağırlığındaki altın dinar ile 2,975 gr. ağırlığındaki gümüş dirhemi benimsemelerini emretmiştir. İşte Hilafet Devleti'nin bin seneden fazla bir zamandır fiyatlarda istikrarı yakalamasının nedeni budur. Altın ve gümüş ölçüsüne geri dönmek gerçekten pratik bir husustur. Zira Hilafet Devleti olmaya aday İslam ülkeleri, bol miktarda altın, gümüş ve diğer madenlere sahiptir.

Ey Sayın İshak Dâr!

Bütçe ile ilgili yaptığınız konuşmanızda bu üç noktada özetlenebilecek sömürgeci politikalara bağlı kalmakla açık bir şekilde ülkede İslami olmayan hükümleri ve baskıcı kapitalizm nizamını tatbik edeceğinizi ilan etmiş oldunuz. Oysa siz, İslam adına bir devlet kurmak için sömürgecilikten kurtulmak amacıyla kendilerini feda eden Müslümanların bu bölgede bulunmasından beri derin köklere sahip olan İslami bir partinin üyesisiniz! Siz atalarımızın, sömürgecilerin IMF, Dünya Bankası ve diğer küfür kurumlar yoluyla fakir Müslümanları istismar etsinler diye mi kendilerini feda ettiklerini sanıyorsunuz?

Siz bu eyleminiz ve eleminizde ısrar etmekle Başbakan Nevaz Şerif ve General Keyâni gibi rejimin liderleriyle birlikte çürümeye ortak olmaktasınız. Ümmet, Hilafet Devleti mahkemelerinin karşısına çıktığınızda sizleri muhasebe edecektir. Bundan daha beteri ise siz, pişmanlığın fayda vermediği kıyamet günü günahta ona ortak olacaksınız.

Yazıklar olsun sana ey sayın İshak Dâr! Ahirete karşılık dünyayı satın aldın. Bu, ne kadar da kötü bir alışveriştir. Allahu Subhânehu ve Teala, şöyle buyurmuştur:

رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلاَ "Ve derler ki: Ey Rabbimiz! Biz efendilerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar!" [el-Ahzâb 67]

Ve şöyle buyurmuştur:

وَإِذْ يَتَحَاجُّونَ فِي النَّارِ فَيَقُولُ الضُّعَفَاءُ لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا نَصِيبًا مِنَ النَّارِ قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا كُلٌّ فِيهَا إِنَّ اللَّهَ قَدْ حَكَمَ بَيْنَ الْعِبَادِ "(Kafirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: "Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?"derler. O büyüklük taslayanlar ise: "Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz. Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi" derler." [Mümin 46-47]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti


H. 3 Şa'bân 1434
M.  Çarşamba, 12 Haziran 2013

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER