بسم الله الرحمن الرحيم
Obama, İslam’ın Ortadan Kaldırılmasını Emrediyor, Pakistan Yöneticileri de İşittik ve İtaat Ettik Diyorlar
San Bernadino ve Paris saldırılarının ardından ABD Başkanı Barack Obama, Müslümanların inanç ve değerlerinin değiştirilmesine yönelik küresel bir çağrıda bulundu. Bu bağlamda 6 Aralık 2015’de yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Aşırılık ideolojisi yayıldı... Burada ve tüm dünyada Müslüman liderler, kararlı ve açık bir şekilde bu ideolojiyle mücadele etmek için bizimle çalışmak zorundadır... İslam’ı böyle yorumlamak, dini hoşgörü, karşılıklı saygı ve insan onuru gibi değerler ile örtüşmez.” Daha sonra askeri komuta kademesi dâhil Rahil-Navaz rejimi, Obama’nın direktifine sorgusuz sualsiz uydular. 22 Aralık 2015 tarihindeki güvenlik toplantısının ardından genelkurmay başkanlığı tarafından yapılan açıklamada “Tüm askeri komuta kademesi, hükümetin aşırılık mücadelesini destekliyor.” denildi. Rahil-Navaz rejimi, yalanlar üzerine kurulu olsa bile Obama’nın talimatını uyguluyor. İslam, kesinlikle sivillerin öldürülmesine karşıdır. İslam, savaş meydanında olmayan sivilleri, düşmanla karşı karşıya gelindiği sırada bile savaşın ateşinden korur. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, orduları savaşa gönderirken onlara şöyle tavsiye bulunuyordu:
وَلا تَقْتُلُوا امْرَأَةً، وَلا وَلِيدًا، وَلا شَيْخًا كَبِيرًا “Kadın, bebek ya da yaşlı birini öldürmeyin.” Raşidi Halifelere gelince, Ebu Bekir RadiyAllahu Anh da ordu komutanına şöyle tavsiyede bulunuyordu:
وَإِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ أَقْوَامًا قَدْ حَبَسُوا أَنْفُسَهُمْ فِي هَذِهِ الصَّوَامِعِ فَاتْرُكُوهُمْ وَمَا حَبَسُوا لَهُ أَنْفُسَهُمْ... وَلَا تَقْتُلُوا كَبِيرًا هَرِمًا، وَلَا امْرَأَةً، وَلَا وَلِيدًا، وَلَا تُخْرِبُوا عُمْرَانًا “Siz kendilerini ibadethanelere adamış bazı kimselere rastlayacaksınız. Onları kendi halleriyle baş başa bırakınız, onlara dokunmayınız! Çocukları, ihtiyarları ve kadınları öldürmeyiniz! Binaları yıkmayınız.” Keza Ömer RadiyAllahu Anh da ordu komutanına böyle tavsiyelerde bulunuyordu.
لَا تَغُلُّوا، وَلَا تَغْدِرُوا، وَلَا تُمَثِّلُوا، وَلَا تَقْتُلُوا امْرَأَةً، وَلَا صَبِيًّا، وَلَا شَيْخًا “Haddi aşmayınız, ihanet etmeyiniz, ölüye işkence yapmayınız. Kadın, çocuk ve yaşlıları öldürmeyiniz.”
Ayrıca savaş alanında böyle bir merhameti dinimizi suçlayan Batıdan görmek imkânsızdır. Çünkü Batı, her zaman insanlığa karşı suç işlemiştir. Ormandaki vahşi hayvanlar bile bundan çekinir.
Ancak Obama’nın yalan ve ikiyüzlülüğüne rağmen Rahil-Navaz rejimi ısrarla işittik ve itaat ettik diyor. “Ulusal Eylem Planı’nı” kullanarak rejimin haydutları, samimi ve bilinçli Müslümanlara tasmasını koparan köpekler gibi saldırdılar. Hakaret edip zarar verdiler. Âlimleri, İslamcı aktivistleri ve diğer İslam davetçilerini tutukladılar. Rejim de medyada konuşulan İslam düşüncelerini frenlemek için gazetecileri tehdit etti, hatta İslami politikacılara biraz da olsa insaflı davranan yargıçlara gözdağı verdi. Rejim, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti savunan Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı acımasız en sert yöntemlerini kullanmaktan hiç çekinmedi. Rejiminin haydutları, gençlerin evlerinin kutsallığını ihlal ettiler, kadınların onurunu ayaklar altına aldılar, korkudan titreyen çocuklar önünde silah çektiler. Gençlerin yakınları ve eşleri yanı sıra bedensel engelli çocukları bile gözaltına aldılar. Ağır işkenceler yüzünden gençleri uykusuz bıraktılar. Demir çubuklarla darp ettiler, hatta onlara elektrik şoku verdiler. Doktor, mühendis, öğretmen, kalp ve bağırsak hastası olanları bile yargısız infaz yaparak zindanlara attılar. Hizbe karşı işlenen çok sayıda suçlar, artık herkesçe malumdur. Rejim tarafından Hizbe karşı yayın yasağı konulduğu halde bu suçlar medyada çarşaf çarşaf yayımlandı. Rejim, Hizbe karşı işlediği karanlık işlerini hâlâ sürdürüyor. Oysa Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Hilafetin döneceğini müjdesini vermiştir.
ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Sonra ceberut saltanat olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacaktır. Sonra kaldırmak istediğinde de kaldıracaktır. “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” [Ahmed]
Ey Pakistanlı Müslümanlar!
“Ulusal Eylem Planı” kisvesi altında yöneticilerimiz, İslam’ı bir yaşam biçimi olarak ortadan kaldırmak için Batının Haçlı seferlerine katıldılar. Hâlbuki Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle uyarıyor:
وَلَن تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنْ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلا نَصِيرٍ “Sen onların dinine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar senden asla razı olmazlar.” De ki: “Doğru yol Allah’ın yoludur.” Sana gelen bilgiden sonra onların arzularına uyarsan Allah’a karşı seni savunacak ne bir dost ne de bir destekleyici bulamazsın.” [Bakara 120]
Onlar, İslam davetçilerine zarar veriyorlar. Oysa Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
ومن عادى أولياء الله فقد بارز الله بالمحاربة “Kim Allah’ın dostlarına düşmanlık gösterirse, bilsin ki açıkça Allah’a savaş açmıştır.” [Hâkim]
Sanki bu yeterli değilmiş gibi mevcut yöneticiler, tüm ümmet aslına döndüğü ve Hilafetin dönüşünün ufukta göründüğü bir anda İslam ile savaşmayı yeğlediler.
Emin olun ki zafer yakındır ve zaferin emareleri giderek artmaktadır. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanlar ile beraberdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, tiranı perçeminden yakalamadan önce ona sadece geçici bir rahatlama verir. Bilin ki Allah Subhânehu ve Teâlâ, Hilafeti gökten indirmeyecektir. Aksine meydan okumalar, çabalar ve bu zorbalar karşısında verdiğimiz kurbanlara bir mükâfat olarak verecektir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كونوا كحواريي عيسى بن مريم، رفعوا على الخشب وسمروا بالمسامير وطبخوا في القدور، وقطعت أيديهم وأرجلهم وسُمِّرت أعينهم، فكان ذلك البلاء والقتل في طاعة الله أحب إليهم من الحياة في معصية الله “Meryem oğlu İsa’nın havarileri gibi yapın. Onlar testerelerle biçildiler, çarmıhlara gerildiler. Allah’a itaat içerisinde bir ölüm, Allah’ a isyan içerisinde ki bir yaşamdan daha hayırlıdır.”
Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları!
Bir avuç hain, İslam’a karşı savaşta tüm sınırları aştılar. Amerikan haçlılarına istihbarat ve lojistik destek sağladılar. Düşmanımızın gözü kulağı oldular. Aşiret bölgelerinde yıkıcı fitne savaşında Müslümanı Müslümana kırdırdılar. Buna sadece düşmanlarımız sevinir. Müslüman kabileleri görüşmeler labirentine sürüklediler. Böylece işgalci Haçlılara karşı savaş alanı boş bırakıldı. Kaldı ki bu mezar dolusu günahlar da onlara yetmedi. Şimdi de İslam adına kurulmuş bir ülkede, şehitlerin ya da muzafferlerin kanıyla sulanmış topraklarda bizim dinimizin sütunlarını parçalamak istiyorlar.
Hizb-ut Tahrir, meydan okurcasına hainler karşısında duruyor ve sizi görevinizi yerine getirmeye davet ediyor. Siz silahlı kuvvetlersiniz. İslam devletinin kurulması için nusret vererek tiranlar çağını sona erdiren asil Ensar RadiyAllahu Anhum’un seleflerisiniz. Bu nedenle bugün Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini yeniden kurmak, Pakistan’ı İslam’ın gerçek kalesi yapmak, müminlerin kalplerine şifa olmak, düşmanlarımızı yenmek ve zalimleri cezalandırmak için sizi nusret vermeye çağırıyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
سَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ “O zulmedenler, yakında nasıl bir inkılaba uğrayacaklarını bileceklerdir.” [Şuara 227]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 28 Rabi-ul Evve 1437
M. Cuma, 08 Ocak 2016