بسم الله الرحمن الرحيم
İslam’ın Sesini Susturmak İçin Kuvvet Kullanan Hain Yöneticilere Meydan Okuyun
Pakistan’ın mevcut yöneticilerinin ihanet eylemleri hız kesmeden devam ediyor. Zorla İslam’ı ve Müslümanları bastırmak için “Ulusal Eylem Planını” harfiyen uyguluyorlar. Amerikan eylem planı olduğu uygulanmasından da anlaşıldığı gibi açıktır. Rejim, cezaevlerini İslam’ı bir hayat sistemi olarak benimseyen siyasetçi ve âlimler ile doldurmak için çabalıyor. Adi suçlular ve mezhepsel gaddarlara yönelik operasyonları da bir bahane olarak kullanan rejim, samimi ve uyanık Müslümanların ev ve iş yerlerine baskın düzenledi. Evlerin kutsallığını ihlal etti. Mühendis, öğretmen, doktor, ağır hasta yaşlı, çocuklu kadın demeden önüne geleni tutukladı.
İnternet ve medya da “Ulusal Eylem Planı’ndan” nasibini aldı. Siyasal İslam’ı önlemek için gazeteci avına çıktı. Ayrıca “Ulusal Eylem Planı” yargıyı güçlü bir silah haline getirdi. Rejim, İslam’a davet eden samimi Müslümanların serbest bırakılmasını önlemek için yargıçlara karşı sindirme politikasına başvurdu. Hem de tüm bunlar, İslam adına kurulan ve binyıl boyunca insanların hayatının İslam etrafında döndüğü bir ülkede oluyor.
Mevcut rejimin attığı her adım, rejim tarafından yalanlansa da Amerikan komutları doğrultusundadır. Hilafetin emareleri ufukta belirdi. Bu yüzden Amerika, İslam’ın siyasi bir güç olarak iktidara dönüşüne engel olmak için çılgınca mücadele etmektedir. Zorla Müslümanları bastırmak için Tunus’tan Bangladeş’e kadar tüm İslam dünyasındaki ajanlarını seferber etmiştir. Bugün Amerika, İslam’ı bir daha İslam dünyasına geri dönmemek üzere mezara gömmeye çalışıyor.
Pakistan’da, 13 Ocak 2015’de yapılan ABD-Pakistan Stratejik Diyalog Ortak açıklamasında “militanlık ve şiddetle mücadeleye” vurgu yapan ABD Dışişleri Bakanlığı, bunun için en fayda yöntemleri Pakistan ile paylaşacaklarını söyledi. Amerikalı yetkililer ve Temsilciler Meclisi, “nefret söylemi”, “İslamcılık” ve “radikalizmi” önlemek için defalarca Rahil-Navaz rejiminin üst düzey yetkilileriyle bir araya geldiler. Tabii ki siyasal İslam ile mücadele için. Dahası Amerikan istihbaratı, insan yapımı kanunların iptali, demokrasi, İslam’ın hâkimiyeti, işgal altındaki Müslüman toprakların kurtuluşu, İslam dünyasının birliği ve Hilafetin dönüşü gibi bazı çarpıcı kavramlardan çok tırsıyorlar. Amerika, yargı reformuna, medya, eğitim ve güvenlik hizmetlerine harcanmak üzere Pakistan’daki ajanlarına milyonlarca dolar para akıtmıştır. Adeta polis devletine dönüşen Pakistan, Raşidi Hilâfetin dönüşünü önlemek için diktatörce uygulamalara başvurmaktadır.
Ey Pakistanlı Müslümanlar!
Amerika ile ittifaka giren şimdiki yöneticilere nasıl sessiz kalabilirsiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmadı mı?
إِنَّمَا يَنْهَاكُمْ اللَّهُ عَنْ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُوْلَئِكَ هُمْ الظَّالِمُونَ“Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”[Mümtehine 9]
Yine kaynaklarımızı sömüren sömürgecilere nasıl harekete geçmezsiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmadı mı?
مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَاللَّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ“(Ey müminler!) Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Hâlbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. “ [Bakara 105]
Silahlı kuvvetlerin Afganistan, Keşmir ve Filistin gibi Müslüman toprakları kurtarma farziyeti karşısında susmak caiz midir? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
ما ترك قوم الجهاد إلا ذلوا“Bir kavim cihadı terk ederse, zillete düşer”[Ahmed]
Diktatör devletin kökünü kazıma ve Hilafet Devletini yeniden kurma talebimize nasıl yanıt vermezsiniz? Oysa mahlûkatın efendisi şöyle buyurmuştur:
ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ“Sonra ceberut saltanat olacaktır. Allah’ın olmasını dilediği kadar olacaktır. Sonra kaldırmak istediğinde de kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra sustu.”[Ahmed]
Ey Pakistanlı Müslümanlar! Zalim hükümdar karşısında hak sözü söylemek, cihadın en efdal olanı oluyorken nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
أفضل الجهاد كلمة حق عند سلطان جائر“Cihadın en efdal olanı zalim hükümdar karşısında hak sözü söylemektir.” [Nesâi]
Gerçekten bir Müslüman, zulme boyun eğmekten ziyade zulümle mücadele ettiğinde çelik gibi güçlenir. Düşmanlarımız karşısında zillet, sömürü ve teslimiyet için çalışan ajan yöneticilere meydan okumak boynumuzun borcudur. Siyasi geleceğimizde, Nübüvvet metodu üzere Hilafet yolunda önümüzde bir takoz gibi duran siyasi ve askeri liderlik içindeki hainlere karşı sesimizi yükseltmek farzdır. İşte Hizb-ut Tahrir gençleri aranızdadır ve hak mücadelesinin öncüleridir. Onun için gelin sadece Allah’tan korkarak onlarla birlikte sesinizi yükseltin. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
أَلَا لَا يَمْنَعَنَّ أَحَدَكُمْ رَهْبَةُ النَّاسِ أَنْ يَقُولَ بِحَقٍّ إِذَا رَآهُ أَوْ شَهِدَهُ فَإِنَّهُ لَا يُقَرِّبُ مِنْ أَجَلٍ وَلَا يُبَاعِدُ مِنْ رِزْقٍ“Sizden birisi hakkı gördüğünde veya hakka şahit olduğunda insanlardan korkusu hakkı söylemesine engel olmasın. Şüphesiz ki hakkı söylemesi veya önemli bir şeyi zikretmesi ne ecelini yakınlaştırır ve ne rızkını uzaklaştırır.”
Ey Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki subaylar! Siyasi ve askeri liderlik içindeki hainler, İslam’ın sesini zorla bastırmak, İslam’ın yeniden devlet ve otoritede rol almasını isteyen sesleri kısmak istiyorlar. Müşerref iktidarında bu tür baskılara tanık olunduğu halde harekete geçilmedi. Şimdi ise ona lanet okuyorsunuz. Keyâni iktidarında şiddet ve hakaret gördünüz, ama yine harekete geçmediniz. Şimdi ise ona lanet okuyorsunuz. Şu an Rahil iktidarında İslam’ın susturulmak istendiğini görüyorsunuz, ama henüz harekete geçmiş değilsiniz. Körü körüne küstahça kuvvet kullanan rejime karşı harekete geçme zamanı gelmiştir. Rejim, çığ gibi büyüyen öfke ve nefreti önlemek ve rejimin çöküşünü geciktirmek istiyor. Gerçekten de şu an mücrim rejimin maskesi düşmüştür ve büyük bir fırsat yakalanmıştır.
Siz, Amerikan projesini ve onu uygulayan ajanların kökünü kazıyabilecek güç ve kuvvete sahipsiniz. Halkınızı düşmandan korumak üzere yemin ettiniz. Pakistan’a Hilafeti geri getirmek için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermek ve Amerikan Rajı devirmek size farzdır. Haydi, ünlü devlet adamı ve fakih Şeyh Ata ibn Halil Ebu Raşta önderliğinde Hizb-ut Tahrir ile beraber hareket edin ki İslam’ın yeniden hâkimiyet çağına şahit olun. İslam’ın nuru, insanlık için bir umut feneri ve yüzyıllar boyunca olduğu gibi yeniden dünya halkı için hidayet meşalesi olsun.
يُرِيدُونَ أَن يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ“Allah’ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.” [Tevbe 13]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
H. 03 Muharrem 1437
M. Cuma, 16 Ekim 2015