20 Kasım 2019 Çarşamba günü Port Sudan kentinde Beni Amir ve Beca kabileleri, geçtiğimiz Pazartesi günü patlak veren kabile savaşlarını durdurmak için bir anlaşma imzaladı. Devrimci Cephe Başkan Yardımcısı Emin David’in Port Sudan’da gerçekleştirdiği mitingin ardından kentte nükseden kabile savaşlarında altı kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi de yaralanmıştı. David, Devrimci Cephe örgütü içinde yıllarca devlete karşı verdiği silahlı mücadelenin ardından geçtiğimiz hafta Sudan’a dönmüştü. Hartum’da kalabalıklar tarafından törenle karşılanan David, burada yaptığı konuşmada Beca kabilesinin azınlıkta olduğunu söylemişti! Bu sözleriyle Beca kabilesini ajite etmiş, sosyal medyada çürük kabilecilik fitilini ateşlemişti. Sosyal medyada koparılan fitnenin ardından insanlar, kabilecilik ve ırkçılık temelinde kutuplaşmışlardı. Fitnenin meyveleri olgunlaşıp devşirme zamanı gelince de bu şahıs Port Sudan yolunu tutmuştu. Baj News sitesinin bildirdiğine göre, David, Kızıldeniz Valisi ile yaptığı anlaşmayı bozmuştu. Zira David ve vali, Juba müzakerelerinin bir sonraki turu sona erdikten sonra ancak sempozyum düzenlenmesi konusunda anlaşmaya varmışlardı. Fakat anlaşmayı bozarak seminer düzenlemesiyle çatışma patlak vermişti!

Ülkedeki fitnenin uyanışa geçmesinin ve insanların zaman zaman bölgeselcilik, ırkçılık ya da kabilecilik temelinde savaşmasının nedeni, hükümet yetkilileri ve kâfir Batı ile irtibatlı siyasi çevrelerdir. Asabiyet ateşini körükleyen, kâfir Batının Müslüman ülkeleri param parça etme projesine hizmet etmek ya da ucuz siyasi kazanımlar için ülke halkı arasına ayrımcılık duvarlarını örenler bunlardır. Önceki hükümetin izinden giden [Kaht] hükümeti de kota endekslidir. 5 Eylül 2019 Perşembe akşamı Hamduk, düzenlenen basın toplantısında 18 bakandan oluşan hükümet listesini açıklamış, iki bakanlığın bakansız kaldığını söylemişti. Hamduk yaptığı açıklamada “Doğu ve Mavi Nil’den iki bakanla o bakanlıkları doldurmaya çalışıyoruz.”demişti. ^{[06.09.2019 El Arabiya]} Yurttaşlar arasında ayrımcılık yapan bu yöneticiler, farklılıkları bertaraf etmek ve yurttaşları aynı perspektiften değerlendirmek yerine onları bölgeselcilik ekseninde sınıflandırıyorlar!

Geçiş hükümeti programının “acil durum programı” 10. sayfasında (din ve devlet) başlığı altında dini siyasi partilerin kurulması yasaktır ifadesi yer alırken, bölgeselcilik, ırkçılık veya kabilecilik temeline dayalı siyasi partilerin kurulması yasaktır ifadesi yer almamaktadır. Çünkü bu çöküntü, bu politikacıların kazanç elde ettikleri ürünlerdir. Daha da kötüsü, silahlı bu politikacı lejyonları, marjinalleşme ve adaletsizlikten dem vurmaktadır. Adaletsizliği ortadan kaldırmak için adil bir siyasi fikir arayışı içerisinde olmak yerine bakanlık talebiyle kota bataklığına dalıyorlar. Devrimci Cephe ve El Hilo kanadı Sudan Kurtuluş Hareketi, Juba hükümeti ile müzakerelerde bulunmuş, pastadan pay kapmak için valiler ve meclisin anlaşma yapılana kadar askıya alınmasını istemişti. Dolayısıyla yöneticiler ve siyasi çevreler, kota ve ülke halkı arasında ayrımcılık yapılması mantalitesindedirler. Dahası insanlar arasında olumlu ayrımcılık diye adlandırdıkları olguya çağırıyorlar. Bu yüzden insanlar arasına sınırlar ve duvarlar ören fitne, bu ülkede sürekli uyanık kalacak ve dolayısıyla insanlar birbirleriyle savaşa gireceklerdir!

Yüce İslam, insanlık tarihi boyunca çeşitli halkları, ırkları ve kabileleri tek bir ümmette eritmiştir. Halifeler, Arap ve Persli Hıristiyanların, Mazdakların, Zerdüştlerin yaşadığı Irak’ı, Acemlerin, Yahudilerin, Romalıların yaşadığı İran’ı, Suriyelilerin, Ermenilerin, Romalıların, Arapların yaşadığı Şam diyarını, Berberlerin yaşadığı Kuzey Afrika’yı, Sint, Havarizm, Semerkant ve Endülüs’ü fethetmişler, bütün bu halkları tek bir ümmette eritmişlerdir.  Aralarında zerre kadar ayrımcılık yapılmamıştır. Çünkü İslam’ın emirleri, tebaaya ırksal, etnik veya mezhepçilik perspektifiyle değil insanlık perspektifiyle bakılmasını emreder. Bu nedenle İslami hükümler, Müslüman ve gayrimüslim arasında ayrım yapılmaksızın herkese uygulanır.

وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ عَلَىٰ أَلَّا تَعْدِلُوا اعْدِلُوا هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰ “Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; adil olun; bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır.”^{[Maide 8]} Tüm insanlar yargı önünde eşittir ve yönetim sistemi, devletin bölümleri arasında birliği sağlar. Beytül Mal’a sağladığı gelire bakılmaksızın her eyaletin ihtiyacı karşılanır. Bu da devletin tüm eyaletlerindeki halklar arasında füzyonu kaçınılmaz kılar.

Ey Müslümanlar! Hükümet yetkilileri ve ırkçılık naraları atan, acil durum programları ile İslam’a karşı savaş açan Batı ilintili siyasi çevreler, düşmandır. Onlardan sakının ve Rabbinize itaat edin. Çürük cahiliye çağrılarını ve iğrenç ırkçılık çığırtkanlarını bir köşeye atın ve silah çekmeyi bırakın. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sizden olmanızı istediği gibi kardeşler olun.

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Müminler ancak kardeştir.”^{[Hucurat 10]} Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem de, Neim cennetlerinde koltuklarda karşılıklı oturmanız için sizleri

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ“Müslüman Müslümanın kardeşidir.” şeklinde nitelemiştir. Bilin ki Raşidi Hilafetin uyguladığı İslam adaleti, zulüm, marjinalleşme ve hayatınızdaki tüm acıları sona erdirecektir. Onun için sizi dünya ve ahiretin iyiliğine çağırıyoruz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}