- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Türkiye Vilayeti:
“BİZ YAHUDİLERİ DEĞİL, SUSPUS OLANLARI, NORMALLEŞENLERİ KINIYORUZ!”
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti'nin organize ettiği ve yurdun dört bir yanında gerçekleştirilen protesto eylemlerinde kınamayla zulmü geçiştiren İslam beldelerindeki yöneticiler kınandı. Basın açıklamasında, her fırsatta güçlü ordularıyla övünen İslam beldelerindeki yöneticiler, iş Müslümanlara uygulanan zulme gelince kınamayla geçiştirip, salalar okutarak acziyetlerini ortaya koydukları için ciddi şekilde eleştirildi.
Eylemlere her şeyi göze alan Müslümanlar yoğun bir şekilde destek verdi. Kalabalık ve atmosferi yüksek olan İstanbul'daki eylemde sunumu Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu üyesi Muhammed Emin Yıldırım üstlenirken, basın açıklamasını Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar okudu. Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Musa Bayoğlu ise eylem sonunda zulüm altındaki Müslümanlar için duada bulundu.
Protesto eylemi 10 şehirde yatsı namazı sonrası gerçekleştirildi.
Basın açıklaması okunurken, Müslümanlar sık sık “Ordular Aksa’ya, Mehmetçik Kudüs’e” sloganları atıp, tekbirler getirdi.
Kuvvete karşı kuvvetle mukabele edilmesi gerekirken, kınama mesajları yayımlayarak acziyetlerini örtmeye çalışan İslam beldelerindeki yöneticilerin muhasebe edildiği basın açıklamasının tamamı şöyle:
Basın Açıklaması
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم
“Sayın Basın Mensupları, Kıymetli Müslümanlar!
Gâsıp Yahudi varlığı, her yıl düzenli olarak yaptığı gibi bu Ramazan ayında da Müslümanlara kan, gözyaşı ve ölüm yağdırdı. Mescid-i Aksa’ya o necis ellerini uzattı. Allah’ın mübarek kıldığı bu güzide beldemizi varlığıyla kirletmeye devam etti. Ramazan ayında Müslümanların ibadetlerine engel olmak için alçakça girişimlerde bulundu. Yahudi varlığının eşkıya polisleri Ramazan ayının başlamasıyla Mescid-i Aksa’nın kapılarına barikatlar kurdu. Müslümanların iftar yaptıkları oturma alanlarını kapattı. Teravihlerin kılınmasına engel olmaya çalıştı. Ve daha dün gece yüzlerce hatta binlerce silahlı asker ile ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’ya saldırdı. İftar yapan Müslümanların sofralarını dağıttı, namaz kılmalarına müsaade etmedi. Bu saldırılarda 200’den fazla kardeşimiz yaralandı, çok sayıda kardeşimiz gözaltına alındı.
Mescid-i Aksa’dan yükselen yardım çığlıkları yine karşılık bulmadı! Ümmet Ramazan’ın son günlerini yaşadığı bu günlerde Kudüs için Mescid-i Aksa için gözyaşı döktü! Hüzünlendi! Ayağa kalktı! Ama Müslüman beldelerdeki yöneticiler ümmetin taleplerine yine icabet etmedi. Yine silik kınama mesajlarıyla meseleyi geçiştirmeye çalıştılar. Yine sahte tepkilerle ümmet avutulmaya çalışıldı. Ve Kudüs, Mescid-i Aksa, mübarek beldelerde yaşayan mazlum mustazaf Müslümanlar yine yalnızlığa terk edildi.
Hatırlayın Ey Müslümanlar! Geçmişi hatırlayın!
ABD’nin eski başkanı küstah Trump ile Yahudi varlığı Başbakanı Netenyahu, Beyaz Saray’da kameraların karşısına geçip adına “Yüzyılın Antlaşması” dedikleri sözde “Barış Planı”nı açıkladıklarında İslam beldelerindeki hain yöneticilerin çoğu sustu. Mukaddes beldenin dörtte üçünü Yahudilere teslim edecek bu plan uygulamaya konulduğunda Türkiye yöneticileri ise sadece konuştu. Filistin’in farklı şehirlerinde masum siviller Yahudi askerler tarafından katledildiklerinde yöneticilerin kınama açıklamalarından başka bir şey duymadık. Bırakın Filistin için, Aksa için somut bir adım atmayı onlar Tel Aviv’e yeniden Büyükelçi atamanın planlarını yaptılar.
İşte işgalci Yahudileri cesaretlendiren şey Müslümanların başındaki yöneticilerin bu sessizliğidir. Hem hain Mahmut Abbas yönetiminin hem de Mısır ve Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerin yöneticilerinin bu sessizliği işbirlikçi olmalarından kaynaklanıyor. Çünkü onlar, tamamı İslam ve Müslümanlara ait olan bu topraklar üzerinden Amerika ile pazarlık yapıyorlar. Yahudilerle normalleşiyorlar, onların verdiği aşağılayıcı sözde iftarlara katılıyorlar. Onlar, mübarek beldede işgalci Yahudi varlığının daha fazla toprak sahibi olması için, Filistin’de kalıcı olmaları için çalışıyorlar. ABD’nin kurulmasına izin vereceği küçücük bir Filistin Devletine tav oluyorlar. Bütün bu ihanetleri ABD’nin Filistin için düşündüğü iki devletli çözüm planını hayata geçirmek için yapıyorlar.
Kıymetli Müslümanlar! Biz gasıp Yahudi varlığı “İsrail”i kınamıyoruz. Biz, bu saldırılara karşı suspus olanları kınıyoruz! Yahudilerle normalleşenleri kınıyoruz. Çünkü Yahudiler, Nebîlerin kâtilleri ve Müslümanların en azılı düşmanlarıdır. "İsrail" denen bu işgalci varlık 1948’den bu yana katliam yapmayı kendisine adet edinmiştir. Onlar Filistin topraklarında olduğu müddetçe bu katliamlar devam edecektir. Dolayısıyla 75 yıldır devam eden bu işgal, bugüne kadar kınama açıklamaları ile son bulmadı bundan sonrada bulmayacaktır. Filistin meselesi BM, Arap Birliği ve İslam İş birliği Teşkilatı’nın masasında çözüme kavuşmayacaktır. Çünkü bir meselenin asli çözümü, onu ortaya çıkaran unsurların ortadan kaldırılması ile mümkündür. Filistin meselesinin asli çözümü ise Yahudi varlığını Mübarek Aksa topraklarından söküp atmakla mümkündür. Bunun dışındaki tüm çözüm planları beyhudedir, asla kabul edilemez. Aynı şekilde sadece camilerden sela okutturarak ve sadece dua ederek işgal ortadan kalkmaz.
Bugün deniyor ki;
“Yöneticilerimizden bazıları bir şey yapamamaktan o kadar üzülüyorlar ki bu üzüntüden dolayı gözyaşı döküyorlar.”
Bu sözlere binaen sizlere yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum:
1000 yıl kadar önce yer yine Kudüs...
Haçlılar Kudüs’ü işgal ettiklerinde Şam Kadısı Ebu Saad el-Haravi, Halife’yi muhasebe etmek için Bağdat’a gelir.
Haravi Kudüs’ün Haçlılar tarafından işgal edilmesi ve yaptıkları katliamların matemi olarak sarıksız ve saçlarını kazıtmış bir vaziyette Saray’a girer. Kendisini sakinleştirmeye çalışanları sağa sola iteleyerek salonun ortasına doğru ilerler ve konuşmaya başlar ve şöyle der:
“Frenk taifesi Dar’ul-İslâm’ı istila ediyor. Müslümanlar hiç bu kadar aşağılanmadı. Ülkeleri, bundan önce hiç bu kadar vahşice perişan edilmedi. Durdurun bu katliamı!”
Kadı’nın yanında, yağmalanan kentlerden kaçıp gelen, başı tıraşlı, yüzü sakallı, gözü yaşlı Müslümanlar vardır. el-Haravi, Frenk saldırısına İslâm Âlemi’nin kayıtsızlığına isyan eder:
“Ne çok kan döküldü. Ne çok güzel kız, tatlı çehrelerini utançtan elleriyle örtmek zorunda kaldı. Yiğit Müslümanlar hakarete alıştı mı? Şerefsizliği kabul mü ettiler?”
Salondakiler, “gözleri yaşla dolduracak” bu konuşma karşısında iç çekip ağlaşmaya başlar. Haravi ise daha çok kızarak şöyle der:
“Kılıçlar savaş ateşini canlandırdığında, insanın en kötü silahı gözyaşıdır.”
Evet! Ben de bugün diyorum ki: Yahudiler Müslümanların kanlarını fütursuzca akıtırken Müslümanların en kötü silahı gözyaşıdır.
Yahudilerle savaşma imkânı olmasına rağmen savaşmayıp sadece gözyaşı döken yöneticilerin, ordu komutanlarının bu döktükleri gözyaşı olsa olsa timsah gözyaşlarıdır.
O halde buradan Müslümanların başındaki yöneticilere bir kez daha sesleniyoruz! Ey Yöneticiler! Yahudiler ile imzalanan tüm ihanet anlaşmalarını iptal edin! Bu “İsrail” denilen sözde devlet ile tüm ilişkileri durdurun ve ivedilikle onlara hadlerini bildirecek yaptırım kararları alın! Kâfir ABD’nin kirli ve şerli tüm çözüm planlarını reddedin. Yahudi varlığının elçilerini, konsolosluklarını ve istihbarat birimlerini ülkelerinizden kovun! Kudüs’ün işgalden kurtulması ve Mescidi Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması için Filistin topraklarından tüm Yahudileri temizleyecek orduları artık harekete geçirin.
Ey Müslümanların Başlarındaki Yöneticiler! Yıllardır Filistin’e yapılan saldırılar, kardeşlerimizin canlarına, mallarına, kutsallarımıza ve dinimize yapılmış saldırılar değil mi? Kadınların çığlıkları, çocukların gözyaşları, annelerin feryatları ve şehitlerin kanları sizleri harekete geçirmek için yeterli değil mi? Şahadeti arzulayan askerlere, kışlalarda âtıl bekleyen silahlara ve devasa servetlere sahipken daha ne kadar bekleyeceksiniz? Libya’ya Amerikan çıkarları için gönderdiğiniz İHA ve SİHA’ları Tel Aviv’e ne zaman göndereceksiniz? Bu insansız savaş uçakları Kudüs’ü özgürlüğe kavuşturmayacaksa bunları daha niçin, kim için üretiyorsunuz? Söyler misiniz mübarek Ramazan ayında azgınlaşan bu gasıp Yahudi varlığını kim durduracak? Aksa’yı özgürlüğüne kim kavuşturacak, kutsal beldemizdeki bu kahredici işgale kim son verecek? BM mi, Arap Birliği mi yoksa İslam İş birliği Teşkilatı mı? Kim?
Mescidi Aksa size haykırıyor, nerede Ömer Faruklar, nerede Selahuddinler, nerede Müslümanların Halifesi. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in İsra topraklarını Yahudi pisliğinden temizlemek o kadar zor mu? Söyleyin! Neden harekete geçmiyorsunuz? Kimden ve neden korkuyorsunuz? Kafirlerin örümcek ağı gibi zayıf olan düzenlerinden mi? Oysa ki onlar sadece sizin korkunuzdan besleniyorlar. Sizler korktukça onlar küstahlaşıyorlar.
Buradan işgalci Yahudi Varlığına, onun korkak polis güçlerine, liderlerine sesleniyoruz!
Biz biliyoruz ki siz dünyanın en korkak, en aşağılık insanlarısınız! Biz biliyoruz ki sizi cesur kılan Müslümanların başındaki yöneticilerin sessizliğidir. Sizinle bir şekilde işbirliği içinde olmalarıdır. Ancak bu sizi aldatmasın! Bu sizi küstahlığa sürüklemesin! Bu sizi daha da azgınlaştırmasın! Bu hain yöneticiler bugün ya da yarın elbet ümmetin başından defolup gidecektir. İşte o zaman Kudüs’e Selahaddin Eyyübi gib aşık, yöneticiler, ordu komutanları, Raşid Halifeler iş başı yapacak ve sizi o mübarek topraklardan söküp atacaktır.
Ramazan ayının başında bir avuç Filistinli genç nasıl ki barikatla kapalı Şam kapısını açtılarsa bizde, Allah’ın yardımı ile Hilafet Devleti kurulduğunda Kudüs’e yürüyeceğiz ve Kudüs’ün bütün kapılarını ümmete yeniden açacağız. Siz ise kendinize kaçacak ülke arayacaksınız.
Aziz Müslümanlar! Kudüs ve Mescidi Aksa bizim onurumuzdur, şerefimizdir. Çünkü Kudüs ve Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesidir. Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra ve Miraç topraklarıdır. Allah’ın izniyle bu topraklar Müslüman ordular tarafından çok yakında kurtarılacaktır. Filistin toprakları “Allahu Ekber” nidalarıyla inleyecek ve Rasulullah’ın “La ilahe illallah Muhammedur Rasulullah” sancağı altında gölgelenecektir. Filistin, Haçlılardan kurtarıldığı gibi Yahudiler ve destekçilerinden de kurtarılacaktır. Çünkü komutanı Muhammed olan bir ümmet asla yenilmez. Elbette ki yarın bekleyen için yakındır! Allah’ın izniyle bu mutlaka gerçekleşecektir. Zira Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ “Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz.” [Sad 88]
Allah’ım! Yardımını bizden esirgeme, nusretini yakınlaştır Ya Rabbi! Bu çağrımızı Müslümanlara ulaştır. Bu çağrılarımızı Müslüman ordulara ulaştır Ya Rabbi!
Allah’ım, bizi hayırlı komutanlar ve ordular ile destekle. Mescidi Aksa'yı Yahudilerin pisliğinden temizle Ya Rabbi! Allah’ım, Müslümanların azimlerini güçlendir, saflarını, sözlerini, amellerini dinin ikamesi üzerinde birleştir Ya rabbi!
Allah’ım, Yeniden Nübüvvet metodu üzere İkinci Raşid-i Hilafet Devletini kurmayı ve müminlerin Raşid Halifesine biat etmeyi bu ümmete en kısa zamanda nasip eyle.”
Resim Galerisi
https://hizbut-tahrir.info/tr/index.php/dava-haberleri/t%C3%BCrkiye/15045.html#sigProId5614e507ad