Cuma, 27 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Erdoğan’ın Ekonomik Kredisi Tükeniyor!

Erdoğan’ın Ekonomik Kredisi Tükeniyor!

بسم الله الرحمن الرحيم

Erdoğan’ın Ekonomik Kredisi Tükeniyor!

Haber:

Kaos ve kargaşadan haftalar sonra Katar bunu kurtarmak adına Türkiye’ye geldi. Zira ağır ekonomik krizden dolayı para biriminin değeri düşmüştü. Türk yetkililere göre, Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamad el Sani ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında 15 Ağustos Çarşamba günü Ankara’da gerçekleşen toplantının akabinde Katar Türkiye’ye 15 milyar dolar yatırım teklif etti. Dolayısıyla bunun, yurtiçi kredibilitesinin çoğunu güçlü ekonomik performansa dayandıran Erdoğan’ın kredisine büyük bir yansıması oldu. Hatta  “Erdoganomics” unvanını kazandı. Ancak bu krize neden olan temel sorunlar ele alınmadığından Erdoğan’ı kovalamaya devam edecektir.  

Yorum:

Erdoğan iktidara geldiği 2002 yılından beri önde gelen iş adamlarıyla birlikte oldu. Zira Erdoğan, Türkiye’nin ticari çıkarlarını güçlendirmek için bir uçak dolusu kadın ve erkek iş adamlarıyla birlikte Çin, Brezilya, Hindistan, Rusya ve Afrika kıtasına gitti. Nitekim arkadaşları ve destekçileri, tüm kamu sektörünün kademeli olarak özelleştirildiğini gördü. Bu da eski askeri rejimlerin sıkı bir şekilde korunmasına yol açtı. Böylece “bina, yönetim ve ulaşım” gibi özelleştirme yöntemiyle hazineye aşırı yüklenmeden kamusal altyapı yatırımlarını mümkün hale getirdi. Bu durum iş arkadaşları için muazzam bir fırsat oluşturdu ve birçok düşük gelirli grupların zenginlik merdivenini tırmanmasına izin verdi. Dolayısıyla Erdoğan, 2013 yılında 52 yıl devam eden ilişkinin ardından Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na (IMF) son kredilerini ödemesini kutladı. 2014 yılında Türkiye, geleceğin ekonomik devi olarak kabul edilen (Meksika, Endonezya, Nijerya ve Türkiye) gibi gelişmekte olan ülkelerden birisi haline geldi.   

Ekonomisini üretime ve ürünlerini dünya pazarına ihraç etmeye odaklayan Çin veya küresel talebi sonucunda kendi mallarını büyüten Rusya gibi yüksek büyüme sağlayan diğer ülkelerin aksine; Türkiye’deki iyileşme iç tüketime dayanıyordu. Bu arada özellikle çamaşır makineleri ve diğer elektrikli aletler gibi ürünler olmak üzere Türkiye’nin ihracat yetenekleri büyüdü ve büyümesi büyük ölçüde tüketim ve inşaat sektörüne bağlıydı. Dolayısıyla son birkaç yılda devlet kredisi teminatları ve diğer borç azaltma araçları sayesinde Erdoğan’ın siyasi müttefikleri olan inşaat ve gelişim devlerine giden kolay kredi yoluyla binalardaki finansal patlama sonucunda Türkiye ekonomik genişlemenin önemli bir parçası oldu. Ayrıca Türk ekonomisinin birçok sektörüne Almanya, Fransa ve Hollanda’dan doğrudan gelen yabancı yatırım dalgası ülkede ekonomik başarılara yol açtı.

Erdoğan’ın ekonomik başarısı, bugün 451 milyar dolara ulaşan dış borçlanma üzerine kurulu olup bu da gayri safi yurt için hasıla (GSYİH)’nin %50’den daha fazlasını temsil etmektedir. Dolayısıyla cari işlemler açığı genişledi ve ithalat ile ihracat arasındaki açık, bir önceki yıldaki 32.6 milyar dolar ile karşılaştırıldığında 2017 yılında 47,1 milyar dolara ulaştı. Erdoğan’ın ekonomik modeli, çok katlı binalara, dev altyapı çalışmalarına ve yüksek büyüme oranlarına bağlıdır. Ama kendisi Türkiye’nin ekonomik modelinin, sürekli üretime yatırım yapmak yerine büyük ölçüde tüketici harcamalarına ve hükümet tarafından desteklenen ve spekülatif finansal akışlardan finansa edilen altyapı ve inşaat projelerine dayalı olduğunun farkında değil.   Nitekim Türkiye’deki tasarruf oranı 1990 yılından beri istikrarlı bir şekilde düşmekte olup şu anda dünyadaki en düşük tasarruf oranlarından birine sahiptir. Dolayısıyla düşük tasarruf oranı, daha fazla mevduat çekmek için mevduat faiz oranlarının yüksek olması gerektiği anlamına gelmektedir. Türkiye, dünyanın geri kalanındaki ortalama oranlara göre mevduatlarda daha yüksek faiz oranına sahiptir. Bu da sırayla “sıcak parayı”, kısa vadeli kar arayan fonları çekiyor.     

Erdoğan’ın hiçbir zaman ekonomik modeli olmadığı gibi üretim gibi yerel kaynaklara dayalı sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmaktan ziyade kısa vadeli kazançlara odaklanıyor. Evet bunun yerine Erdoğan, ümmeti yabancı alacaklıların duygularına bağımlı hale getiren dış kaynaklardan borç almayı kabul ediyor. Dolayısıyla yabancı yatırımcılar Türkiye’deki paralarını daha iyi bir şekilde geri kazanabileceklerine inandıkları sürece bu tür bir büyüme sürdürülebilirdir. Dolayısıyla da güvenlerini kaybettiklerinde ortaya çıkan likidite kaybı büyük sorunlara yol açabilir.

Erdoğan’ın cazibesi şimdi açığa çıktı. Zira ekonomik mucizesini aslında çökmekte olan bir kum üzerine inşa etmiştir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Adnan Han

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER