HABER-YORUM

(Tercüme)

Bu Demokratik Putlar Nerede?

﴿وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ﴾

 “Kesin olarak inanan bir topluluk için hükmü Allah'tan daha güzel olan kimdir?” (Mâide 50)

Haber:

Endonezya İdari Reform Bakanı Bay Sefereddin, “Devlet yetkilileri veya devletin kamu hizmetinde çalışanlarının hükümeti eleştirmesini yasakladığını söyleyerek şunları ekledi; “Bu eleştiri kamu programlarında veya medyada yapılmışsa, bunu yapan, diğer herhangi bir suçlu gibi ceza almayı hak ediyor.” dedi.

Diğer bir yönden, Hukuk ve İnsan Hakları Bakanı Cahio Kumulo, “Kalkınmanın Hilafetle gelmesinin zamanı geldi” ifadesini dile getirerek basına bu şekilde protesto içeriği yükleyen devlet çalışanlarından birinin disiplin cezası aldığını ve o kişinin görevinden ve makamından uzaklaştırıldığını bildirdi. (CNN Endonezya)

Yorum:

Bu politika, Jokowi rejiminin korkusunu ve kendi pozisyonundan kimseye ödün vermemeye çalışan herhangi birini yansıtıyor. Öyle ki, kendisini sorumlu tutan ve politikasına itiraz edenleri Pançasila'ya karşı olduğu rejimin muhalif bir görüşünü dile getirdiği kanaatine varmış olsa gerek. Özellikle İslam'a davet edenler ve onun yasasının hayata geri dönmesini ve yeniden Hilafetin kurulması isteyenlerden.(Endonezya’da “Pançasila” (5 ilke) devletin anayasal temel ilkesi olarak kabul edilmiştir. Buna göre Endonezya Cumhuriyeti, tek ilah, adil ve medeni insanlık, Endonezya’nın birliği, temsilciler arasında istişarelerin erdemine dayalı demokrasi ve tüm Endonezya halkı için sosyal adalet)

Bu çalışanlara uygulanan, Pançasila'ya karşı olmakla suçlananların cezası ilk defa olmuyor. En tuhaf olan şey ise, Doktor Suteki, 25 yıldan fazla bir süredir Debonocoro Üniversitesi'ndeki Pançasila'nın hukuk felsefesi ve ideolojisi öğretmeni olmasıdır. Kendari İslam Üniversitesi'ndeki bir öğrenci Pançasila’ya karşı olduğu için üniversiteden kovuldu. Üniversiteden kovulmasıöğrencilere ceza verilmesi yönünde herhangi bir karar verilmesi gereken herhangi bir idari prosedür olmaksızın okuldan atılmıştır. Bu durum aynı zamanda, hükümetin tehdit olarak kabul ettiği profesörleri ve vaizleri suçlu kılma girişimleridir.

Dahası, hükümetin otoritesinin bu gibi herhangi bir sarsıntısından korkması, çalışanlarının itirazının, Kendari askeri bölge komutanı Albay Hindy Subinde'de olduğu gibi, bu itirazın, eşleri tarafından yapılmasına rağmen, suçlu sayılması sonucuna varmıştır. Peki Demokrasinin inançlarından en önemlisi olan düşünce özgürlüğü nerede? Polis kuvvetleri, Temsilciler Meclisi'ndeki bazı yasaların çıkarılmasına tepki gösteren göstericilere, öğrencilere ateş açıldığında bu demokrasinin kutsal gördüğü kanuni putlar nerede? Polis teşkilatının, son seçim sonuçlarına karşı protesto gösterileri için camilerdeki Müslümanlara saldırdığında bu demokratik heykeller nerede?

Müslümanlar Batıl ve demokratik yalanlarla aldatılmamalıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ kendilerine en iyi hayat sistemini ve bu sistemin uygulanmasındaki en güzel örneği göstermiştir. Öyle ki, İslam Şura’yı bütün Müslümanlara vermiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâşöyle buyurmakta:

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ

“Allah'tan bir rahmet dolayısıyla onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer (bir işe) azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân 159)

Tirmizi Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem’in Sahabesiyle meşverette bulunduğu kadar kimsenin yaptığını görmedim.”

Allah Subhânehu ve Teâlâ aynı zamanda Müslümanları, yöneticilerinin amellerinden ve tasarruflarında sorumlu kılmıştır. Müslim’in, Ümmü Selemeden oda Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem’den şunu rivayet etti: «سَتَكُونُ أُمَرَاءُ فَتَعْرِفُونَ وَتُنْكِرُونَ فَمَنْ عَرَفَ بَرِئَ وَمَنْ أَنْكَرَ سَلِمَ وَلَكِنْ مَنْ رَضِيَ وَتَابَعَ...» (İyi-kötü) pek çok emir gelecektir. Onları tanırsınız ve red edersiniz. Kim tanırsa berî olur, kim de inkâr ederse salim olur. Fakat kim razı olur da tabi olursa ...”

Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem  Hubab ibn el-Munzir'in Bedir'de düşmanı susuz bırakmak için onlara en yakın su kuyusunun yanına yerleşilerek diğer kuyuların kapatılmasını teklif etmiş, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem’de onun bu görüşünü uygun bulmuştur. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem’den sonra gelen Halifeler de onu takip etmiştir. Bilal bin Rebah, Zubeyir ve diğerleri, Ömer (Radıyallahu anh)’ın Irak topraklarını gazilere taksim etmeyi reddetmesine itirazı ve bir Arabın da Ömer (Radıyallahu anh)’ın bazı toprakları korumasını reddetmesi. Ali (Radıyallahu anh) Osman (Radıyallahu anh) Halife olmasına rağmen Hac ve Umreyi tamamlama konusunu reddetti. Ve Osman (Radıyallahu anh) bu konu hakkında şöyle dedi: “Ben kendi görüşümü belirttim, kim almak isterse alır, kim almak istemezse terk eder….” Onların kısaslarında bu meseleyle ilgili örneklerle doludur. Onların hepsini anlatmaya gerek yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ ne kadarda doğru söylemiştir.

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْماً لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

“Yoksa Onlar hâlâ cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? Yakinen (kesin olarak) inanan bir topluluk için hükmü Allah'tan daha güzel olan kimdir?(Mâide 50)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Edii Sudyanya