Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Erdoğan, Allah’ın Şeriatının Gölgesinde Yaşamak İsteyen Müslümanları Sınır Dışı Ediyor!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Erdoğan, Allah’ın Şeriatının Gölgesinde Yaşamak İsteyen Müslümanları Sınır Dışı Ediyor!

Haber:

11 Kasım’da Radyo Liberty, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan aktarılan şu sözlere yer verdi: “Türkiye Pazartesi günü, DEAŞ örgütünün üyeleri olduğu iddiasıyla Suriye’de ele geçirilen yabancı uyruklu kişileri sınır dışı etmeye başladı.”

Türkiye, farklı ülkelerin vatandaşlarından oluşan 956 kişiyi sınır dışı etme planını açıkladı. Türk medya organlarına göre bu kişilerin arasında Kazakistan’dan 10 kişi, Özbekistan’dan 82 kişi, Kırgızistan’dan 23 kişi, Türkmenistan’dan 6 kişi ve Rusya’dan da 99 kişi bulunmaktadır.

Erdoğan, Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 2500 DEAŞ mensubunun olduğunu söyledi. Ayrıca ülkenin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Türkiye’nin “DEAŞ mensupları için bir otel olmadığını” söyledi ve cezaevlerinde tutulduğu iddia edilen militanların kendi ülkelerine sınır dışı edilmeye başlanacağı sözünü verdi. 

Yorum:

Suriye’de mübarek devrimin başladığı günden beri dünyanın dört bir tarafından binlerce Müslüman bu devrime katılmak için koştu. Nitekim aileleri ile birlikte ülkelerinden ayrıldılar ve bunların çoğu DEAŞ’a katıldılar. Yetkililerin verdiği bilgiye göre 2014 yılından bu yana sadece Tacikistan’da yaklaşık 1900 kişi ülkesinden ayrıldı ve DEAŞ örgütüne katıldılar. 

Kuşkusuz bu, zalim Beşşar’a karşı yapılan savaşa yardım etmek için Suriye’ye gelen Müslümanların büyük bir kısmının katıldığı DEAŞ örgütünün özelliğinden dolayı değildir. Bilakis onların Allah’ın şeriatına göre yaşamak istedikleri içindir. Ama DEAŞ, Müslümanları kültürlendirmediği gibi hala da onları, yönetim, siyaset ve ekonomi ile ilgili mufassal şeri hükümleri öğreten bir kültürle kültürlendirmemektedir. Oysa bunların tamamı, Raşidi Hilafet Devletinde doğrudan yönetimle ilgilidir. Bu nedenle bu aydınlanmaya sahip olamadıklarından dolayı bu konulardaki içtihadı yaşatamadılar.

Suriye’ye taşınan Müslümanların çoğu, İslam’ın ritüellerini bizzat uyguladılar ve ülkelerindeki diktatör yöneticilerin zulüm ve baskısını hissettiler. Nitekim bu Müslümanlar, üzerlerine uygulanan küfür sisteminin fesadını gördüler ve Allah’ın şeriatının gölgesinde yaşamayı temenni ettiler. Zira dünyadaki Müslümanların çoğu, artık yaşadıkları ülkelerdeki rejimlerin zulmünün boyutunu anlıyorlar. İster Orta Asya ülkelerinde olsun, ister Rusya’da olsun, isterse de Avrupa’da olsun her yerde baskıya maruz kalıyorlar.  Bu durum, Batılı medya organları aracılığı ile ortaya çıktığı gibi aynı şekilde Suriye’de Allah’ın şeriatına göre yaşamak için ülkelerini terk eden birçok Müslüman da bunu ifade etmektedir.  

Bu ise Müslümanların yeniden Hilafet Devletinde Allah’ın şeriatına göre yaşamak istediklerini kanıtlıyor. Ancak Müslümanlar, siyaset, yönetim, Halifenin seçilmesi ile devlet ve yönetimle doğrudan alakalı diğer birçok hükümlerle ilgili konuları anlamaya yönelik sahih kültürden yoksundurlar. Bu tür yanlış anlayışlar da ülkemizdeki yozlaşmış diktatörler tarafından istismar ediliyor. Zira kendilerini İslam’ın ve Müslümanların temsilcileri olarak sunuyorlar. Hayatta İslam’ı gösteren bu tür kimseler, gerçekte ise tağut ile yönetiyorlar. 

Mesela Erdoğan, Kur’an okumak gibi bir görüntüyle Müslümanları aldatıyor. Zira tağut ile yöneteceğine ve demokratik değerlere tabi olacağına dair yemin ederden aynı zamanda ölüme ve işkence türlerine maruz kalsınlar diye Müslümanları tağutlar ülkesine sürgün ediyor. Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer ülkelerin yöneticileri şeri hükümlerle yönetmiyorlar. Nitekim Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ  “Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” [Maide-44] وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” [Maide-45] وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Maide-47]

Hizb-ut Tahrir, Raşidi Hilafet Devleti için Kur’an ve Sünnete dayalı mufassal bir anayasa hazırlamış ve İslam ümmetini aydınlatmak ve Allah Subhanehu ve Teala’nın hükümlerine göre bir yaşamı gerçekleştirmek için yönetim, ekonomi, siyaset ve devletle ilgili tüm hükümler alanlarında içtihatta bulunmuştur.

Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için çalışıyor. O bunu yaparken, ideolojik siyasi temele dayalı İslami bir toplum oluşturmak için çalışıyor. Bunu ise terörizm veya otoriteyi şiddete başvurarak ele geçirmek yoluyla yapmıyor. Bu nedenle Müslümanlar Hizb-ut Tahrir’in yürüdüğü kalkınma yoluna koştular ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için hep birlikte çalışmaya koyuldular.

Allah’ım bize kolaylık ver ve bize yardım et…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Eldar Hamzin

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER