Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Bu Yöneticilerin Ar Damarı Çatlamış!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Bu Yöneticilerin Ar Damarı Çatlamış!

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Suriye’den gelecek yeni bir göç dalgasını daha kaldıramayacağını söyleyerek, Suriye'nin kuzeybatısındaki şiddetin durmaması halinde bu göç dalgasının tüm Avrupa ülkelerinde hissedilebileceği uyarısında bulundu.

Erdoğan, dün akşam İstanbul'da düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, Suriye'nin İdlib kentinden 80 bin kişinin Türkiye sınırına doğru göç ettiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı, “Şayet İdlib halkına yönelik vahşet son bulmazsa bu sayı daha da artacaktır. Böyle bir durumda Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır. Bizim maruz kalacağımız baskının olumsuz yansımaları, başta Yunanistan olmak üzere tüm Avrupalı ülkelerin de hissedeceği bir konu olacaktır. Bu durumda 18 Mart mutabakatından önce yaşanan sahnelerin tekrarlanması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. (Şarku’l Avsat-Ankara / 23 Aralık 2019)

Yorum:

İdlib’de günlerdir görülmemiş bir vahşet yaşanırken, katliamdan canını kurtarmak isteyen ailelerin üzerine katil Rusya ve Esed rejimi bomba yağdırırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mazlumlara yardım etmeyi bir kenara bırak, onların bu çaresizliğine merhamet ettiğine dair bir tek cümle dahi sarf etmeyerek, 80 bin Suriyeli Müslümanın Türkiye sınırına hareketinden duyduğu rahatsızlığı dile getirerek yeniden Avrupa’ya bir mesaj gönderdi: "Türkiye bu göç yükünü tek başına taşımayacaktır". Yani Avrupa’dan bir dilenci gibi yardım dilenmeyi tercih etti. “قَاتَلَهُمُاللّٰهُۘاَنّٰىيُؤْفَكُونَ “Allah onların kahretsin! Nasıl da (haktan) döndürülüyorlar.” (Münafikûn-4) Yani Suriyeli Müslüman kardeşlerini ve kanlarını, hiç utanmadan pazarlık konusu yaptı. Bu ar damarı çatlamış yöneticiler hakkında Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ne kadar da doğru söylemiştir: إذَالَمْتَسْتَحْىِفَافْعَلْمَاشِئْتَ  “Haya etmiyorsan dilediğini yap.” (İbn Mâce, Zühd, 17) Oysa İslam kardeşliğinde zirveye ulaşmış İslam ümmetinin başındaki bu yöneticiler İbn-i Abbas’ın şu olayına bile kulak verselerdi, yaptıklarının İslam’dan ve İslam kardeşliğinden fersah fersah uzak olduğunu anlarlar ve belki yaptıklarından biraz olsun utanırlardı. Nitekim Abdullah İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhuma) bir gün Peygamber Efendimizin mescidinde itikafta iken bir kişi yanına gelerek selam verdi ve oturdu. İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhuma):

“Kardeşim, seni kederli ve mahzun görüyorum.” dedi. Sonra da konuşmaları şöyle devam etti:

“Evet, ey Allah’ın Resulü’nün amcasının oğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde hakkı var. Fakat şu kabrin sahibi Allah’ın Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkı için söylüyorum ki borcumu ödeyemiyorum.”

İbn-i Abbas “Senin için onunla konuşayım mı?” dedi.

Kederli şahıs: “İstersen konuş” dedi.

İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhuma) ayakkabılarını giyerek mescidden çıktı. Kederli şahıs ona:

“Îtikafta olduğunu unuttun mu, niçin mescidden çıktın?” diye seslendi.

İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhuma) şu cevabı verdi:

“Hayır! Ben, şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan muhterem zattan işittim ki, (bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıyordu):

“Her kim, Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için gayret eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl itikafta kalmaktan daha hayırlıdır. Halbuki bir kimse Allah rızası için bir gün itikafa girse, Allah o kimse ile cehennem arasında üç hendek yaratır ki, her bir hendeğin arası, doğu ile batı arası kadar uzaktır.” 

Oysa Erdoğan’ın Müslümanlara yardım ve merhamet etmesini bir kenara bırak, günlerdir vahşi katliamlar düzenleyen ve Suriyeli mazlum Müslümanların göç etmesinin asıl sorumlusu olan Rusya ve Esed rejimine karşı tek bir eleştiride dahi bulunmadı. Dahası Erdoğan, bölgedeki çatışmaların durdurulması ve mülteci sorununa karşı kafirlerden destek talebini yineleyip, olası göç dalgasının "Yunanistan ve tüm Avrupalı ülkelerinde" hissedilebileceği uyarısında bulundu. Yani bir bakıma Suriyeli mazlum ve çaresiz Müslüman mültecilere Türkiye’nin kapılarını açma karşılığında, kafir dostlarından ücretli bir bakıcı gibi para dilenmiş oldu. Dolayısıyla Müslüman kardeşlerinin kanlarını üç kuruş para karşılığında satmayı tercih etti.  

Şimdi ey Müslümanlar! Bir İbn-i Abbas’ın Müslüman kardeşine karşı göstermiş olduğu tepkiye bakın, bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kafir Rusya ile katil Beşşar Esed’in katliam ve bombalarından kaçan Suriyeli mazlum Müslümanlara karşı göstermiş olduğu tepkiye bakın. Erdoğan’ın tepkisinde İslam kardeşliğine dair bir iz görebiliyor musunuz? O halde ey Müslümanlar, çok hızlı bir şekilde harekete geçip gerek Suriyeli Müslüman kardeşlerimizin, gerekse diğer İslam ülkelerindeki Müslüman kardeşlerimizin bu kaos ve çıkmazdan kurtulup İslam’ın gölgesindeki o izzetli günlerine geri dönmeleri için bir an önce İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni ikame edelim.

اِنَّهٰذَالَهُوَالْفَوْزُالْعَظ۪يمُ“İşte en büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Saffât-60)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ramazan Ebu Furkan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER