- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Ey Yöneticiler!
Çin’deki Virüs Haberleri Size Ulaştı Da Feryat Eden Kardeşlerimizin Haberleri Ulaşmadı Mı?
Haber
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “corona virüs enfeksiyonu konusunda tüm dünya davet beklemeksizin Çin halkıyla dayanışma içerisinde olmalıdır” dedi. [Ajanslar]
Yorum
Son günlerde dünya gündemini fazlaca meşgul eden konulardan bir tanesi de hiç kuşkusuz Çin’in Vuhan kentinde başlayan, sonrasında da diğer kentlere sıçrayan corona virüsüdür. Corona virüsünden kaynaklı olarak hayatını kaybedenlerin sayısı dört yüz kişiyi buldu. Sağlık Bakanı’nın yeryüzünü kana bulayan, asrımızın eli kanlı mücrim devletlerinden birisi olan kâfir Çin’e yardım edilmesi gerektiğine yönelik sarf ettiği sözler yenilir yutulur cinsten değil. Çin’e destek çıkılması gerektiğini söyleyen Bakan’ın bu sözleri tam olarak ne zaman söyleniyor biliyor musunuz? Çin kâfirine sahip çıkılması gerektiği telkininde bulunan Bakan bunu ne zaman dile getiriyor farkında mısınız?
Esir kamplarında milyonlarca Uygurlu Müslüman kâfir Çin’in işkencesi altında inim inim inlerken...
İşgalci Çin, İslâm’dan döndürmek için yaklaşık bir milyon Müslümanı toplama kamplarında tutuyorken...
Bacılarımız alçak Çinlilerden namuslarını korumak için binalardan atlıyorlarken...
Dinsiz Çin yönetimi Müslümanların mahremlerini hiçe sayarak her Müslümanın evine bir Çinli erkek yerleştiriyorken...
Kâfir Çin yönetimi, Doğu Türkistanlı Müslüman nesilleri, İslam’dan uzaklaştırmak ve onlara ateizmi aşılamak için yoğun kampanya yürütüyorken...
Çin yönetimi, Müslümanların oruç tutmasını, erkeklerin sakal bırakmasını, kadınların başörtüsü takmasını, Müslüman gençlerin camilere gitmesini yasaklamışken...
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz sistematik işkenceler sonucunda ölüm ya da hicret seçenekleri arasında bırakılıyorken...
Kardeşlerimiz kendilerini bu zulmün girdabından çekip kurtaracak bir lider/yönetici beklerlerken…
Evet, kâfir işgalci Çin Müslümanlara bu saydıklarımızı ve daha saymadıklarımızı reva görüyorken Türkiye Cumhuriyeti’nin Sağlık Bakanı katil devlete yardım etmeye davet ediyor. Bu sözleri sarf ederken hiç mi Allah’tan korkmadınız? Size kâfir Çin’in virüs haberleri ulaştı da kâfir Çin’in işkenceleri neticesinde feryat eden kardeşlerimizin haberleri size ulaşmadı mı? Virüsten ölen dört yüz Çinlinin haberi size geliyor da toplama kamplarında işkence gören milyonlarca Müslümanların haberi gelmiyor mu?
Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem « الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يُسْلِمُهُ» “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez.” [Buhari] buyurmasına rağmen Müslüman kardeşlerinizi sahipsiz bırakıp kâfirlere yardım etmek için yarışmanız Allah katında büyük cürümdür. Bunun farkında mısınız?
Doğu Türkistanlı kardeşlerinizin feryatlarından bihaber misiniz yoksa? Namuslarına el uzatılan ve bu acı ile figan eden bacılarımızın çığlıkları saray duvarlarını aşmadı mı? Allah aşkına, kardeşlerimizin duçar kaldıkları zulümleri duymadınız mı? Yoksa duydunuz da kalpleriniz mi katılaştı? Yoksa âdetiniz olduğu üzere yine politik hesapların peşinde misiniz? Ya da kardeşlerinizi reel politiğe kurban vermekte ısrarcı olmaya devam mı edeceksiniz? Çin’den aldığınız kredinin hesabına, Rabbinizin hesabını göz ardı mı edeceksiniz?
Belli ki kâfir Çin ile olan ticari anlaşmanız sizin hakikatleri görmenizi, kardeşlerinizin seslerini işitmenizi ve olması gerekenleri söylemenizi engelliyor. Biliniz ki öyle bir gün gelip çatacak ki mal ve zenginlik asla fayda vermeyecektir. Hâlbuki sizin sorumluluğunuz; harbi kâfir statüsünde olan Çin’in değil Müslüman kardeşlerinizin yaralarını sarmaktır. Doğu Türkistanlı Müslümanlar sizin din kardeşlerinizdir… Uygurlu Müslümanları dinsiz Çin rejiminin zulmünden korumak ve kurtarmak sizlerin üzerinize farzdır. Yine kulluğunuzun bir gereği olarak Allah’ın sev dediğini sevmeli, buğzet dediğine de buğzetmelisiniz.
Asıl olan Allah’ı dost edinenlere gerekeni yapmak, onlara dostluk ve sevgi göstermektir. Allah düşmanlarına, haramları ve sınırları çiğneyenlere karşı ise buğzetmek ve beri olmaktır. İslam’ın bizden istediği tavır buyken, günümüz yöneticilerinin Allah düşmanlarını veli edinmiş olmaları ve Allah’ı dost edinenlerden de beri olmaları rıza-ı ilahiye uygun değildir. Tam aksine bugün maalesef bizi idare edenler adeta kâfirleri memnun etme yarışına girmişlerdir. Ancak bilinsin ki kâfirlerin rızasını, hoşnutluğunu ve övgüsünü kazananlar, Allah’ın rızasını kazanamazlar.
Biz biliyoruz ki Müslümanların feryatlarına kâfirlere esaret zincirleriyle bağlı olan, kâfirlerin kanlı ellerini sıkan yöneticiler icabet edemez. Müslümanların yardım çığlıklarına ancak Müslümanların canını ve kanını kendi canı ve kanı gibi aziz bilen Raşid Halifeler icabet eder.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ ٱلْمُؤْمِنُونَ﴾ ﴿
“Ve o gün müminler sevinecektir.” [Rum 4]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah İmamoğlu