- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber Yorum
Türkiye Doğu Akdeniz'deki Gerilimi Kendi Lehine Nasıl Çevirebilir?
Haber:
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu hafta, Kıbrıslı Rumların açık deniz keşif operasyonları yürütmek için yabancı şirketlere lisans verme çabalarına atıfta bulunarak Yunanistan üzerindeki baskıyı artırdı. Erdoğan: "Türkiye’nin ahlaksız haritaları ve belgeleri parçalayacak siyasi, ekonomik ve askeri güce sahip olduğunu anlayacaklar" dedi. Ankara, Kıbrıslı Rumların sularında gaz aramasını reddettiği gibi Türkiye sismik faaliyet yürütmek üzere civar bölgeye Türk araştırma gemileri gönderdi ve iki eski düşman arasındaki son gerginlikler de yeni bir savaş olasılığını artırdı. (Ahbaru’l Arap)
Yorum:
Atina’nın desteklediği Kıbrıslı Rumlar, su altı enerji rezervlerinden yararlanma arayışında yalnız değillerdir. Zira bu yılın başlarında, Yahudi varlığı, Yunanistan ve Kıbrıs, doğalgazı Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya taşımak için bir boru hattı inşa etme anlaşması imzaladılar. Nitekim 2.000 km uzunluğunda olacak olan EastMed boru hattı, Yahudi varlığı ve Kıbrıs’ın kontrolündeki deniz rezervlerinden Yunanistan’a yılda 9 ila 12 milyar metreküp gaz taşıyacak ve ardından da İtalya ve diğer Güneydoğu Avrupa ülkelerine gönderilecektir. Türkiye’nin anlaşmaya itirazlarına rağmen Mısır, Kasım 2019’da Kıbrıs Rum Kesimi ile de bir gaz boru hattı anlaşması imzalamıştır.
Doğu Akdeniz’de büyüyen Türk varlığını caydırmak için Fransa, savaş uçaklarını ve savaş gemilerini bölgeye gönderdiği gibi Avrupa Birliği de Fransa ve Yunanistan’a tam diplomatik bir destek sağlamıştır. Amerika’ya gelince; Trump yönetimi ilk başta Kıbrıs Rum Kesimi’nin yanında yer aldı ancak Ankara’nın son zamanlarda Libya ve Suriye’deki ABD çıkarlarını desteklemeye dönük derin ilgisi nedeniyle Türkiye’ye yönelik eleştirisini yumuşattı.
Erdoğan, Doğu Akdeniz’deki Türk varlığına karşı Avrupa donanma gemilerinin ve askeri teçhizatın artan varlığını dengelemek için Rusya’yı askeri tatbikatlar yapmaya çağırdı. Zira Rusya, Avrupa’nın Rus doğalgazına olan enerji bağımlılığını azaltmasına imkan verdiği için EastMed boru hattının yapımına karşı çıkıyor. Ancak Türkiye’nin asıl endişesi, 2023 yılında Lozan Antlaşması'nın sona ermesiyle birlikte Türk donanmasını Doğu Akdeniz'deki küçük bir bölgeyle hapsetmek için Batılı güçlerin Kıbrıs Rum kesiminin gaz rezervi talebini bir gerekçe olarak kullanacak olmasıdır.
Erdoğan Türkiye’yi başka bir felaketten kurtarmak için ne kadar uğraşsa da büyük bir ihtimalle çabaları başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Çünkü Erdoğan, 1924 yılında Hilafet’in yıkılmasından kısa bir süre sonra Türkleri ulus-devlet sınırları içinde hapsetmek için Batı’nın koymuş olduğu aynı kanun ve yasaları kullanmaktadır. Dolayısıyla Müslüman Türkler için tek kurtuluş, sömürgeci yabancı güçlerin kendilerine dayattığı ulus-devlet modelini terk etmek ve Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafet’e geri dönmektir.
Türkler İslam ile hüküm sürdüklerinde özellikle Avrupa olmak üzere dünyaya hükmediyorlardı. Zira Osmanlı Devleti’nin kıta ve deniz gücü olduğundan dolayı Avrupa onunla rekabet edemiyordu. Çünkü Osmanlılar 368 yıl boyunca hüküm sürmüş olup Karadeniz’i, Kızıldeniz’i, Basra Körfezi’ni ve Hint Okyanusu’nu kontrol etmenin yanı sıra tüm Akdeniz'i kontrol ettikleri gibi 1499 yılından 17. yüzyıla kadar 200 yıldan fazla bir süre de Malakka Boğazı’nı kontrol etmişlerdir. Dolayısıyla Osmanlılar, Avrupalılara karşı büyük zaferler gerçekleştirmişler ve Doğu Akdeniz’den Batı’ya kadar tüm suyollarını kontrol etmişlerdir.
Osmanlılar, ilk büyük yenilgiyi 1571 yılında Doğu Akdeniz'de meydana gelen üçüncü Lepanto savaşında (İnebahtı Savaşı’nda) yaşadılar ancak Kıbrıs’ı ele geçirmeyi başardılar. Bunun üzerine II. Sultan Selim döneminde Sadrazam olan Sokullu Mehmet Paşa savaştan sonra Venedik elçisine şu ünlü sözünü söyledi: “Biz Kıbrıs’ı almakla sizin kolunuzu kestik. Siz İnebahtı’da bizim sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen sakal yerine daha gür gelir. Ama kesilen kol yerine gelmez.” Nitekim Osmanlılar bir yıl içinde donanmalarını yeniden inşa ettiler ve Avrupalıları rahatsız edecek şekilde Akdeniz üzerinde yeniden egemenlik kurdular.
Türkiye ile Avrupa ve onun Akdeniz'deki müttefikleri arasındaki mevcut çatışma ikinci İnebahtı savaşına benziyor. Dolayısıyla Türkiye’nin galip gelmesinin ve bu durumdan yararlanmasının tek yolu, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’in kurulduğunu ilan etmek ve Mısır’ı Avrupa Birliği ve Yunanistan’ı terk etmeye zorlamaktır. Şayet Mısır ve Türkiye’nin ortak deniz kuvvetleri birleşirlerse, sadece Yunanistan’ı caydırmak için değil, Kıbrıs’ı tamamen kurtarmak ve İslam ülkelerini boyun eğdiren "ahlaksız" haritaları parçalamak için yeterli olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulmecid Bahâtî