- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Süleyman Soylu’nun Adalet Arayışı
Haber:
Türkiye'de siyaset gündemine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül arasındaki tartışma damga vurdu. Soylu, annesine sosyal medya üzerinden küfürlü hakaret eden kişinin serbest bırakılmasına, Twitter üzerinden tepki gösterdi… “45 gündür anam hastanede. Annemle fotoğrafımın altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest. Ne yapmalıyım? Bakan olsam ne yazar? Millet, devlet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder? Tweetimle yeniden alınırsa da provokasyon sayacağım” Soylu’nun bu paylaşımına ise Adalet bakanı Abdülhamit Gül “5. Yılında İstinaf Mahkemeleri Değerlendirme Toplantısı”nda yaptığı konuşmada şu ifadelerle cevap verdi: “Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz.” (Ajanslar)
Yorum:
Türkiye’de gündem kimi zaman o kadar çabuk değişiyor ki takip etmek neredeyse imkansız gibi oluyor. Zaman zaman olaylar sağanak yağmurlar gibi peş peşe geliyor. Son günlerin en çok konuşulan konularından birisi de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül arasındaki atışmalardı. Süleyman Soylu Korona hastalığı nedeniyle 45 gündür hastanede tedavi görmekte olan annesi ile birlikte olduğu bir fotoğrafı twetterde paylaşması üzerine sosyal medya üzerinden ağır küfürlerle saldırıya maruz kalması üzerine yukarıdaki tweeti attı. Soylu’nun yukarıda yer alan cümlelerine bakıldığı zaman bu ülkenin yönetim mekanizmasında en önemli görevlerden birisini yürütmesine rağmen mevcut kanunlardan ve uygulanma biçiminden dolayı ne kadar çaresizlik içerisinde olduğu görülmektedir.
Soylu ve Gül tarafından kullanılan bu ifadelerin ardından ana akım medya kanallarında bu konu tartışıldı. Yapılan konuşmalarda şu anda uygulanmakta olan kanunların hakaret suçu dahil olmak üzere birçok cürmü işleyenleri cezalandıramadığını, kanunların yetersiz kaldığını, sosyal medyada yer alan eleştirilere göre mahkemelerin karar verdiklerini, mevcut infaz yasasına göre iki yıl ve daha aşağı miktarlardaki cezalardan dolayı tutuklamanın yapılamadığını ve daha birçok hususu dile getirdiler. Bu hususların tümü ile ilgili olarak şunları söylemek istiyoruz.
a- Hiç şüphesiz ki şu anda uygulanmakta olan kanunlar İslâm dışı kanunlar olup bu kanunların uygulanması, insanların bunlarla muhakeme edilmesi şer’an haramdır. Bu kanunların uygulanması hiçbir surette adaleti ve huzuru sağlamaz.
b- İçişleri Bakanı Soylu örneğinde olduğu gibi demokratik küfür sisteminin uygulayıcıları mevcut kanunların tatbiki neticesinde kendileri aleyhinde bir sonuç ortaya çıkınca hemen feryadı basmaktadırlar. Fakat aynı uygulayıcılar, İslâm davetini taşıyanlara karşı haksız yere ve kanuna aykırı olarak verilen cezalardan dolayı herhangi bir şekilde rahatsızlık duymadıkları gibi bilakis bu uygulamaları desteklemekte ve bundan memnun olmaktadırlar. Oysa demokratik küfür kanunlarının uygulanmasında başında bulunduğu emniyet teşkilatı birinci ve en önemli adımı oluşturmaktadır.
c- Süleyman Soylu şunu çok iyi bilmelidir ki demokratik küfür kanunlarının uygulanması için gecesini gündüzüne katarak Allah’a ve Rasülüne ihanet içerisinde olmak yerine Allah’ın indirdiği kanunların uygulanması, korunup kollanması için çalışmış olsaydı böylesi bir şeyden şikayetçi olmayacaktı. Zira bu türden suçlar İslâm şeriatına göre “tazir” suçları kapsamında yer almaktadır. Kâdı, önüne gelen böylesi bir davada beyyineleri dikkate alarak suçun sabit olması halinde bu suçu işleyen kimseye sopa cezası ile birlikte uygun göreceği hapis cezasını verir. Nitekim Hizb-ut Tahrir, hem “İslâm'da Ceza Sistemi” isimli kitapta hem de “Anayasa Mukaddime”sinde bunları detaylandırmış, verilecek olan cezaları tespit etmiştir. Ayrıca İslâm'a göre verilen cezalar, infaz indirimi, denetimli serbestlik, adli kontrol vb gerekçelerle indirilemez. Cezalandırmaktan maksat insanları suç işlemekten vazgeçirmektir, şu anda Türkiye’de uygulanmakta olan ceza kanunlarında olduğu gibi insanları suç işlemeye teşvik etmek değildir.
d- Allah’ın izniyle kurulacak olan Râşidî Hilafet Devleti’nde Allah’ın indirdiği hükümler uygulanacaktır. Bu hükümlerin uygulanması ise gerçek anlamda adalet tesis edilecektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammet Hanefi YAĞMUR