- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Özbekistan Zorbası Müslümanların Duygularıyla Oynuyor!
Haber:
Gazeta haber ajansı, 31 Ocak’ta Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in Taşkent’teki İslam Medeniyetleri Merkezi’nin inşasında kaydedilen ilerlemeler hakkında bilgilendirildiğini aktardı. Nitekim onun inşasına, 2018 yılının yaz ayında Devlet Başkanının önerisiyle Hazreti İmam Kompleksi’nin yanında başlanmıştı.
Başkan, merkezin amaçlarının aydınlanmış İslam'ı incelemek ve atalarımızın büyük mirası hakkında sakinler ve uluslararası toplum arasında farkındalık oluşturmak olduğuna dikkat çekti. Komplekste, kütüphane, bilgi kaynakları merkezi, bilimsel bölümler, konferans salonu, ofis binaları ve diğer tesisler yer alacaktır.
Pek çok kişi, başkanın neden iki rönesansı örnek aldığını soruyor. Bu fikir gelecek için hedefimizdir. Her şeyden önce ülkemizin ulaşmaya çalıştığı sınırlara ulaşmak için tarihten manevi güç almalıyız! Bu merkezin Üçüncü Rönesans'ın temellerinden biri olmasını ümit ediyoruz; çünkü bilimsel, Laik ve modern bir Merkez olacaktır. “Aynı şekilde başkan, gelecekte kompleksi tanıyacaksınız dedi.”
Yorum:
Orta Asya yöneticileri, kendilerini İslam’ın ve Müslümanların temsilcileri olarak göstermeye çalışarak Müslümanların duygularıyla oynuyorlar. Zira lüks camiler inşa ediyorlar, "İslami üniversiteler" açıyorlar, İslam kültürü için anıtlar yapıyorlar ve İslam hakkında onun kendileri için kutsal bir şey olduğundan bahsediyorlar. Aslında tüm bunlar, insanların güven ve itimadını kazanmak için bir aldatmacadır. Sonuçta yöneticiler şayet bunu yapmazlarsa, insanlar onları terk edecektir.
Zorba, İslam şeriatına göre yönetmiyor. Dolayısıyla Müslümanların Allah’a ve Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e olan imanı onların hoşuna gitmiyor. Bu nedenle yozlaşmış ve korkak imamları, halk üzerindeki egemenliklerini ve otoritelerini meşrulaştırmanın yanı sıra kararlarını meşrulaştıran her türlü fetvayı yayınlamak ve insanları kendilerine boyun eğmeye teşvik etmek için kullanıyorlar.
Taşkent’te bir “İslam Medeniyeti Merkezi” inşa etmek bu aldatmadan biridir. Etrafında topladığı korkak ve yozlaşmış imamların İslam ve atalarının büyük mirasından bahsetmeleri ise müminlerin gurur duygusunu uyandırmak ve şanlı tarihlerini hatırlatarak onları sakinleştirmek içindir. Evet, Orta Asya Müslümanlarının büyük bir geçmişi, büyük alimleri ve liderleri vardı. Ancak zorba ve hilekar imamlar, tüm bunların bu ülkenin İslam ile yönetildiği zamanda olduğunu söylemiyorlar.
Şevket Mirziyoyev şunları söyledi: “Bu merkezin Üçüncü Rönesans'ın temellerinden biri olmasını ümit ediyoruz.” Bu da iyi ve parlak bir gelecek için umut veriyor. Nitekim Fransızca, İtalyanca ve Latince’de rönesans, yeniden doğuş anlamına gelmektedir. Bu kelime kullanıldığında, genellikle Avrupa’daki kültür, bilim ve medeniyetin geliştiği zamanları hatırlıyorlar. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ve Özbekistan’ın "bağımsızlığının" üzerinden otuz yıl geçti ancak Özbekistan’da veya Orta Asya’da hiçbir zaman bir kalkınma olmadı ve asla da herhangi bir kalkınma olmayacaktır.
Yeniden doğmuş halkların tarihini incelediğimizde, bir halkı kültürel ve medeniyet olarak canlandırmak için insan hayatı hakkında kendisinden nizamın fışkırdığı kapsamlı bir fikre ihtiyaç olduğunu göreceğiz. Örneğin çölde hiç kimsenin önemsemediği Araplar, ilahi vahiyle karşılaştıklarında İslam’ı kabul ettiler ve dünya düzenini değiştirdiler. Nitekim Pers, Bizans ve Roma gibi dünya güçleri tarihin içinde boğuldular ve Müslümanlara teslim oldular.
İslam, insan yaşamının, toplumun ve devletin nizamıdır. Zira İslam, kişinin kendi nefsiyle olan ilişkisini, diğer insanlarla olan ilişkisini ve Allah ile olan ilişkisini düzenler. İslam bir fikir ve bu fikri hayata geçirmek için bir metottan oluşur. Dolayısıyla Araplar bu fikri kabul ettiklerinde Müslüman oldular, sisteme dikkatli bir şekilde tabi oldular ve böylece de bir kalkınma yaşandı.
Nizam fikirden ayrılırsa asla başarılı olamayacaktır. Bugün İslam, bireyin, toplumun ve devletin yaşamı için bir nizam olarak alınmadığı taktirde Müslümanlar için asla bir kalkınma olmayacaktır. Dolayısıyla Müslümanlar bu mücrim rejimi devirip İslami yönetimi kurduğunda yeniden kalkınacaktır. Bu yüzden Müslümanlar, Kur’an ve sünnet ile hükmedecek, Allah’a bağlılık ve itaat yemini edecek salih bir yönetici seçtiklerinde işte o zaman Orta Asya Müslümanları yeniden doğacaklar ve İslam’ın nurunu tüm dünyaya taşıyacaklardır.
Allahu Teala, kerim kitabında şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ“Şüphesiz ki bir kavim, kendini değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Rad-11]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin