- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
“Fetih de Bu Yoldan Geçti!..”
Haber:
Yahya Sinvar şöyle diyor: “Hamas’ın doktrini”, tarihi Filistin topraklarının tamamını kurtuluş aşamasına hazırlanmaktır; ancak ulusal mutabakatı ve ulusal uyumu yeniden sağlamak için “geçici olarak” 67 sınırları üzerine bir devletin kurulmasını kabul etmekte olup bunun için hiçbir çabadan kaçınmamış ve Filistinlilerin asgari haklarını kabul etmiştir.”
Yorum:
Dün neyse bugün de aynı!
Fetih Hareketi ve FKÖ’nün (Filistin Kurtuluş Örgütü), Filistin’in büyük bir kısmından feragat etmelerinin yanı sıra Yahudi varlığının meşruiyetini ve onu korumaya yönelik güvenlik koordinasyonunu tanımalarından önce Fetih Hareketi kendini bugünkü haline getiren ön aşamalardan geçmiştir.
Birincisi: Çarpışmalar, savaşlar, muharebeler, uçak kaçırma ve şehadet operasyonları ile devrim aşaması.
Bütün bunlara, tarihsel Filistin'in tek ve bölünmez bir coğrafi birim olduğuna ve onun bir karış toprağından bile vazgeçilmeyeceğine dair devrimci bir söylem eşlik etmiştir. Bu söylem ise şudur: “Vatanımız için taviz veren, uzlaşan ve müzakere eden bizden değildir, bizden değildir!!”
İkincisi: Bulanık aşama; bu aşamada “geçici” çözümler, “al ve talep et” fikri, bölgesel ve uluslararası koşullar hakkında görüşmeler başlamış, ardından da başta sol kamp dedikleri, sonra barış kampı ile Begin ve Şamir’e ulaşıncaya kadar Yahudi varlığının liderleriyle gizli temaslar başlamıştır.
Burada ona kapılar açıldı, liderleri başkentlerde karşılandı, ondan ve bazı liderlerinden terör etiketi kaldırıldı.
Bu aşama, Lübnan’ın işgali ve Beyrut kuşatması sırasında Yaser Arafat’ın Filistin konusunda tüm uluslararası kararları ve uluslararası meşruiyeti kabul ettiğini açıklamasıyla doruğa ulaştı. Bu ise Yahudi varlığının açık bir şekilde tanınmasıydı. Örgüt daha sonra bunu, Cezayir Konferansı’nda ve tarihi Filistin topraklarının tek ve bölünmez bir birim olduğunu şart koşan Filistin Ulusal Sözleşmesi’nin kaldırılmasında resmen doğrulamıştır.
Üçüncüsü: Kutsal güvenlik koordinasyonuna varıncaya kadar ihaneti ilan etme aşaması.
Bu aşama, ihanetin boyutu, düşmana boyun eğmedeki alçaklığın derecesi, yüz kızartıcı tavizler ve düşmanlara koruma sağlama bakımından işgal altındaki halkların tarihinde neredeyse benzeri görülmemiş bir aşamadır.
İki devletli çözüm, Haçlı Batı’nın, Haçlı savaşını sona erdirmek ve İslam ümmeti ile on dört asırlık bir çatışmanın ardından kutsal topraklar üzerindeki hegemonyasını yeniden kurmak için belirlediği bir çözümdür.
İster 181, ister 242, iterse de diğerleri olsun, yalan ve iftirayla sözde uluslararası meşruiyet şemsiyesi altındaki uluslararası kararlar, bu amaca ulaşmak için Haçlı Batı tarafından dayatılan ve alınan kararlardır.
Hangi gerekçe ve bahaneyle olursa olsun bu çözüme katılmak ve onu kabul etmek, işleyene, sıfatına, sloganlarına, hatta niyetlerine bile bakmaksızın ihanet olarak nitelendirilebilecek eylemden başka bir şey değildir.
Filistin, tüm bu saçmalıklardan daha büyüktür ve onun davasının tek bir başlığı vardı ki o da: “Filistin’in baştan aşağıya kurtuluşudur.”
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. İsmail el-Vahvah