- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Batılı Küfür ve İkiyüzlülüğünde Buzdağının Görünen Kısmı!
Haber:
Batılı ülkelerin Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini nasıl ele aldığına dair çeşitli haberler. (2 Mart 2022)
Yorum:
Müslüman blogcular ve twitter’lar arasındaki sosyal medya alanında, Batı’nın Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini ele alış şekli ile İslam beldelerinde meydana gelen ve gelmekte olan benzer olaylarla karşılaştırıldığında Batı’nın çelişki ve ikiyüzlülüğünün birçok görüntüsü göze çarpmaktadır.
Bunlardan bazıları şunlardır:
- Batının, Irak, Afganistan ve diğer İslam beldelerinin işgaline kayıtsız kalırken, bir Avrupa ülkesi olan Ukrayna’nın işgaline büyük ilgi göstermesi!
- Ukrayna’da gönüllü olarak savaşmak cesaret ve kahramanlık olarak kabul edilirken, Müslümanların aynı eyleminin terörizm ve aşırıcılık anlamına gelmesi!
- Ukraynalı mültecileri kabul etmek için sınırların sonuna kadar açılıp onlarla çok nazik bir şekilde ilgilenilirken, Avrupalı olmayan mültecilerin yüzüne sınırlar kapatılmakta, onlar aşağılanmakta, dahası belki de sınırlarda öldürülmektedirler!
- Ukraynalı bir askerin intihar saldırısı kahramanlık olarak görülürken, Müslüman bir savaşçının aynı eylemi terör olarak görülmektedir!
- Batılı medya kuruluşları, “uygar” Avrupalılar ile onların dışındaki Orta Doğulular ve Afrikalılar arasında ayrım yapan ırkçı terimler kullanmaktadırlar!
- Sportif düzeyde bile; Rusya, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşa tepki olarak Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) tarafından yaptırımlara maruz kalırken Rusya’nın elinden Suriye’deki Müslümanların kanı akarken 2018 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmıştır!
Müslüman halklar, Ukrayna’da olan savaşa taraf değillerdir. Ancak Müslümanların sömürgeci Batı ile on yıllardır devam eden medeniyet savaşını ifade eden bu tür çelişkileri yakalaması ve bunları vurgulaması, belki de hala Batı’da, uykusundan uyandıran ve basiretini aydınlatan iyiliğin, insanlığın ve hukukun olduğunu sanmasındandır!
İnsanlar arasında bir ifadeyle uyandırılması gerekenler olduğu gibi yine onlardan farkına varması ve inanması için bir şoka, bir sarsıntıya, bir depreme ve bir kasırgaya ihtiyacı olanlar da vardır!
Her halükârda insanlar arasından dolaşan bu çelişkili sahnelerde önemli olan, Batı’nın kibirli ve nefret dolu karakteri hakkında ortaya koydukları ve kapsamlı bir fikri sisteme dayalı olan şeylerdir.
Bu çelişkiler yeni değildir. Aksine bu ve diğerleri, Laik ideolojinin ve onun Liberal, Demokratik ve Kapitalist fikirlerinin ortaya çıkışına eşlik etmişlerdir. Zira ta baştan beri Batı, insan haklarıyla, özgürlüğüyle ve demokrasisiyle, bazı halkları sömürgeleştirmiş, bazı halkları yok etmiş ve diğerlerini de köleleştirmiştir!
Bu arada Batı’nın lideri, “aydınlanmış” nükleer silahıyla bütün şehirleri yakmıştır!
Bunun dışındaki zulüm ve karanlıklar da yolculuklarında yeterli olmamıştır…
Aslında Batı aklı, genel olarak bunu bir çelişki ve ideallerden ve değerlerden uzaklaşma olarak görmemektedir; çünkü Batı insanı, Batı coğrafyası, Batı tarihi ve Batı dili, bir dünyadır, bir merkezdir ve bir amaçtır. Bunun dışındakiler ise, metne hizmet etmek için konulmuş dip notlardır!
Bu açık çelişkileri gözlemleyen akıllı insan, gözlemini bitirdikten sonra ne yapmalıdır? İzlemek ve analiz etmek için bir şokun gelmesini, ardından da güçlü bir şekilde sarsılmayı mı beklemelidir?
Kesinlikle hayır…
Akıllı kişi, sebepleri müsebbiplere bağlayan ve bunu yüksek bir sesle ilan eden kişidir: Ben, Batı akidesini ve onun fikri, siyasi ve ekonomik sistemini inkâr ettim.
Dili ve hali ile göklerin ve yerin yaratıcısının hayat işleriyle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyen en büyük çelişki, yalan ve inkâr üzerine kurulu olan bu sistem, nasıl çelişkilerle dolu olmasın ki?! Yani yaratmak O’na ve emretmek bize öyle mi Allah korusun?!
O halde Batı ideolojisini, kertenkele deliğinde bırakın gitsin. Zira Rabbime yemin olsun ki o, dünya ve ahiret için bir kayıptır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame Es-Suveynî – Kuveyt