Haber-Yorum

Sahte ve Aldatıcı Sloganlar Atıldığında!

Haber:

El-Cezire net sitesi 26/07/2022 Salı günü, “Taşkent konferansının sonucu.. ülkeler, terörle mücadele ve haklara saygı göstermek kaydıyla Afganistan’ı desteklemeye hazır olduklarını beyan ettiler” başlıklı bir haber yayınladı. Haberde şöyle geçti:

“Afganistan Dışişleri Bakan Vekili Amir Muttaki, hükümetinin Washington ile Doha anlaşmasındaki taahhütlerine bağlı olduğunu teyit ederek Kabil’in terörle mücadele edeceğini ve azınlıklara haklarını vereceğini vurguladı.

Muttaki, dün ve bugün Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te düzenlenen “Afganistan Güvenlik ve Ekonomik Kalkınma” konferansına katıldığı sırada, ABD’nin Afganistan’a yönelik yaptırımlarının, sadece hükümetiyle sınırlı olmadığını Afgan halkını da etkilediğini ifade etti.

Diğer taraftan Özbekistan Dışişleri Bakanı Vekili Vladimir Norov ise Afganistan’daki güvenlik durumunun istikrara kavuşturulmasının bölgesel bir çıkar olduğunu söyledi ve Afgan ekonomisinin inşa edilmesi çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Afganistan’da kadınların eğitim hakkının zaruretini ve bu ülkede istikrarı artırmak için terörizm denilen şeyin durdurulmasını vurguladı…”

Yorum:

Özgürlük, demokrasi, çoğulculuk, modernlik, kadının güçlendirilmesi ve insan hakları sloganlarıyla ilgili söz ebeliği...Büyük bir yalandan ve İslam ümmetinin boynunda asılı kılıçtan başka bir şey değildir. Bundan amaçlanan ise, gerçek değişim sürecini engellemek ve ümmeti, hedeflerini gerçekleştirmekten ve fikri ve siyasi olarak sömürgeciliğin esaretinden kurtulmaktan saptırmaktır. Nitekim vakıa ve düşünce ihsası, bu sloganların ümmetin kalkınmasına yol açmayan vehimler olduğunu, dahası sömürgeciliğin varlığını ve Müslümanların mallarını talan etmesini pekiştiren sahte sloganlar olduğunu, bu sloganların ümmet için elverişli ortamlar oluşturmadığını, ümmetin İslam fikrinin ve metodunun netliği olmadığından fikri olarak akışkan ortamlar oluşturduğunu kanıtlamıştır. Dolayısıyla Batı bu hakikati çok iyi bilmektedir. Bu yüzden her uluslararası forumda, özellikle de İslam ve Müslümanlarla ilgili hususlarda bu hurafelere teşvik etmeye çalıştığını görürsünüz.

Amerika’nın başını çektiği Batı, gerek doğrudan gerekse yöneticiler, kötü alimler ve düşünürlerle karakterize olmuş İslam beldelerindeki fikri ve siyasi araçları yoluyla fikrî ve kanlı terörizm uyguladığı bir dönemde, bu tür sloganları pohpohlamaktadır. Ancak İslam ümmeti ve onun içindeki gerçek ve etkili değişim hareketi, İslam’ın fikirlerinden sapmayacak ve “azınlıkların” haklarının verilmesi veya İslam’a aykırı fikirlere sahip olanların iktidara ortak olması bahanesiyle mefhumları asla değiştirmeyecektir. Dolayısıyla insanlar, üzerlerine güzel bir şekilde tatbik edildiği sürece kafir bile olsalar İslam’ın yönetimini kabul edeceklerdir. Nitekim İslam Devleti yıkılmadan önceki hem eski hem de modern İslam tarihi, bunun en iyi kanıtıdır. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, şöyle buyurmuştur: مَن أطَاعَنِي فقَدْ أطَاعَ اللَّهَ، ومَن عَصَانِي فقَدْ عَصَى اللَّهَ، ومَن يُطِعِ الأمِيرَ فقَدْ أطَاعَنِي، ومَن يَعْصِ الأمِيرَ فقَدْ عَصَانِي، وإنَّما الإمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِن ورَائِهِ ويُتَّقَى به، فإنْ أمَرَ بتَقْوَى اللَّهِ وعَدَلَ، فإنَّ لَهُ بذلكَ أجْراً وإنْ قالَ بغَيْرِهِ فإنَّ عَلَيْهِ مِنْهُ “Kim bana itaat ederse Allah'a itaat etmiş; her kim bana isyan ederse Allah'a isyan etmiş olur; ve kim emire itaat ederse bana itaat etmiş; her kim emire isyan ederse bana isyan etmiş olur! İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur. Şayet Allah'tan korkmayı emreder ve adaletli olursa, bundan dolayı ona ecir vardır, aksini yaparsa bundan dolayı da vebale girer.” [Buhari rivayet etti.]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bessâm El-Makdisî