- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye Rejiminin Rolü Basiret Sahiplerinin İfşasının Ardından Akıl Sahipleri İçin de Açığa Çıkmıştır!
Haber:
Kurtarılmış kuzey, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın açıklamasının ardından kaynıyor ve milyonlar gösteri çağrıları yapıyor.
Yorum:
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın muhalifler olarak adlandırdığı kimseler ile Şam tiranı arasındaki barışla ilgili açıklamaları; gerek İdlib bölgesinde, gerekse Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde olsun, Suriye’nin kurtarılmış kuzeyinde bir öfke dalgasına yol açtı. Zira Türkiye Dışişleri Bakanı açıklamasında şöyle demişti: “Suriye’de muhalefet ile rejimin arasında bir şekilde barışı sağlamamız lazım, yoksa kalıcı barış olmayacaktır.”
Şöyle devam etti: “Ankara, bir yandan Suriye topraklarında teröre karşı mücadelesini sürdürürken, diğer yandan da Astana hattındaki diplomatik çabalarıyla krize siyasi bir çözüm bulmaya çalışıyor.”
Türkiye ile Suriye rejimi arasında diplomatik ve siyasi düzeyde bir iletişim olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt olarak Çavuşoğlu şöyle dedi: “İki taraf arasındaki iletişim şu anda istihbarat cihazlarıyla sınırlıdır.”
Burada aşağıdaki noktalar açığa kavuşturulmalıdır:
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarına karşı çıkan birçok noktaların olması ve halkın katılımının yoğunluğu, her türlü baskı, tahakküm ve korkutmayı uygulayarak devrimin nefesini boğmaya, insanların geçim kaynaklarını kısıtlamaya ve iradelerini kırmaya yönelik amansız girişimlere rağmen devrim ruhunun hala Suriye halkının kalbinde canlı olduğunu göstermektedir.
Türkiye rejiminin, mücrim Şam tiranının rejimiyle muhalefet olarak adlandırdığı kimselerin anlaşması çağrısı, habis siyasi çözümün özüdür.
Sahada uygulananlar uzlaşma yolunda seyretmekte olup Türkiye rejiminin yapmış olduğu şey, kötü niyetlerini ortaya çıkarmaktan öte bir şey değildir. Buna binaen Türkiye ordusu, İslam ümmetinin evlatlarının bir unsuru olarak ümmetinin yanında yer almalı, onu savunmak için gerçek rolünü üstlenmeli ve ecdadının daha önce iade ettiği gibi İslam’ın ihtişamını geri iade etmelidir. Ayrıca grupların liderlerinin, Türkiye rejimi ile ilişkilerini kesmesi, halk kitlesi devrimin gasp edilmiş iradesini yeniden elde edinceye kadar hareketine devam etmesi ve fedakarlıkların boşa gitmemesi için rotasını düzeltmesi gerekir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَا تَرْكَنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ “Zalimlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur, sonra yardım da göremezsiniz” [Hud 113]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Abdulvahhab - Suriye