Haber-Yorum

Yahudi Varlığı İle Normalleşme ve Sonuç,

Gazzeye Saldırı ve Mezcid-i Aksa’ya Baskınlar!

Haber:

Tel Aviv ile Gazze’deki İslami Cihad Hareketi arasındaki kırılgan bir ateşkesin ardından, “İsrail” ordusunun işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Nablus şehrine düzenlediği baskın sırasında El Aksa Şehitleri Tugayı’nın lideri İbrahim El Nablusi de dahil olmak üzere üç Filistinli öldürüldü ve onlarca kişi yaralandı. (Fransa 24, 09/08/2022).

Yorum:

Yahudi varlığının bir dizi saldırıları, Nablus’a baskınlar yapması, onurlu liderlere suikastlar düzenlenmesi, birçok gencin yaralanması, Gazze saldırısının ardından suç tutkusuyla birçok kişiyi ve bazı liderleri ve çocukları öldürmesi, evleri ve okulları yıkması,Batı Şeria'nın tüm bölgelerine saldırarak tutuklamalar yapması ve evleri yıkması, Yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenlemesi, medya organlarının aktardıkları ve bazı istasyonların da basın yarışına girdikleri günlük haberlerimiz haline geldi! Nitekim haberlerin doğrudan aktarılması, anbean takip edilmesi, sanki sadece bir sayıdan ibaretlermiş gibi çocuklar, kadınlar ve yıkılan evler de dahil olmak üzere kurbanların sayılarının kaydedilmesi, günlük olarak tekrarlanmasından dolayı insanlıkta bir tat kalmamıştır!   

Bu son saldırının, Yahudi varlığı ile Körfez ülkeleri arasındaki karşılıklı ziyaretler ve üst düzey normalleşmeden sonra, Yahudilerin Tel Aviv’den Cidde’ye doğrudan uçmaları için Suudi hava sahasının açılmasının ardından gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Dolayısıyla bu, zilletin ve din düşmanlarına boyun eğmenin sonuçlarıdır; zira gaspçı varlıkla güzel ve samimi ilişkilerin ardından, baskınlar ve tutuklamalar artmıştır. Nitekim bunların sonuncusu Gazze’ye saldırıların yapılıp şehit ve yaralıların düşmesi ve Nablus’a baskınlar düzenlenip şehit ve yaralıların düşmesi olmuştur. Mescid-i Aksa’ya baskınlar düzenlenmesi ve murabıtlara, ibadet edenlere yönelik saldırılar ise, günlük alışık olduğumuz şeylerdir.

Düşmanlarını razı etmeye çalışan, Allah’ın gazabından korkmayan ve gaspçının güvenliğini sağlamak amacıyla anlaşma yapmak ve savaşı durdurmak için müzakereler düzenlemek veya görüşmeler yapmak için koşuşturan bu Ruveybida yöneticilerin varlığından dolayı Filistin halkının hali işte budur! Dahası bu Ruveybida yöneticiler, kendi güvenliğini bile sağlayamayan Güvenlik Konseyi’ne şikayet edip yalvarmakta, başarısızlıkları ve faydasızlıklarından dolayı sıkıcı ve tatsız bir hale gelen çözümleri geveleyip durmaktadırlar.  Bundan daha da kötüsü ise Filistin’deki halkımızı korumak için uluslararası güçlerin varlığının talep edilmesidir. Oysa bu, işgalin pekiştirilmesinden ve gaspçı varlığa eklenen ve onun öldürme ve yok etme hırsını ve kibrini artıran ek bir gücün varlığından dolayı insanların aşağılanmasından başka bir şey değildir.

Kötü huylu tümörün vücuttan çıkarılıp atılması gibi ümmetin vücudundan kökünden sökülüp atılmadıkça bu mutant varlığın yaptığı saldırılar ve katliamlar durmayacaktır, trajediler bitmeyecektir. Dolayısıyla Müslümanları birleştirecek, Mescid-i Aksa’yı ümmetin bağrına geri döndürecek, Yahudi varlığını ortadan kaldıracak ve ümmetin izzet ve şerefini yeniden kazandıracak olan Hilafet var olmadıkça içinde yaşadığımız zillet halimiz son bulmayacaktır. Zira Hilafetin varlığında zilletin, boyun eğmenin ve müzakerelerin olmadığı, bilakis tüm gasp edilen topraklar geri alınıp dökülen kanların intikamı alınıncaya kadar gücün, izzetin ve cihadın olduğu onurlu bir hayat yaşayacağız.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيداً وَنَرَاهُ قَرِيباً “Muhakkak ki onlar, onu (kâfirler için vuku bulacak azabı), uzak (bir ihtimal) olarak görüyorlar. Ve Biz, onu yakın olarak görüyoruz.” [Mearic 6-7]  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Nesibe İbrahim