- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Her Fırsatta Dile Getirdiği Suriye’nin Toprak Bütünlüğüne Dönük İfadeleri Senelerce Müslümanları Vahşice Katleden Esed Rejimini Zımnen Kabul Etmek Demektir!
Haber:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Suriye’nin ve Irak’ın toprak bütünlüğü bakımından bu operasyonların bir önemi var. Biz bunu yapmasak ne DEAŞ temizlenirdi ne YPG-PKK. Saldırılara karşı hareketsiz kalamayız." açıklamasında bulundu. (Ajanslar)
Yorum:
Erdoğan, son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, "Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekât önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır" demişti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise katıldığı bir televizyon programında İran ile teröristlerin bölgeden temizlenmesi için görüşmeler yaptıklarını anımsatarak şu önemli cümleyi kurdu:
“Rejimin (Şam) yapacağı operasyona da destek veririz. Ama rejimin ılımlı muhalefeti de terörist olarak görmemesi gerekir…”
Dışişleri Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu açıklamasından birkaç gün önce de Soçi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konusunda Putin'in Esad'ı adres gösterdiğini belirterek "Burada şunu bize ima ediyor; 'Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur' gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki, şu anda bizim istihbarat örgütümüz Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak" dedi. Devamında ise Erdoğan” Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var.”
Aslında Türk ve Suriye istihbarat yetkililerinin görüşmesi ilk değil. Ocak 2020’de MİT Başkanı Hakan Fidan ve Suriye istihbaratının başkanı Ali Memlük Moskova'da görüşmüştü. Bununla birlikte Erdoğan’ın her defasında terör örgütü olarak gördüğü PYD 2016 yılında Moskova’da resmi bir ofis açmıştı.
Erdoğan’ın son Soçi ziyaretinde Rusya devlet başkanı Putin ile Suriye ve Suriye’nin kuzeyine olası bir askeri operasyonun yapılabileceği konularını ele aldığı bilinmektedir. Türkiye, İran ve Rusya arasında gerçekleştirilen Tahran zirvesinde ve Erdoğan’ın Rusya devlet başkanı Putin ile yaptığı Soçi ziyaretinde İran ve Rusya’nın bu askeri operasyona sıcak bakmadığı bilinmektedir.
Her ne kadar Suriye krizinin çözümü hakkında bu üç devlet arasında birtakım ihtilaflar yaşansa da Suriye’de asıl aktör ve oyun kurucu ise Amerika’dır. Bu üç devlet Suriye’de Amerikan yörüngesinde hareket etmekte ve Amerika adına vekalet savaşı yürütmektedir. Amerika BM Güvenlik Konseyi'nin 2012'te aldığı Cenevre konferansında alınan kararları yürürlüğe koymak ve Suriye’de kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak için bu devletleri kendi siyasi çıkarları için bir manivela olarak kullanıyor. AK Parti iktidarının şimdiye kadar Amerika’nın talimatı ve izni ile Suriye’ye gerçekleştirdiği askeri operasyonların tamamı hem zalim Esed rejimini korumak hem de rejim tarafından kaybedilen toprakların yeniden rejime kazandırılması operasyonudur. Ayrıca Erdoğan’ın ve devlet yetkilerinin artık her fırsatta dile getirdiği Suriye’nin toprak bütünlüğüne dönük ifadeleri senelerce Müslümanları vahşice katleden eli kanlı zalim Esed rejimini zımnen kabul etmek demektir.
Bununla birlikte Erdoğan, yaklaşan 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine eli güçlü bir şekilde girmek istiyor. Türkiye’de yaşanan ekonomik krizden dolayı Erdoğan ve partisinin ciddi anlamda oy kaybı yaşadığı görülmektedir. Yapılan bir takım kamuoyu anketleri de bunu teyit etmektedir. 2023 seçimleri ise Erdoğan açısından kritik önem taşıyor. Bu seçimler sadece Erdoğan açısından değil sırtını dayadığı Amerika açısından da son derece önemli. Amerika şimdiye kadar Erdoğan eliyle kazandıklarını kaybetmek istemiyor. Erdoğan’ın bundan sonra içte ve dışta atacağı her adımı bu yönde değerlendirmek doğru olacaktır.
Amerika, Erdoğan’ın hem içeride hem de dışarıda elini güçlendirmek ve popülaritesini artırmak için Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan tahıl krizi meselesini çözmede Türkiye’ye bir rol verdi ve onu merkezi bir üs haline getirdi. Amerika yine aynı şekilde iktidarın bir dönem diplomatik krizler yaşadığı Yahudi varlığı, BAE, Mısır, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle normalleştirerek Erdoğan’ın elini yeniden güçlendirmek istedi. Yine Amerika şu an Türkiye’yi Suriye ile diplomatik görüşmeler yaptırarak hem Türkiye-Suriye ilişkilerini normalleştirmek hem de Suriye krizinin bir an önce çözülmesini istiyor.
Diğer taraftan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) ile beraber Cumhur İttifakını kurdu. Fakat Türk milliyetçileri ile kurulan bu ittifak kendisine daha önceden oy veren Kürt seçmenini kızdırdı ve kendisinden uzaklaştırdı. Erdoğan’ın devamlı dile getirdiği Suriye’ye yakında askeri bir operasyon söylemi sadece icraattan öte geçmeyen kamuoyuna ve özellikle de milliyetçilere dönük bir ifadedir. Böylelikle Erdoğan hem kendi tabanını hem de ekonomik krizden dolayı kendisinden uzaklaşan milliyetçi seçmeni yeniden konsolide etmenin derdi içindedir. Onların duygularını okşamak içindir.
Sonuç olarak Erdoğan’ın derdi her ne olursa olsun bilinen bir hakikat var ki o da Filistin, Doğu Türkistan, Arakan ve Suriyeli Müslümanlara ihanet ettiğidir. Amerika ve kendi şahsi çıkarlarını gerçekleştirmek uğruna ümmete sırtını dönmekle kalmamış bilakis ümmeti arkadan hançerlemiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yılmaz Çelik