- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Lübnan’ın Güney Sınırları Oyununun Arkasında Ne Var?
Haber:
Birkaç gün önce Yahudi varlığına ait güçler Mavi Hattı geçerek Lübnan’a doğru ilerledi ve bunun ardından da Hizbullah, Ghajar kasabasında iki tane çadır kurdu.
Yorum:
Mavi Hat, Amerika’nın 2006 savaşından sonra Lübnan ile Yahudi varlığı arasındaki kara sınırlarını Birleşmiş Milletler aracılığıyla çizmek için ulaştığı nihai olmayan hayali bir hattır. Dolayısıyla herkes, 1701 sayılı Güvenlik Konseyi Kararını kabul etmek, çatışmaları durdurmak ve ardından kara sınırlarını çizmeye başlamak zorunda kalmıştı; nitekim geriye son zamanlarda medyada sıkça bahsedilen Sebaa Çiftlikleri ve Ghajar köyü de dahil olmak üzere bazı tartışmalı bölgeler kalmıştı. Dolayısıyla tüm bunlardan, bir yandan savaşla gözdağı verilmesinin ve diğer yandan da Yahudi varlığının sınırları delmesinin ardından Lübnan ile kara sınırlarının çizilmesinde nihai bir duruma gelinmesi amaçlanmaktadır. Nitekim Yahudi varlığının, savaş istemediklerini bildiği için Lübnan yöneticilerini korkutmak amacıyla sınırlarda gerilim üretmesi gerekiyordu, dahası bizzat Yahudi varlığı da bunu istemiyor; çünkü sınırları güvenli ve herkes askeri operasyonları durdurmaya kararlıdır.
Yahudi varlığı, daha önce deniz sınırlarını çizmeyi başarmalarının ve şekli müzakerelerden sonra ve doğrudan Amerikan gözetimi altında denizdeki meşum sınırlara ulaşıncaya kadar denizdeki gaz ve petrol ihtilafını ve bunun üzerindeki çatışmayı uydurmalarının ardından Lübnan yöneticilerini hızla kendisiyle birlikte kara sınırlarını çizme çabası içine sürüklemeye karar vermiştir; bu da Filistin'in gaspçısı düşman Yahudi varlığını, tevil edilemeyecek bir şekilde tanımak anlamına gelmektedir.
Burada dikkat çekici olan, Necip Mikati başkanlığındaki istifa eden hükümetin, iki gün önce, Lübnan’daki birçok politikacıyı şaşırtacak şekilde Yahudi varlığıyla kara sınırlarının kesin olarak çizilmesine müdahale etmesi için Birleşmiş Milletler’e bir mesaj göndermesi olmuştur; bu da Amerika istemese de bu konuyu onayladığına ve bunun için bir plan yaptığına işaret ediyor.
Bizim şüphemizi artıran şey, istifa eden hükümeti sorumlu tutmadan ve kara sınırlarının nihai olarak çizilme talebine öfke duyduğunu ya da en azından içerlediğini gösteren eylemlerde bulunmadan Yahudi varlığıyla kara sınırının çizilmemesini söyleyen bazı çekingen sesler dışında başka bir şey duymamış olmamızdır; bu da Lübnan ve direniş için bir zafer olarak gördükleri deniz sınırlarının çizilmesinde olduğu gibi aleni olmasa da zımni olarak onaylamak anlamına gelmektedir!
İster sınırlara müdahale etme numarası yaparak olsun, ister çadırlar kurarak olsun, ister bazı füzeler fırlatarak olsun, isterse de sınırlı bir savaş üreterek ardından Güvenlik Konseyi’nin Amerika’nın ve Yahudi varlığının iradesine göre nihai sınırları empoze etmek için müdahale etmesi şeklinde olsun Filistin gaspçısı varlıkla kara sınırlarının nihai olarak çizilmesi için aynı tiyatro mu tekrarlanmaktadır?!
Böyle bir ihanete sessiz kalmak caiz değildir; o halde bu nasıl kabul edilebilir?!
Allah Subhanehu ve Teala’nın vaadine güvenen müminlere tüm samimiyetimizle diyoruz ki; özellikle başlarındaki hainler olmak üzere bütün herkes, ne kadar Yahudi varlığını tanımaları için Müslümanları kendi adlarına zorla müzakereye sürüklemeye çalışırlarsa çalışsınlar, İslam ümmetinin hain yöneticileri bir çekirdek çitleyip atacağı ve Raşid bir Halife’ye bit edeceği gün çok yakında gelecektir; böylece İslam ümmetinin bütün beldeleri İslam’ın nimetine geri dönecek, karton devletçikler arasındaki suni sınırlar ortadan kalkacağı gibi Yahudi varlığının varlığı da ortadan kalkacaktır. Allah’ım, vaat edilmiş nusretini bize bir an önce nasip et.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Cabir - Lübnan