Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Cinsiyetler Arasındaki Kendi Kaderini Belirleme Kanunu ve İnsan Aklının Yasa Koymaktan Aciz Olması

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Cinsiyetler Arasındaki Kendi Kaderini Belirleme Kanunu ve İnsan Aklının Yasa Koymaktan Aciz Olması

Haber:

Telegraph Gazetesi 21 Ağustos 2023 Pazartesi günü, Almanya’nın, yasadışı göçmenlerin cinsiyet değiştirmesini yasakladığını bildirdi. Sınır dışı edilmeyi bekleyen göçmenlerin, yetkililerden kaçmak ve ülkede kalmak için bunu yapmaya çalışabilecekleri endişesiyle Almanya’da cinsiyet değiştirmeleri yasaklanacak.

Yorum:

Alman hükümeti, insanların yerel kayıt ofislerinde cinsiyetlerini değiştirmelerine izin verecek şekilde ülke kanunlarını değiştirme sürecindeyken, yasadışı göçmenlerin cinsiyetlerini değiştirmelerine izin verilip verilmemesi gerektiği konusunda bir tartışma ortaya çıktı.Yelpazenin bir ucunda herkesin kanun önünde eşit olduğu ve herkesin kişisel kimlik hakkına sahip olduğu argümanı yer alırken, yelpazenin diğer ucunda ise göçmenlere karşı daha sıkı önlem alınması ve Avrupa genelinde göçe karşı baskı yapılması çağrısında bulunanlar yer alıyor. Cinsiyet ve cinsiyet kimliğinin yeniden tanımlanmasından kaynaklanan sorunlara ilişkin de benzer bir protesto söz konusu oldu; zira tuvaletlerin, saunaların ve hatta hapishanelerin ayrılmasıyla ilgili konular Batı’da geniş çapta tartışılmaya başlandı.

Bu tartışma, yasama konusunda insan aklının sınırlarıyla ilgili temel bir konuyu yeniden gündeme getiriyor. İnsan aklının kapsamlı bir şekilde yasa koyma gücünün olmaması, insan idrakinin temel sınırları arasındaki karmaşık etkileşime, toplumsal ve doğal olguları öngörme gücünün olmamasına, insan bilgisinin gelişme yapısına ve insan aklının çevredeki olgulardan etkilenme kabiliyetine dayalı bir gözlemdir.

Batı’nın cinsiyetin türünü belirleme hakkındaki düşüncesi, Batı’daki kültürel, bilimsel, felsefi ve politik gelişmelerden etkilenerek zaman içinde büyük ölçüde gelişme göstermiştir. Batı tarihinin büyük bölümünde, cinsiyete ve dini inançlara dayalı ikili bir cinsiyet modeli egemen olmuştur. Dolayısıyla erkekler ve kadınlar, dini öğretiler ve toplumsal yapılarla güçlendirilmiş algıdaki doğal farklılıklar temelinde farklı rollere sahip olmuştur.

Yirminci yüzyılda sözde “sosyal bilimlerin” ortaya çıkması ve özellikle feminizmin ikinci dalgasıyla birlikte, cinsiyet rollerinin sosyal olarak inşa edilmesi fikri Batı toplumlarında kök salmaya başladı.Bu bakış açısı toplumun ve kültürün, cinsiyet rollerini yarattığını ve bu rollerin kesinlikle biyolojik faktörler tarafından belirlenmediğini savunuyor.Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısında toplumsal tutumların gelişmesiyle birlikte, cinsiyetin tam olarak ikili olmadığı fikri güç kazandı. Nitekim interseks, transgender, non-binary (hiçbir cinsiyeti kabul etmeyen) ve diğer cinsiyet çeşitliliğine sahip bireyler, Batı’daki geleneksel cinsiyet rolleri anlayışlarına giderek daha fazla meydan okuyor. Böylece geniş çaplı cinsiyet kimliklerinin hareket etmesine izin veren cinsiyetler arasındaki akışkanlık gibi mefhumlar,Batı toplumlarında giderek daha yaygın bir hale geliyor.

Batı’nın biyolojik tür kavramına göre cinsiyet, biyoloji ilmi tarafından değil, bireyin düşünceleri ve zati idraki yoluyla belirlenir. Aslında cinsiyetçilik, ikinci dalga feminizmin bir parçası olarak ortaya çıktı. Ancak cinsiyet ayrımcılığı kadın haklarını desteklemekten eşcinsel haklarını desteklemeye doğru evrildi. Cinsiyet türüne göre erkek, biyolojik olarak erkeklik özelliklerine sahip olmasına rağmen kendisinin kadın olduğuna da karar verebilir. Dolayısıyla kendi seçtiği cinsiyete geçmek için ameliyat ve hormon tedavisi de görebilir.

Bu, karmaşık ahlaki ve toplumsal konulardaki kapsamlı yasada insan aklının sınırlarının ortaya çıkardığı ilk mesele değildir. Kürtaj hakkı veya kadının doğum yapıp yapmamayı seçme hakkı, alkol kullanımının yasaklanması, belirli bir yaşın altında alkol tüketiminin kısıtlanması, alkollü araç kullanma, evliliğin bir erkek ile bir kadın arasındaki sosyal sözleşme olarak tanımlanması ve daha birçok benzer konular, Batı’da on yıllardır net bir cevap verilmeksizin siyasi ve fikri tartışmaların merkezinde yer almıştır.

İnsan aklı, sınırlı bilgi yeteneklerine dayalı olarak kararlar verir ve etrafındaki koşullara bağlı olarak daima önyargılıdır. Ayrıca ahlaki temellerin ve kültürel çeşitliliğin değişmesi, insan aklının kapsamlı yasama zorluklarının üstesinden gelmesini imkânsız hale getiriyor.

Hayatta ya sınırlı ve aciz olan insanın görüşlerine göre hareket edebiliriz ya da tek başına kusursuz ve sınırsız bir güce ve ilme sahip olan Allah Subhanehu ve Teala’nın indirdiklerine göre hareket edebiliriz. Nitekim İslam’da arzu ve istekleri amel belirlemez. Bunun yerine kadın ve erkek arasındaki ilişkilerin yanı sıra bu ikisinin davranış rollerini şeriatın hükümleri belirler.

Cinsiyet, doğumun biyolojik gerçekleri göz ardı edilerek kişisel algı yoluyla belirlenemez.Bir insanın cinsiyetini erkekten kadına veya tam tersi şekilde değiştirmesi, Allah Subhanehu ve Teala’nın yaratmasını değiştirmek sayılır ve bu haramdır.

Erkekten kadına dönüşmek durumunda, kadınlık özellikleri ortaya çıkar ve erkeklik özellikleri gizlenir.Bu nedenle İslam’da birey, doğduğundaki cinsiyet olarak kabul edilir.

Bireysel ve cemaat olarak görevlerimizden biri, bu şerir fikirleri ortaya çıkarmak, bu habis eylemlere karşı koymak, evliliğin ve kadın erkek arasındaki ilişkilerin önemini anlatmak için sesimizi yükseltmemiz ve bütün bunların İslami bakış açımıza dayandırmamızdır. O halde haydi gelin birlik olalım ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışalım. Zira bu Hilafet Devleti, asil İslam düşüncesini hayatın her alanına kapsamlı bir şekilde uygulayacak ve toplumu her türlü kötülüklerden koruyacak olan seçkin bir devlettir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ

Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Müh. Cüneyd – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER