- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İslam, Eksiksiz Yaşam Sistemi Olup Kişisel Çıkarlar İçin Sınırlandırılamaz
Haber:
Mombasa Yüksek Mahkemesi, el-Kâdi (şer’î) mahkemesinin Hıristiyan bir aile ile Müslüman bir aile arasındaki anlaşmazlığa bakmasını yasakladı. Hakim Olga Siwe, taraflardan birinin davalarıyla ilgilenemeyen bir mahkemeye maruz kaldıklarından şikayet etmesi üzerine Kwale’deki İslami mahkemenin durdurulması emrini çıkardı. Hakim, başvuru sahibi Josefhine Keyani Isıkî ile el-Kâdi (şer’î) Mahkemesi’nin yargı yetkisinin, tüm tarafların Müslüman olduğu duruşmalarda ahvalu’ş şahsiye, evlilik, boşanma ve mirasla ilgili İslam şeriatı meselelerini belirlemekle sınırlı olduğu üzerinde ittifak ettiler.
Yorum:
İslam’a olan saygısızlık, öncelikle dini hayattan ayıran yozlaşmış laiklik akidesinin kirli temellerine dayanmaktadır. Bu akide insanı, kişisel meselelerde ruhi (manevi) yönelimle sınırlandırarak taçlandırmaktadır.
Kenya’daki el-Kâdi (şerî) Mahkemesi’nin mevcut yapısı, büyük ölçüde yerel mahkemelerin kurulmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan sömürgeci İngilizlerin dolaylı yönetim politikasına dayanmaktadır; zira İngiliz otoriteleri, teorik olarak kontrol ve denetimle sınırlı olup pratik uygulamalarda ise dolaylı yönetim politikası, yargı otoritesinin yapısını yavaş yavaş dini ve örfî mahkemelerden uzaklaştırmıştır. Bu sistem kapsamında İngiltere, Yüksek Mahkeme, Laik tarafın olduğu mahkemeler ile el-Kâdi (şer’î) Mahkemesi ve Yerel Şefler Mahkemesi’ni içeren yerel mahkemeler de dahil olmak üzere birçok mahkeme sistemleri kurmuştur. El-Kâdi (şer’î) Mahkemeleri dahilindeki bu değişikler gerek sömürge döneminde gerek Kenya’nın bağımsızlığı sonrasında da devam etmiştir.
El-Kâdi (şer’î) Mahkemeleri, Kenya Anayasasının 170. maddesi uyarınca kurulmuştur. Bunların yargı yetkisi, tüm tarafların İslam dinini benimsediği ve yargı mahkemelerinin yetkisine tabi oldukları davalarda, ahvalu’ş şahsiye, evlilik, boşanma veya mirasa ilişkin İslam şeriatının meselelerini karara bağlamakla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla mevcut anayasaya göre el-Kâdi Mahkemesi, Kenya’daki yüksek mahkemelere (Yüksek Mahkeme ve İstinaf Mahkemesi) bağlı alt bir mahkemedir.
Ancak mahkeme, siyasi tabakanın yanı sıra aynı şekilde bizzat yargı otoritesi tarafından birtakım muhalefetle karşılaşmıştır. Zira Mayıs 2010’da Yüksek Mahkeme’nin üç yargıçtan oluşan heyeti, el-Kâdi Mahkemelerinin mevcut anayasaya dahil edilmesinin hukuka aykırı ve ayrımcılık olduğuna karar vermiştir. Hatta yargıçlar daha da ileri giderek, el-Kâdi (şer’î) Mahkemelerinin ülkenin nihai kanununa dahil edilmesinin, İslam dininin diğerlerine tercih edilmesi olduğunu söylemişlerdir.
İslam, belirli toplumsal koşulların bir ürünü olmadığı gibi belirli zaman, mekan ve düşünce sınırları içinde olan insan düşüncesinin de bir ürünü değildir. Aslında İslam, insan yaşamının doğasına yönelik anayasal bir formülasyonu ve onun kaidelerinin ve sistemlerinin tam olarak açıklanmasıdır. Dolayısıyla İslam, yargı sistemini de kapsayan eksiksiz bir yaşam paketidir. Yargı, Hilafetin ana kurumlarından biri olup insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözer, ümmetin haklarını ihlal eden her şeyi önler ve insanlar ile Halife ve onun dışındakiler de dahil olmak üzere yöneticiler ve memurlar arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkları ortadan kaldırır.
Hizb-ut Tahrir’in hazırladığı Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı’nda geçen 76. maddeye göre, “Halife Kâdı’l Kudâ (baş Kâdi) tayin eder ve o, idari nizamlara göre diğer kâdıları tayin etme, cezalandırma ve azletme salahiyetine sahiptir.” Yine 77. Maddede kâdilerin üç türü olduğunu belirtmektedir:
Birincisi: Kâdı: Ceza ve muamelat bakımından, insanlar arasındaki husumetleri ayırır.
İkincisi: Muhtesib: Cemaat hakkına zarar veren aykırı hareketlere bakar.
Üçüncüsü: Mezâlim Kâdısı: Devlet ile insanlar arasında vaki olan anlaşmazlıklara bakar.
İslam’ın, ister büyük ister küçük olsun insanın amellerinin bir kısmını terk etmediği ve belirli kanun, kaide ve sistemler yoluyla bunları şu veya bu şekilde düzenlediği gayet açıktır. Zira İslam, tüm insanlara gönderilmiştir, risaleti evrenseldir, hükümleri geneldir ve belirli bir grubun çıkarı için kanunlaştırılmamıştır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Şaban Muallim - Kenya