- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Ey Müslümanlar: Özbekistan’daki Kardeşleriniz… Yine Sizlerden Yardım İstiyorlar!
Haber:
Özbekistan yetkilileri, Hizb-ut Tahrir gençlerini, hanımlarını taciz etme ve ailelerine işkence etme tehdidi altında suçlarını itiraf etmeye zorlamalarının ardından, asılsız suçlamalarla ömürlerinin yarısını orada geçirdikleri cezaevine geri gönderiyorlar.
Yorum:
Orta Asya: Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan, Tacikistan ve Doğu Türkistan, İslam'ın ve Müslümanların en büyük şehirlerinden olup ilmin, alimlerin ve kahraman mücahitlerin beşiği ve İslam’ın en izzetli beldelerindendir... Bu yüzden İslam düşmanları, buraların tekrar ümmetin kucağına geri dönmesine karşı çıkıyorlar, halkının sırf imanın ve İslam’ın esintilerini solumasından dolayı onlara fenalık geliyor, halkının sırf İslam’a özlem duyması onları korkutuyor ve bunları unutturmaya ve coğrafi ve siyasi duvarlara hapsetmeye hırs gösteriyorlar.
Ey Müslümanlar, İslam tarihinde Buhari, Tirmizi, Hârizmi, Marûzi, Semerkandi ve Fergani gibi önemli şahsiyetleri okuduğunuzda... Dahası Moğolları ve Haçlıları yenilgiye uğratan ve Bağdat'ta yıkıldıktan sonra Kahire'de Hilafeti yeniden canlandıran mücahit komutan Zahir Baybars’ı işitip okuduğunuzda, şüphesiz sizler Maveraünnehir beldesi olan bu beldenin doğurduğu bayrakları işitiyor ve okuyorsunuz.
Müslümanların gönüllerinde taht kuran bu ülke, yüz elli yılı aşkın bir süre Çarlık Rusya’sının işgali altında kalmış, Sovyetler Birliği'nin kurulmasından sonra ateist ve vahşi komünizmin esiri olmuş ve böylece İslam’ın izleri silinmiştir; dolayısıyla eski dönemlerdeki atalarının, bu İslam’ın anlamı hakkında hiçbir şey bilmeden Müslüman olarak adlandırılmaları dışında nesiller İslam hakkında hiçbir şey bilmeden büyüdükten sonra İslam’ın adı neredeyse yok olup gitti! Bu korkunç yabancılaşmaya rağmen, Sovyet sistemi, onun komünizmi ve demir duvarları yıkılır yıkılmaz baş döndürücü bir hızla dinlerine geri dönmeye başladılar. Komünizm sonrası Rusya Federasyonu’nda Ortodoks Kilisesi’ne gösterilen büyük özene ve onun toplumdaki ihtişamını ve rolünü yeniden canlandırma çabasına rağmen,Orta Asya’nın İslam beldelerindeki komünistlerin kalıntılarını reddettiler ancak onlar, bir hayat, toplum ve yaşam biçimi inşa eden gerçek İslam’ın özelliklerini sildiler. İşte bu suçluların en öne çıkanı, sahte bir şekilde “İslam Kerimov” olarak anılan Özbekistan’ın ölen Cumhurbaşkanıdır; zira o, komünist ve Yahudi kökeninden dolayı içinde İslam’a olan nefretini biriktiren bir kindardır. Çünkü çeyrek asır boyunca bu tiran, hem kendisinin, hem de efendisi Putin’in uykularını kaçıran İslam’ın her tezahürüne karşı savaş başlattığı gibi ekolleri ve mensubiyetleri ne olursa olsun İslam davetini taşıyan herkese, şerî kıyafetlere, Kur’an ve şeriatı öğreten okullara karşı bir kampanya başlattı. Nitekim onun cürümlerine en çok maruz kalanlar, gerek fikirlerinin gücüyle, gerekse komünizm ile kapitalizme alternatif olarak İslam’ı bir hadarat projesi ve bir yaşam biçimi olarak ifade etmelerindeki netlikle öne çıkan Hizb-ut Tahrir gençleri olmuştur. Zira o, onlara (Hizb-ut Tahrir gençleri) saldırmaya, onları tutuklamaya, yerlerinden etmeye, işkence etmeye, kemiklerini kırmaya, vücutlarını yakmaya, derilerini yüzmeye ve karınlarını parçalamaya başladı...
Bu vahşi uygulamalardan en hafif olanı, onlardan yüzlercesinin, çoğu yirmi yıldan az olmamak üzere en iğrenç ve insan onurunu en aşağılayıcı bir şekildeki cezaevlerinde uzun hapis cezalarına muhkem edilmeleridir!
Bu tiran 2016 yılında öldü ve onun yerine, selefinin işlediği insan hakları ihlallerini onaylamadığını, bunları durduracağını, hukuka ve kamu özgürlüklerine saygı çerçevesinde yeni bir aşamaya geçeceğini ilan eden Cumhurbaşkanı Mirziyoyev geçti. Bunun üzerine insanlar çok sevindiler ve rahat bir nefes aldılar; ancak çok geçmeden insanlar, bu açıklamaların sadece bir serap ve vehim olduğunu fark ederek şok oldular.Ömrünün yarısını cezaevlerinde geçiren, cezaları bitince serbest bırakılan -ki hatta birçoğu, cezalarını çektikten sonra cezaları yenilenen- Hizb-ut Tahrir gençleri, kısa bir süre sonra yeniden soruşturmaya tabi tutulduklarını, işlemedikleri suçları itiraf etmeye zorlandıkları gibi önceden hazırlanmış itirafları onaylamamaları halinde kadınlarını taciz etme, çocuklarını tutuklama, ailelerine işkence etme tehdidi altında yeniden cezaevlerine ve hücre odalarına yerleştirilecekleri önceden hazırlanmış itirafları imzalamaya zorlandıklarını gördüler!
Bu suçlular, bu Müslüman ülkelerin kafir uluslararası sistemlere bağımlılığını kabul eden Müslümanların başındaki herhangi bir yönetici tarafından kendilerine yönelik en ufak bir şekilde hesap sorulacağını veya en ufak bir suçlama yapılacağını beklemiş olsalardı bu suçlarına devam edemezlerdi. Ancak bizzat kendi gözleriyle gördükleri halde, yok edilen, on binlercesi öldürülen, ülkelerinden ve ordularından bir taş atımı uzaklıkta olduğu halde evleri yeryüzünden silinen Gazze halkını yüzüstü bırakan, hatta onlara düşman olanlarla gizli iş birliği yapan bu yöneticiler, onlara nasıp hesap sorabilirler ki?! Bilakis onlar, daha önce de Çin’in işgal ettiği ve halkına en korkunç eziyetleri yaşattığı Doğu Türkistan’daki Türkmen komşularının da yüzüstü bırakıldıklarına şahit olmuşlardı ve diğerlerine, diğerlerine…
Bütün bu olup bitenler -ki bunların büyük bir kısmı hiçbir insan tarafından duyulmamıştır- bu ümmetin, kendisi için sığınabileceği, kendisini ve halkını koruyabileceği, kendinin ve namusunun güvende olacağı, arkasında savaşacağı ve düşmanlarına karşı korunacağı bir kalkan olacak bir bina inşa etmedikçe düşmanlarının kötülüğünden, onun kendisini istismar etmesinden ve zayıflatmasından kurtulamayacağını teyit etmektedir; bu bina ise kendilerinin ona ait oldukları ve onun da kendilerine ait olduğu Raşidi bir devlettir. Zira o devlette, hakimiyet, iktidar ve korkuya, öldürmeye ve yerinden edilmeye karşı güven olduğu gibi onda güven ve huzur içinde Allahu Teala’ya ibadet edecekler, düşmanlarıyla cihad etmek ve gasp edilen topraklarını kurtarmak için harekete geçecekler ve İslamlarını, bir hayır ve nur risaleti olarak tüm dünyaya yayacaklardır.
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed El-Kasas