- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Müslümanları, Zulme ve Şiddete Karşı Teşvik Kampanyası!
Haber:
Bu yılın 4 Temmuz’unda Taşkent’teki 23 eski siyasi mahkûm hapis cezasına çarptırıldı. Onlardan on beşi 7 ila 14 yıl hapis cezasına ve cezalarını da özel ceza infaz kurumunda çekmeye mahkûm edildi. Bu on beş gence verilen cezalar aşağıdaki şekildedir: Mahmudov Dilmorod, Tulaganov Mirzahad ve Ahunganov Amed’e 7 yıl, Rahmetov Anver, Mirzahmedov Otabek, Ali Mahmudov Aziz, Nizamov Murad ve Mamurov Dilmurod’a 12 yıl, Abdullah Zabihullah, Hikmatov Fahreddin, Yuldaşev Anorgon, Mirza Ahmadov Maşrab, Aşrabov Sadreddin ve Şamsiyev Alem'e 13 yıl ve Fazılbekova Davronbek'e 14 yıl. Ayrıca ülkenin farklı bölgelerinden 19 eski siyasi mahkûm tutuklanarak başkent Taşkent’e nakledilmiş olup halen sorgulamaları sürüyor.
Yorum:
Bu uzun yıllar süren hapis cezalarına çarptırılanlar ve soruşturmaları devam eden kişiler, tiran Kerimov rejiminin baskı makinesinin kurbanlarıdırlar. Müslümanlara karşı aşırı düşmanlığıyla bilinen kana susamış Kerimov ve o dönemdeki Amerikalı efendileri, bu gençlerin ülkemizde İslam davetini taşımaları hiç hoşlarına gitmiyordu. 1999 yılında, Kerimov rejiminin Taşkent’te düzenlediği bombalamaların ardından binlerce Hizb-ut Tahrir’li erkek ve kadın genç tutuklanarak uzun yıllar hapis cezasına çarptırıldılar. Onlardan bazıları, yukarıda adı geçen gençlerdir. Örneğin dün 14 yıl hapis cezasına çarptırılan Fazılbekov Davronbek, daha önce de hayatının 21 yılını ağır şartlara sahip cezaevlerinde geçirmişti. Ayrıca Şamsiyev Alem 19 yılını, Hikmatov Fahreddin 19 yılını, Mirzahmedov Otabek 20 yılını, Mahmudov Dilmurod 19 yılını ve Mamarov Dilmurod 22 yılını ağır koşullara sahip çeşitli cezaevlerinde geçirdiler... Dahası onlar, yıllar içinde birkaç kez yeni hapis cezalarına çarptırıldılar...
Kerimov döneminde tutuklanan binlerce genç, sorgulama sırasında ve ceza infaz kurumunda akıl almaz psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldılar. Bu işkenceden bazıları, toplu dayak, anüse sopa sokmak, tırnak altına iğne batırmak, tırnak makası ile meme ucunun başını kesmek, vücudun üzerine kaynar su dökmek ve saatlerce hareket etmeden demir bir yatağa bağlanmaktır... O dönemde bu kadar vahşi ve insanlık dışı işkenceler en ağır suçlulara, hatta katillere bile uygulanmıyordu; dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da zulme uğrayan Müslümanların sürekli olarak namaz ve oruç gibi ibadetlerden mahrum bırakılmalarıdır. Bunun amacı ise Allah’ın kelimesini yüceltmek için vacip olan çalışmayı engellemek, gençleri Hizb-ut Tahrir'den uzaklaştırmak, onu kınamak, hatta onları, partiye ihanet etmeye zorlamaktır. Bu şekilde onlar, “doğru yola” tabi olduklarını ve “yabancı fikirlerin” etkisinden çıktıklarını ispatlamış olacaklardı!
Kayda değerdir ki Kerimov rejimine hizmet eden paralı imamlar da, bu meselede özel bir rol oynamışlardı. Zira bu imamlardan oluşan gruplar Özbekistan hapishanelerindeki parti üyeleriyle bire bir görüşmeler yaparak onların “yanlış yoldan” dönmelerini istediler ve kimin dönmeye meyilli, kimin hala “inatçı” olduğuna dair ayrıntılı raporlar hazırlayarak bunları ilgili servislere sundular. Bu tür raporların ardından, birçok kararlı genç işkence altında şehit edildi, işkence izleri taşıyan cesetleri ailelerine teslim edildi ve suçlu Kerimov rejiminin suçlarını gizleyebilmek için bu cesetleri derhal defnetmeye zorlandılar. Nitekim bu suçlu rejim tarafından uygulanan baskı ve şiddet nedeniyle birçok aile parçalanmış ve binlerce dindar Müslüman, hain, halk düşmanı, aşırılık yanlısı ve terörist olarak teşhir edilmiştir!
Şu anda bu eşi benzeri görülmemiş baskı ve şiddeti hatırlatmamızın maksadı, Mirziyoyev rejiminin de son zamanlarda aynı politikayı izlemeye başlamış olmasıdır. Şüphesiz Özbekistan hükümetinin böylesine aşağılık bir eylemi gerçekleştirmesinin nedeni, Rusya ve Amerika gibi sömürgeci ülkelerdeki "büyük efendilerini" memnun etmek içindir. Ancak Hizb-ut Tahrir, onların boğazlarında bir diken olarak kalmaya devam edecektir. Bu nedenle onlar, İslam beldelerindeki ajan yöneticilerden, partiyle (Hizb-ut Tahrir) savaşmaya devam etmelerini talep ediyorlar; çünkü parti, İslam ümmetini, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaya davet ediyor. Şüphesiz bu güçlü ve ideolojik devlet ortaya çıkarak mevcut uluslararası sistemin köklerine darbe indirecek ve zenginliklerle dolu İslam topraklarına sülük gibi yapışan sömürgeci kafir ülkelerin atardamarlarını kesecektir. Ayrıca bu devlet, Yahudi varlığını da mübarek Filistin topraklarından söküp atacağı gibi Mescid-i Aksa’yı ve Gazze’yi de kurtaracaktır.
Dolayısıyla Özbekistan’da eski rejimin uyguladığı baskı makinesinin yeniden ortaya çıkmasına karşı sessiz kalınamaz. Bu kadarı yeter! Aslında Müslüman halkımız ve tüm İslam ümmeti şunu söylemelidir: “Yeter artık!” bugün tanık olduğumuz baskı ve şiddete. Artık cevap vermenin zamanı geldi! Haydi ailelerin bir kez daha parçalanmasına ve masum ve dindar kişilerin uydurma suçlamalarla yıllarca mahsur bırakılmasına karşı sesinizi yükseltin!
Nitekim Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi şu başlıkta küresel bir kampanya başlattı: “Ey Ümmet; Özbekistan’daki Siyasi Mahkumlardan Bir Çağrı!" Ey Müslümanlar! Bu küresel kampanyaya sizlerde katılın! Onları destekleyin ve mazlumları desteklemek için elinizden geleni yapın!
Özbek rejimine, ülkenin dini idaresinde, yargı cihazında ve güvenlik aygıtındaki yüksek ve düşük mevkilerde bulunan herkese bir kez daha hatırlatıyoruz ki, bu mazlum insanlara eziyet etmenin sonuçları, her iki dünyada da alçaklığa ve sefalete yol açacaktır! Tıpkı Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu gibi: الظُّلْمُ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ“Şüphesiz ki zulüm, kıyamet gününde karanlıklar (olacak) dır.” O halde ondan uzak durun! Ve Allahu Teala’nın şu kavlini tedebbür edin: وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ“Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” [Şuara 227] Ve bir süre sonra bile olsa hakkın muzaffer olacağını ve zulmün ve şiddetin de utanç verici bir hezimetle sonuçlanacağını asla unutmayın! كَتَبَ اللهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ “Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.” [Mücadele 21]
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan