Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye’nin Kayseri İlindeki Olaylar, Cahiliye Irkçılığıdır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Türkiye’nin Kayseri İlindeki Olaylar, Cahiliye Irkçılığıdır!

Haber:

Bazı gençlerin şehirde, Türk bir kız çocuğunun Suriyeli genç bir mülteci tarafından taciz edildiğine dair söylentileri yaymalarının ardından Türkiye’nin Kayseri şehri zor ve acı olaylara sahne oldu. (Ajanslar)

Yorum:

Söylentilerin hakikati ve olayların doğrudan nedenleri ne olursa olsun bu, milliyetçiliğin hayatın bazı yönlerine, özellikle de siyasi hayata nüfuz ettiğini ve egemen olduğunu göstermektedir.

Bazı Müslümanların hâlâ milliyetçilik slogan attıklarını, ulusal bayrakları dalgalandırdıklarını, ırkçılık ve kabilecilik duygularıyla hareket etmelerini ve birbirlerine karşı davranışlarında şerî hükümleri ihlal ettiklerini ve onların, sömürgeci kâfirin Müslümanları kontrol edebilmek ve ümmeti kendi hegemonyası ve otoritesi altında tutabilmek amacıyla onları bölmek ve zayıflatmak için sömürgeci şeytanların Müslüman ülkelere ektiği ırkçılığın zehirleri tarafından kontrol edilmesini görmemiz utanç vericidir.

Evet, milliyetçilik zehriyle ve ırkçılık silahıyla ümmeti parçalamayı, ülkeyi Hilafet Devleti’nin enkazı üzerine bölmeyi, her bir bölgeye bir bayrak vermeyi, her bir devletçiğin başına, bölünmeyi pekiştirmek, sınırların sabit kalması için çalışmak ve tüm gücüyle sınırları korumak için çalışan bir emir atamayı, ordunun asıl görevinin de bu sınırları ve tahtları korumak olmasını başarabilmek için sömürgeci kâfirin istediği ve gerçekleştirmek için yüzyıllarca çalıştığı şey işte buydu. Dahası onların kanunları, bayraklarının aşağılanmasını ve paçavra bayraklarıyla alay edilmesini suç saymaktadır. İşte bunu pekiştirmek için milliyetçilik fikrini yaydılar ve hayatın her alanında propagandasını yaptılar; bu ise sadece Türkiye ve Arap ülkeleriyle sınırlı değildir, aksine tüm İslam beldelerinde gördüğümüz bir olgudur.

Erdoğan’ın ise Suriyelilerin mallarına yapılan saldırıların ve Suriye’nin kuzeyindeki Türk bayrağına yapılan saldırıların, iyi düşünülmüş bir kaos planı dahilinde gerçekleştiği şeklindeki değerlendirmesi, içerikten yoksun olan ve doğru bir sözle batılın kastedildiği bir değerlendirmedir; çünkü hain ve suçlu Mustafa Kemal’in Hilafet Devleti’ni ortadan kaldırdığından beri kurduğu milliyetçilik temellerine dayalı politikası, bu ihtilafların ve bu yozlaşmış ve kokuşmuş naraların sebebidir. Bu yüzden Erdoğan’ın yapması gereken, saldırganlara ve saldırıya uğrayanlara, onların din kardeşi olduklarını, sınırların onları tefrikaya düşürmemesini, toprak konusunda anlaşmazlığa düşmemelerini, tüm ülkelerinin tek olduğunu, tek bir ümmet olduklarını, Suriyeliler ile Türkler arasında hiçbir farkın olmadığını açıklamaktı. Ancak o bunu yapmak yerine makamından ve otoritesinden korktuğu için muhalefeti ya da ülkenin güvenliğini istikrarsızlaştırmak için çalışan gizli güçleri suçladı.

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmaktadır: وَإِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ “Hakikaten bu (bütün peygamberler ve onlara iman edenler) bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise bana kulluk edin.” [Mu'minûn 52] Ve şöyle buyurmuştur: إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ “İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.” [Enbiya 92] Bu ayetleri sabah akşam okuduğumuz halde üzerinde tefekkür etmeden nasıl siyasi ve sosyal hayatımızda gerçekleştireceği ki?! Cabir İbn-i Abdullah Radıyallahu Teala Anh’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir gazvede Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bulunuyorduk: (Cabir) dedi ki: -bunun Beni Müstalik Gazvesi olduğu rivayet edildi-. Muhacirlerden bir adam Ensardan birine vurdu. Derken Ensârî: Yetişin ey Ensâr! Muhacir de: Yetişin ey muhacirler! dediler. Bunu işiten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: مَا بَالُ دَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ؟ “Bu cahiliye davası da nedir?” Denildi ki: Muhacirlerden bir adam Ensardan birine vurdu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ “Onu (milliyetçiliği) terk edin çünkü o kokuşmuştur.” Müslim, Cündeb İbn-i Abdullah el-Beceli’den şöyle dediğini rivayet etti: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: مَنْ قُتِلَ تَحْتَ رَايَةٍ عِمِّيَّةٍ يَدْعُو عَصَبِيَّةً أَوْ يَنْصُرُ عَصَبِيَّةً فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ “Her kim körü körüne (çekilmiş) bir bayrağın altında savaşır, bir asabeye-ırkçılığa davet eder veya bir asabeye yardımda bulunursa, cahiliye ölümüyle ölmüş olur.”

İslam ümmetinin bugünlerde, özellikle de savaş, kuşatma ve açlık altındaki zayıf bir grubun Yahudilerle doğrudan karşı karşıya gelmesi gibi Filistin’de yaşadığı ve tüm milletlerin, İslam’ı çarpıtmak, tahrif etmek ve onunla savaşmak için aç kurtlar gibi onun üzerine üşüştüğü vahim olaylar, evet bu olaylar, İslam ümmetinin evlatlarını, gözlerindeki perdeyi kaldırmaya, bu şiddet kampanyalarına karşı kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak birlik olmaya, ümmetten kendilerine yardım etmeleri için haykıran Gazze’deki mustazaf kardeşlerine destek olmaya sevk etmelidir; ancak maalesef Sudan’da, Libya’da, Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de, Mısır’da, Tunus’ta, Türkiye’de ve diğer Müslüman ülkelerde aileler ve kardeşler arasında en şiddetli çatışmanın ve yoğun çatışmaların yaşandığını görmekteyiz!!

İslam ümmeti bir bütün olarak, daha önce olduğu gibi milletler arasında en önde olabilmek için otoritesinin yeniden tesis etmeyi ve Allah’ın şeriatıyla yönetilmeyi arzulamalıdır; ancak otoriter gruplar, çıkar sahipleri ve bazı sırtlanlaşmış kişiler, ümmetin otoritesini iktidara taşımasını engellemektedirler. Bu yüzden çatışmanın okları bu ajan gruplara yöneltilmeli ve onların propagandasını yaptıkları yozlaşmış fikirlerle savaşılmalıdır ki böylece toplumda onlardan hiçbir iz kalmasın, fikirleriyle birlikte silip süpürülsünler, planları ifşa olsun ve bunların yerine İslam’ın fikirleri gelsin ve İslam’ın hükümleri de tatbik konumunda olsun; işte o zaman bu suni farklılıklar ortadan kalkacak ve bu sahte sınırlar yok olup gidecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER