- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Ey Kenane Mısır Halkı: Müslüman Müslümanın Kardeşidir; Ona Zulmetmez Ve Onu (Düşmana) Teslim Etmez!
Haber:
Sudanlıların Mısır'dan sınır dışı edilmesini teşvik eden birçok video yayıldı ve hâlâ devam eden ve ekini ve nesli yok eden savaştan kaçarak Mısır'daki kardeşlerinin yanına sığınan Sudan halkına yönelik kışkırtma ve nefreti yaymak için elektronik medya aracılığıyla birçok hashtag, kampanya ve program devreye sokuldu.
Yorum:
Kesinlikle Mısır ve Sudan halkı din kardeşleri olup onları birbirine bağlayan İslam akidesidir ve Mısır ve Sudan tüm Müslümanların içinde yaşama hakkına sahip olduğu İslam topraklarıdır; şayet sömürgeci kafirlerin, ülkelerini bölmek, güçlerini zayıflatmak ve kelimelerini farklılaştırmak için dayatmış oldukları Sykes-Picot sınırları olmasaydı, onları kırmak ve iktidarlarını çökertmek kolaylaşırdı. Bizzat olan işte budur; zira Müslüman, kendisine sığındığı ve yasal sorumluluk olmaksızın ikamet etme hakkına sahip olduğu kendi ülkesinde bir yabancı haline gelmiştir. Bu, Medine-i Münevvere’deki Müslüman Muhacir ve Ensar’ın başına da gelmişti; nitekim Kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Muhacirlerle birlikte oraya hicret ettiklerinde, Ensar onlarla her şeylerini paylaştılar, onları çalışmak için pazara götürdüler, onlarla evlerini paylaştılar ve böylece en güzel kardeşlik, en güzel toplum ve en adil bir devlet oldu; işte bu, tüm dünyaya nur taşıyan ve Kisra, Kayser, Pers ve Roma krallarını ortadan kaldıran Medine Devleti’dir.
Evet, bu, İslam kardeşliğinin bir nimetidir; bizler Sudan halkından olan kardeşlerini sınır dışı etmeye kışkırtan Mısır’daki kardeşlerimize Allah Subhanehu ve Teala’nın şu kavlini hatırlatıyoruz: وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّناً وَهُوَ عِندَ اللهِ عَظِيمٌ “Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.” [Nur 15] O halde ey Mısır halkı; size sığınan kardeşleriniz hakkında Allah’tan korkun ve sakın onların rızkınızı keseceğini sanmayın; zira rızık, sadece Allahu Teala’nın elindedir; her ne kadar bazıları hata yapıyor olsa da bunu genellemeye gerek yoktur; Sudan halkından Mısır ve diğer yerlerde kim bulunursa bulunsun, şerî hükümlere bağlı kalmaları, İslami nefsiyetin simgesi olmaları ve düzen, sükûnet ve güzel bir ahlaka bezenmeleri gerekir.
İnsanları ülkelerine dönmeye teşvik eden ve bunu savunan videoların tekrarlanmasına gelince; bu, orduların görevidir; eğer orduların görevi insanları korumak değilse, o zaman onların görevi nedir Allah aşkına?!
Güçlü ordunun içerisinde, yumuşak olmayan, gücü kırılmamış ve cesaretten yoksun olmayan adamlar vardır; ancak bu, ülkemizi parça parça bölmek ve bu ülkenin bol miktardaki zenginliklerini ve servetlerini yağmalamak için planmış bir savaştır. Çevremizdeki tüm ülkelere karşı yürütülen bu plan,Sudan’ın yöneticilerinin, kendi cildimizden Müslüman evlatlarımızın eliyle başka bir şekilde yeniden sömürgeleştirmek için içine düştükleri lanetli bir plandır. Vallahi bu, elem verici bir şeydir; ama bizler, bir zorluğun ardından bir kolaylığın olacağını söylüyoruz. Tıpkı şöyle denildiği gibi:Halkalar iyice sıkışıp daralınca, bir anda kurtuluş geliverdi, oysa ben kurtuluşun olmayacağını zannetmiştim.
Müslümanlar, daha önce hallerinin iyi olduğu döneme geri dönmeyecekler mi; zira o zaman Allah katında birbirlerini seven kardeşler olacakları gibi bu sayede dünyanın efendileri olacaklar; böylece yeryüzüne hayır ve bereket yayılacaktır.
Hepimiz Allah’ın şeriatının hakim olması için çalışmalıyız; zira tüm sorun ve meselelerin etkili ilacı ve tedavisi budur. Nitekim Mısır sokaklarında çay ve kahve satan mülteci kadınlar, sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalmış olup artık bundan korkar hale gelmişlerdir. İslam’a gelince; ailesine bakacak kimsesi olmayan her kadını gözetmek ve onun ve çocuklarının görevini yerine getirmek devletin üzerine vaciptir; işte bu, kadını bir anne, ev hanımı ve korunması gereken bir namus kılan İslam’ın hükmünün faziletidir. Ayrıca İslam’ın ilk dönemlerinde bir kadının namusunu geri almak için koca bir ordu seferber edilmiş ve bir kadın için Yahudiler Medine-i Münevvere’den sürgün edilmiştir. İşte bu, artık zamanı gelmiş olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin gölgesinde geri dönecek olan İslam’ın yönetiminin azametidir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hüveyde Osman (Ümmü Muaz) – Sudan