- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sonra Ne Olacak Ey Hain Otorite?!
Haber:
İşgal ordusu Çarşamba günü şafak vakti Batı Şeria’da yoğun hava kuvvetleri koruması altında kapsamlı bir askeri operasyon başlattı ve Yahudi varlığındaki medya organları, saldırıyı 2002’deki “Savunma Duvarı” operasyonundan bu yana türünün en büyüğü olarak nitelendirdi. Filistinli tıbbi kaynaklar, işgal ordusunun Cenin, Tulkarim ve Tubas bölgelerini hedef alan genişletilmiş askeri operasyonunun başlamasından bu yana 17 kişinin şehit olduğunu ve 22 kişinin de yaralandığını bildirdi. (El Cezire Net)
Yorum:
Güvenlik güçleri, Filistin Ulusal Otoritesi’nin silahlı askeri oluşumların kurulmasını engelleyen yasaları uyarınca hâlâ mücahitleri takip ediyor. Otorite, kendi büyüklerinin kutsal olarak kabul ettiği güvenlik koordinasyonu denilen şeye bağlı kalmakta hâlâ ısrar ediyor!
İşgal güçleri, Filistin kamplarına ve kasabalarına saldırıyor, savaşçıları hedef alıyor, onlara suikastlar düzenliyor ve kuşatıyor, sokakları buldozerle yıkıyor, binaları bombalayıp havaya uçuruyor, kamplardaki altyapıyı buldozerlerle yok ediyor ve gençleri tutuklayıp onlara işkence ediyor.
Son dönemde Tubas şehri ve kuzey bölgelerine yönelik yapılan baskın ve kuşatmada meydana gelenler ve gaspçı varlığın ordusunun işlediği birçok gencin şehit olmasına yol açan katliamları, evet tüm bunlar ve daha fazlası, Filistin otoritesini, koordinasyonun durdurulduğunu ya da Oslo Anlaşmasının veya Filistin otoritesinin vahşi varlıkla imzaladığı utanç verici anlaşmaların askıya alındığını ilan etmek için harekete geçirmedi; bilakis bunun aksine tarihin bir benzerine tanık olmadığı bir küstahlık ve utanmazlıkla mücahitleri takip etme, tutuklama ve onları Yahudi varlığına teslim etme konusunda varlıkla aynı safta durmaktadır!
Bu yılın başlarında eski Başbakan Muhammed Iştiyye tarafından aktarılanlara göre güvenlik güçlerinin sayısı sekiz teşkilata ulaşmaktadır ki bunlar şunları kapsamaktadır: Ulusal Güvenlik, Sivil Polis, Genel İstihbarat, Önleyici Güvenlik, Askeri İstihbarat, Cumhurbaşkanlığı Muhafızları, Sivil Savunma ve Gümrük Polisi; şu anda bunlara bağlı üye sayısı sadece Batı Şeria'da yaklaşık 50.000 kişi olup bunun yanı sıra Hamas’ın Gazze Şeridi’nin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana Gazze’de çalışmadan maaş alan 30 bin kişi bulunmaktadır; ayrıca bu teşkilatların Dayton yönetimi altında kurulmasından bu yana ABD’nin sağladığı fon yıllık ortalama 100 milyon Dolar olup Avrupa Birliği ise bu teşkilatlara 10-16 milyon Avro arasında değişen bütçelerle eğitim misyonu katkısında bulunuyor... Peki bu cüzi aylıkları alanlar bunların haram ve ihanetin bedeli olduğunu anlamadılar mı?!
Yahudi varlığıyla koordinasyon deneyimi yaşayan ve Yahudi istihbarat başkanlarıyla onlarca toplantıya katılan Fetih’in merkez komite üyesi Tevfik Tiravi, mevcut halefi Macid el-Ferec’in bu yaklaşımdan sapmadığını ve Yahudi varlığının iç güvenlik servisi (Şin Bet) başkanı Ronen Bar ile düzenli olarak görüşmeye devam ettiğini açıkladı. 75 yaşındaki Tiravi, Filistin güçlerinin Yahudi varlığıyla işbirliğine ilişkin şüphelerden endişe duyarak “Filistin otoritesinin 7 Ekim’den bu yana Filistinlileri tutuklaması bizim, “İsrail‘in” hizmetkârı gibi görünmemize neden oluyor“ şeklinde açıklama yapıyor. (El Cezire Net)
Gazze’deki halkımız tarihte eşi benzeri görülmemiş bir vahşetle öldürüldükleri, katledildikleri, kuşatıldıkları ve açlıktan öldükleri halde Abbas-Dayton otoritesi hâlâ ihanet etmeye, Batı Şeria’daki cihadı sekteye uğratmaya, gençleri kuşatıp onları teslim etmeye ve işgal güçlerinin kamplara sızıp mücahitlere suikast düzenlemesinin önünü açmaya devam ediyor; tıpkı yakın zamanda mücahit Ebu Şuca’nın öldürülmesinde (Allah rahmet eylesin) olduğu gibi; nitekim kendisi 26 Temmuz 2024 tarihinde, bir bomba düzeneği hazırlarken meydana gelen patlamada yaralanmasının ardından Tulkarim’deki Sabit Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğü sırada Filistin otoritesinin cihazları onu tutuklamaya çalışmıştı ancak Filistinli kalabalıklar bunu engellemiş ve onu oradan çıkarmayı başarmışlardı.
Hiç şüphe yok ki bu güvenlik teşkilatlarının pek çok üyesi ihanetlerinden, ajanlıklarından ve bu hain otoriteye bağlılıklarından kurtulmak için can atıyor olsalar da ancak onların eğitilmesi, bağlılıklarının kutsanması ve maaşa bağlanmaları belki de bunu engelliyordur. Ama bu ümmette hayır asla bitmez; şüphesiz samimi insanlar, bu zincirlerden kurtulmaya, Gazze’deki mücahit kardeşleri gibi cihad yoluna girmeye ve Allah yolunda şehadeti talep etmeye yöneleceklerdir.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ إِن يَكُن مِّنكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ وَإِن يَكُن مِّنكُم مِّائَةٌ يَغْلِبُوا أَلْفاً مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَفْقَهُونَ
“Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.” [Enfal 65]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Yusuf Seleme