- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Ümmet, Hastaneler İnşa Etmek İçin Değil, Filistin'i Kurtarmak İçin Orduları Harekete Geçirecek Bir Halife Seçecektir!
Haber:
Cezayir Bağımsız Ulusal Seçim İdaresi Başkanı Muhammed Şerefi 7 Eylül 2024 Pazar günü, cumhurbaşkanlığı ön seçimlerinin geçici sonuçlarını ve özgür aday Abdulmecid Tebbun’un 5 milyon 329 bin 253 oy, yani yüzde 94,65 oy aldığını açıkladı. (Mozaic Radyosu).
Yorum:
Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun bir kez daha yeni bir dönem için, asla hükümet koltuğu diyemeyeceğimiz bir koltuğa oturdu; çünkü bu koltuk gerçekte bir buçuk milyon şehidin ülkesi Cezayir’in kararlarında ve politikalarında Haçlı Batı'nın egemenliğini ve kontrolünü pekiştiren bir koltuktur. Zira sömürgeci kâfir Osmanlı Hilafetini yıktıktan ve Müslüman ülkelerde Sykes-Picot kafeslerini, dikenli telleri, bölünme ve aşağılanma bayraklarını diktikten sonra, bunlarla birlikte hükümet sistemini ve İslam'a ve Müslümanların servetlerine yönelik planlarını, kurnazlıklarını ve savaşını yürütmek için ajan üstüne ajan seçme yöntemini belirledi.Örneğin Cezayir’in 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Osmanlı Hilafeti altındaki tarihi ile sömürgeci Fransa’dan sonraki, hatta günümüze kadarki tarihinin arasında bir karşılaştırma yaparsak, bu ikisinin sadece farklı olduğuna dair değil, aksine bunların taban tabana zıt olduğuna dair bir tablo görürüz; zira Osmanlı Hilafeti döneminde, Sicilya Krallığı, Sardunya Krallığı, Portekiz, Toskana Krallığı, İspanya, Avusturya, İngiltere, Hollanda, Hannover ve Bremen, İsveç, Danimarka ve Fransa da dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri barış, koruma veya karşılıklı ticaret karşılığında Cezayir devletine ağır vergiler ödediler... Nitekim tarihçilere göre Osmanlı döneminde Cezayir donanması, İngiltere ve İzlanda’dan Kanarya Adaları ve Azor Adaları’na kadar Atlas Okyanusu’nda dolaşıyor, bu da ülkelerin donanmalarının ve gemilerinin güvenliğini sağlamak için Cezayir ile anlaşmalar yaparak onun dostluğunu kazanmak için yarışmalarına neden oluyordu... Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri de 18. yüzyılda Akdeniz'deki ticaretini koruması karşılığında Cezayir’e haraç ödemiştir.
Bu Ruveybida yöneticilerin zamanına gelince;Cezayir, bağımlılık, zayıflık, servetlerin yağmalanması ve kapitalist sistemin açgözlülüğü gibi İslam ümmetinin ulaştığı durumdan farklı değildir; zira bir zamanlar Akdeniz’i kontrolü altında tutan bu donanma, dini ve namusları sattığı gibi kutsalları da satan ve Filistin’i, en kötü azabı yapmaları için Yahudilere, Avrupalılara ve Amerikalılara teslim eden yöneticilerin emri altına girdi.
Cezayir Sykes-Picot kafeslerinden biri olarak kaldığı ve kötülükleri Haçlı Batı tarafından formüle edilen liberal demokratik bir rejim tarafından yönetildiği sürece ne kendisini ne de Filistin kurtarabilecektir. Ancak bunlar, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bize kurmamızı emrettiği Hilafet Devleti’nin bağrına dönüp namusları ve kutsalları koruyacak, İslam’ın hükümlerini tatbik edecek ve Yahudi varlığını paramparça edecek orduları seferber edecek tek bir Halife’ye biat edildiğinde kurtulacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Necmeddin Şuaybin