- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Trump: Orta Doğu Patlıyor ve Üçüncü Dünya Savaşı'nın Eşiğinde Olabiliriz!
Haber:
Cumhuriyetçi aday ve eski ABD Başkanı Donald Trump, dünyanın 3. Dünya Savaşı'nın eşiğinde olabileceğini söyleyerek Orta Doğu'da bir patlama uyarısında bulundu ve Washington’u krizleri çözmede başarısız olmakla suçladı. Bu açıklama, Gazze ve Lübnan’da Yahudilerin tırmanışa geçtiği ve Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği bir dönemde geldi. Trump, “Orta Doğu patlıyor ve Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğinde olabiliriz ve Beyaz Saray ne yapacağını bilmiyor” dedi. (El Cezire Net)
Yorum:
Bu açıklama, Amerika’nın bölgede kendisine hizmet etmesi için türettiği çatışmanın taraflarına, ajanlarının kontrolü sıkılaştırmaya hazır olduklarına dair bir uyarı olarak gelmiştir ki böylece her bir taraf, herhangi bir gücün kendisiyle karşı karşıya gelmesini veya çıkarlarına saldırmasını önlemek için Amerikan tarzı üzere savaştaki pozisyonunu alsınlar. Bu yüzden Amerika kendisiyle rekabet etmek isteyen herhangi bir gücü engellemek için bölgeye bir varlık yerleştirmiş olup bu güçleri bu diktiği kazığı korumakla ve onun gücünün inadını desteklemekle meşgul etmektedir.
Cesaret gösterip destek dilenen ama gerçek vakıasında miskinlik kendisine galip gelen kapitalist sistemin koltuğu için rekabet eden aktörlerin ima ettiği şey işte budur; zira o, birçok nedenlerden dolayı sönmesinin yakın olduğunu hissediyor ki bunlar şunlardır:
- İçeriden, seçkinlere daha fazla zaman kazandırmak ve tiyatrosuyla onların hoşuna giden şeyleri parlatmak için seçim ve rekabet maskaralığıyla dikkat dağıtıyor.
- Küresel ve Arap bilincini, ekonomik kaybı, yolsuzluğu ve herhangi bir ilerleme olmaksızın aşamaları atlatmasından kaynaklanan iç parçalanmayı umursamadan körü körüne bir güven ve rekor sürede hedefe ulaşmak için olayları hızlandırma konusundaki aptallığı nedeniyle şımarık ajanının genişleme konusundaki pervasızlığı ve bölgeyi bilinmeyen bir akıbete sürüklemesi.
- Buna bir neden daha ekleyebiliriz ki o da, ABD’nin ajanlarını ve bölgeye yerleştirdiği üsleri barındıran İslami halkların uyanışından duyulan korkudur; zira İslami halklar, kaybolup aldatılmış olsa da onun uzun bir süre ve belirsiz bir şekilde sessiz kalması imkansızdır. Çünkü her gün artan zulmün, Amerika gibi kendi halkına bile adil olmayan sömürgeleştirilmiş ülkelerden yayılan felaketlere sürükleyenin, bu zulmün denetleyicisinin ve Müslümanların başındaki yöneticilerle işbirliği yapanların bu Amerikan ittifakının olduğu açığa çıkmış ve ifşa olmuştur. Dolayısıyla Amerika, dünyayı savaş konusunda uyarıyor ancak ajanlarını direnmek için hazırlandığı ve onun gelişiyle yüzleşmek için üslerini ve gücünü hazırladığı kimseye yönelik saldırısını ertelemek istiyor. Dikkat edin bu kimse, geri dönüşünü engellediği, onun geri dönüşü için çalışanları engelleyip onları terörist olarak yaftaladığı ve onu başarısızlığa uğratmak ve geri gelmesine neden olan cihat gibi tüm maddi ve manevi güçleri durdurmak için kullanabileceği her şeyi organize ettiği Hilafet Devleti’dir. Bakın işte Amerika, İslam ümmetini durdurma savaşı için kollarını harekete geçirdi; bu yüzden ordular görevlerini yerine getirmiyorlar, akidelerine bağlı olarak geleceklerine sahip çıkmıyorlar, aksine tiranların başını takip edip ona itaat ediyorlar.
Umulur ki ümmetin basireti açılır da güç ehlini, savunmaya, intikam almaya ve onurundan geriye kalanları yeniden kazanmaya sevk ederek iman ve amel olarak vacibini yerine getirir ve böylece medya söylemini, Amerika’nın istediği gibi değil de anlaşılması gerektiği gibi anlar.
وَإِذَا جَاءَهُمْ أَمْرٌ مِّنَ الْأَمْنِ أَوِ الْخَوْفِ أَذَاعُوا بِهِ وَلَوْ رَدُّوهُ إِلَى الرَّسُولِ وَإِلَى أُولِي الْأَمْرِ مِنْهُمْ لَعَلِمَهُ الَّذِينَ يَسْتَنبِطُونَهُ مِنْهُمْ وَلَوْلَا فَضْلُ اللهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَاتَّبَعْتُمُ الشَّيْطَانَ إِلَّا قَلِيلاً “Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Rasul’e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz.” [Nisa:83]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ümmü Fatıma Sebatin