- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Açılım ve Kayyım Bir Arada: İktidar Ne Hedefliyor?
Haber:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin çağrısıyla ilgili, "Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı, sımsıkı tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail'in aparatlığını, emperyalizmin uşaklığını, Türkiye düşmanlarının maşalığını yapanları aradan çekip çıkarmanı istiyoruz" dedi. Erdoğan ayrıca, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kardeşlik projesine destek olduğu gerekçesiyle teşekkür ettikten sonra, “Coğrafyamız bir ateş çemberine dönüşmüşken, terör örgütünün mensupları Esenyurt’u kasıp kavururken bundan niye rahatsız oluyorsun? Bundan rahatsız olmayacaksın. Tam aksine burada mevcut yönetime destek vereceksin.” ifadelerini kullandı. (30.10.2024 TRT Haber)
Yorum:
Erdoğan, ittifak ortağı Devlet Bahçeli’nin PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ı örgüte silah bırakma çağrısı yapması için TBMM’ye davet etmesinin ardından ilk kez konuştu. Konuşmasında Kürt seçmeni mücadelenin dışında tutmaya çalışırken siyasi muhaliflerine karşı hem havuç hem de sopa siyasetini bir arada kullandı. Yeni sürecin sözcülüğünü üstlenen Devlet Bahçeli, Erdoğan tarafından özel olarak taltif edildi. Zira süreç toplumsal zeminde karşılık bulmaz ve akamete uğrarsa Bahçeli’nin günah keçisi ilan edilmesi söz konusu olacaktır. Erdoğan, buna karşı erkenden ön alarak sahiplenme mesajı vermiş oldu. Erdoğan’ın konuşmasından bir gün sonra ise İstanbul’un en büyük ilçesi ve ağırlıklı olarak Kürt nüfusun yaşadığı Esenyurt’un CHP’li belediye başkanı görevden alınarak yerine kayyım atandı.
İktidarın yeni Kürt açılımı veya Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle Terörsüz Türkiye Planı’nı, Erdoğan’ın açıklamaları ve sonrasında yaşanan gelişmeler çerçevesinde şöyle değerlendirebiliriz:
Hatırlayalım!
1. İktidar cephesi tarafından, Türkiye’ye yönelik dış tehditlerin arttığı bahane edilerek, iç barışı sağlamak ve iç cepheyi güçlendirmek amacıyla Öcalan üzerinden yeni bir toplumsal mutabakat çağrısı yapıldı.
2. Bu mutabakatın gerçekleşebilmesi için anayasanın değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilebilmesi hedefleniyor. Bu nedenle kilit parti konumundaki DEM Parti’nin CHP’den koparılması ve DEM Parti üzerindeki Kandil etkisinin Öcalan aracılığıyla tasfiye edilerek toplumsal mutabakatın bir parçası haline getirilmesi planlanıyor.
3. Kandil ya da PKK, kendilerini tasfiye etmeyi amaçlayan bu gelişmeler karşısında; masada kendilerinin olmadığı, onaylamadıkları bir sürecin gerçekleşemeyeceğini, Abdullah Öcalan’ın örgüt nezdinde artık bir etkisinin kalmadığını, müzakere ve sürecin kendileriyle birlikte yürütülmesi gerektiğini hissettirmek için, iktidara ve DEM Parti’ye bir mesaj niteliği taşıyan TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında bulundular.
4. TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırının toplumsal mutabakatı sağlama yönündeki azimlerini daha da güçlendirdiğini, ayrıca Kandil’deki terör baronlarına çağrıda bulunmadıklarını, çağrının muhatabının Kürt halkı olduğunu dile getirdi.
5. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 29 Ekim’de yaptığı konuşmayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hedef alarak bir belediye başkanı değil de sanki CHP’nin başkanı ve cumhurbaşkanı adayı niteliğinde bir konuşma yaptı.
6. Bu gelişmeler sonrasında CHP’nin Esenyurt Belediye Başkanı, terör soruşturması kapsamında tutuklanarak yerine kayyım atandı.
İktidarın yeni açılım süreci bağlamında anayasa havucuyla kayyım sopasını bir arada kullanarak şunları hedeflediği görülmektedir:
- Toplumsal mutabakata yanaşmayan ve Kandil etkisinde siyaset yapanlara fırsat verilmeyecek; Kandil’in siyaset üzerindeki etkisi tasfiye edilmeye çalışılacak.
- DEM Partisi toplumsal mutabakatın bir parçası haline getirilerek CHP’den koparılmaya ve CHP siyasette yalnızlaştırılmaya çalışılacak.
- Ekrem İmamoğlu, siyasetten tasfiye edilerek cumhurbaşkanlığı adaylığının önüne geçilmeye ve CHP içinde kriz üretilmeye çalışılacak.
- DEM Partisi’nin desteği sağlanarak anayasa değişikliğinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin önü açılmaya çalışılacak.
Elbette tüm bunlar, Müslüman Türk ve Kürt halkının kardeşliğini tesis etmek için değildir. Bu sadece meselenin kılıfıdır. Zira ajandasında laiklik, milliyetçilik ve menfaatçilikten başka bir şey olmayan, siyasete “La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah” zaviyesinden bakmayanlar, ne ümmeti birleştirebilir ne de Türkiye’nin sorunlarını çözebilir. İster iktidar ister muhalefet olsun, bu tür siyasi yapılar sömürgeciliğin esiri olmaktan kurtulamaz. Arap Baharı ve hali hazırda devam eden Aksa Tufanı’ndaki tutumları gibi, sadece koltuklarını korumak için sömürgeci kâfirlerin çıkarlarına hizmet ederler. Onların tek amacı, İslam ümmetinin hilafete yönelişini engellemek, hilafetin gerçek birleştiriciliğine karşı sahte, yapay birliktelikler üretmeye çalışmaktır. Ekonomik kriz ve toplumsal çöküş sarmalındaki Türkiye iç siyasetinde son yaşananlar bundan başkası değildir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım