- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Rusya İle Taliban Arasındaki Yakın İlişkiler Ne Anlama Geliyor?
Haber:
Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu, üst düzey bir heyetin başkanlığında Kabil’e giderek Taliban yetkilileriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunda görüşmelerde bulundu.Ziyareti sırasında Afganistan Siyasi ve Ekonomik İşlerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı, Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı ve İstihbarat Dairesi Genel Müdürü ile bir araya geldi.Ziyaretin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) zirvesi sırasında Moskova’nın mevcut Afgan yetkililerle ilişkilerini genişletmeye çalıştığını açıkladı.
Yorum:
Rusya ve Taliban arasındaki ilişki, ABD’nin Afganistan ve bölgedeki çıkarlarına karşı koymak için sadece bir araç olarak görülmemelidir.Rusya bu alanda sürekli olarak pratik ve ihtiyatlı bir politika izlemektedir. Örneğin NATO’nun Afganistan’ı işgali sırasında Rusya, ABD ve NATO tarafından tasarlanan terörle mücadele stratejisini desteklemiştir. Taliban ile bağlarını sürdürmekle birlikte Rusya, Taliban’a ABD çıkarlarını doğrudan tehdit edecek önemli bir destek sağlamamıştır.Ayrıca Rusya, ABD ile Taliban arasındaki barış görüşmelerinin kolaylaştırılmasında kilit bir rol oynamış ve Moskova formatını bir diyalog platformu olarak sunmuştur; bu girişim, aynı zamanda Rusya’nın siyasi hedefleriyle de örtüşmektedir.
Rusya ile Taliban hareketi arasındaki yakın ilişki, onun jeopolitik konumundan ve silahlı grupların faaliyetleriyle ilgili güvenlik kaygılarından kaynaklanmaktadır.Nitekim İŞİD'in yarattığı tehditler ve birçoğu Taliban’a bağlılığını ilen eden Orta Asyalı cihatçı grupların Afganistan’daki varlığı, Rusya’yı Taliban’a karşı daha işbirlikçi bir yaklaşım benimsemeye sevk etmektedir.Ayrıca Vladimir Putin kısa bir süre önce Taliban’ı terörle mücadelede bir müttefik olarak nitelendirmiştir.
Bu ilişkiler aynı zamanda sınır tehditleriyle de bağlantılıdır. Zira Rusya’nın stratejik arka bahçesi olarak kabul edilen Orta Asya, silahlı gruplardan giderek daha fazla etkilenmektedir.Ayrıca önemli bir bölgesel sorun olan uyuşturucu kaçakçılığı Rusya için büyük bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Sonuç olarak Rus heyetinin Kabil ziyareti ekonomik konulardan ziyade güvenlik ve istihbarat konularına odaklanmıştır. Zira Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova şöyle bir açıklamada bulundu: “Rusya’nın, diğer dünya güçleri gibi terör tehditleri ve Afganistan topraklarından uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele de dâhil olmak üzere ortak çıkarları ilgilendiren konularda Kabil ile pragmatik bir işbirliği geliştirme niyetinde olduğunu defalarca vurguladık. Taliban terör listesinden çıkarılmadığı sürece bu hedefin gerçekleşmesi imkansızdır.”
Son ziyaretlerinde Ruslar Taliban’a, ticaret ve transit geçişlerin arttırılması, Afganistan’ın altyapısına yatırım yapılması, Taliban’ın Rusya’nın terör örgütleri listesinden çıkarılması ve Afganistan’a Şangay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci statüsü verilmesi de dahil olmak üzere birçok tavizler teklif etmiştir. Ancak Taliban’ın karşılıklı olarak verdiği sözler ve taahhütler hakkında ayrıntılı bilgi mevcut değildir. Her ne kadar Putin’in liderliğindeki Rusya çoğu zaman kendisini olduğundan daha güçlü gösterse de, küresel politikaları hakkında vehimlerin içinde boğulmaya devam etmektedir.
Rusya tarihsel olarak Müslümanların çıkarlarına karşı politikalar izlemekte olup işlediği suçlar hala bugün de Rusya, Orta Asya, Kafkasya ve Orta Doğu da dahil olmak üzere çeşitli bölgelerde devam etmektedir. Dolayısıyla ekonomik çıkarlara ve kafir ülkelerle ilişkilere odaklanan bir dış politika, kısa vadede ekonomik faydalar sağlasa da uzun vadede İslami değerlerden sapmaya yol açacaktır.
Taliban’ın, diğer İslami grupların ve bölgelerin kaderinden ders alması gerekir.Örneğin Suudi Arabistan’ın ekonomi politikaları, mukaddes topraklarda açık saçık kadınların katıldığı dans ve müzik festivalleri gibi etkinliklerin düzenlenmesine yol açmıştır.Ayrıca Türkiye’nin ekonomi politikaları da Yahudi varlığıyla derin ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğine yol açarken, Türk liderlerin Gazze için timsah gözyaşları döktüğünü görüyoruz.
İslam beldelerindeki çağdaş tarih bize, İslam’ın ulus-devletler çerçevesinde uygulanmasının imkansız olduğunu öğretmiştir.İslam’ın uygulanması ancak vahdet, onur ve güç getirecek bir sistem olan Hilafetin gölgesinde gerçekleşebilir.Bunun aksine şayet dış politika İslam’ın ilan edilmesine ve açıkça vela (müminleri sevmek ve onları dost edinmek) ve bera (kâfirlere buğzetmek, onlara düşmanlık beslemek) anlayışına dayanmıyorsa, bu bizi yozlaşmış uluslararası sisteme entegre edecek ve bizleri bölgesel ve küresel güçlerin çatışmalarında sadece bir piyona dönüştürecektir.
Son olarak Taliban’ın sadık üyelerine mesajımız, Rusya’ya İslam’ın ve Müslümanların tarihi bir düşmanı olarak bakmaları ve onunla ilişkileri derinleştirmekten tamamen kaçınmalarıdır.Rusya ile ilişkilerin güçlendirilmesi, Orta Asya, Çeçenistan, Suriye ve Afrika'daki Müslümanlara bir ihanet olarak görülmelidir.Bunun yerine refaha, ilerlemeye ve siyasi güce giden en iyi bir yol olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurun.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yusuf Arslan - Afganistan