- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
HALEP’İN DÜŞMESİ, İSTANBUL’UN DÜŞMESİNİN SONUCUDUR!
(Tercüme)
HABER
Kremlin, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Suriye’deki durumun normalleşmesi ve en kısa sürede Halep’teki krize son verilmesi için “olağanüstü çaba gösteriyor” dedi. Kerry bu açıklamaları, rejimin şehrin doğusuna başlattığı saldırının ve bazı mahalleleri ele geçirmesinin akabinde yaptı. (El Cezire Net)
YORUM
‘’Olağanüstü çabalar’’ Suriye’deki devrimi iptal etmek ve sadık kuklası Esad’ı ve adamlarını kurtarmak için Batı ve Doğu tarafından yapılmaktadır. Evet, bu hiç bitmeyen habis olağanüstü çabalar şu iki önemli faktör olmasaydı başarılı olamazdı.
Birincisi; Devrimcilerin üst saflarındaki ihanetler, emirliğe ehil olmayan kişilere sorumluluk vermeleri, ayrıca bunların da müşriklerin ateşiyle aydınlanmayı ve düşmanlardan yardım almayı yasaklayan Şer’i hükümlere kulaklarını tıkamaları.
İkincisi; İslam ümmetinin, özellikle de Arapların kopma ve parçalanması. 5 yıldır süren ve günlük şehitler veren Şam. Bir de düşmanları onları kitle imha silahları ve kimyasal silahlar gibi her türlü silahlarla vurması. Aynı zamanda ümmetin devrimle ilgili dikkati dağıldı, yoruldu ve bitkin düştü. Sanki tek bir ümmet değiller gibi, diğer yandan ümmet de kendi ordusunu nimet değil de lanet görmesi. Orduyu, silahlarıyla düşmana korku kaynağı kılması gerekirken yöneticiler ve liderler onu kendi halkına korku kaynağı kıldı. Hatta gözlerimizle Yahudilerin ateşini söndürmek için soğukkanlılıkla su taşıdıklarını gördük. Hâlbuki bu yöneticiler Halep’te Müslümanların yanmasını artırmak için ateşe yağ döktüler.
Evet, Halep; İstanbul’un Hilafet diyarı olmaktan çıktığında ve başına Mustafa Kemal'i kurtarıcı olarak diktiklerinde düşmüştü. Mustafa Kemal, Hilafetin ilgasına ve Halep’in ve diğer İslamî beldelerin düşmesine sebep olan kişidir.
İstanbul’un düşmesiyle ümmetin ordusu katledildi ve İslam devleti kaybetti. Böylece Kudüs, Bağdat, Şam ve tüm İslam beldeleri düştü.
Ey uyanık olmayan cihad davetçileri! ümmeti yıkımın kenarına getirdiniz; çünkü siz düşünerek, fikirle hareket etmeden önce güce dayandınız. Böylece nefisler zayıfladıkça istek de kayboldu, bundan dolayı halkı ve ülkeyi kaybettiniz.
Ey İslam ümmeti! İslam’da yeis yoktur, Allah’ın vaadi haktır. Onu ancak ehline verecektir. Allah’ım Fatih Sultan Mehmet’i, Ebu Ubeyde’yi, Sa’d’ı ve Halid’i nusret ehlinden kıldığın gibi, bizleri de o ehillerden kıl.
﴿أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ﴾ - “Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara 124)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Mühendis Hişam El-Baba