Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kuzuyu Kurda Teslim Eden “Büyük” Türkiye

بسم الله الرحمن الرحيم

Kuzuyu Kurda Teslim Eden “Büyük” Türkiye

Haber: 15 Ağustos 2017 tarihinde Cumhurbaşkanının başkanlığında yapılan bakanlar kurulu toplantısında yeni bir Kanun Hükmünde Kararname karara bağlandı. Resmi gazetede yayınlanarak uygulamaya konulan 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, Türkiye’de tutuklu veya hükümlü bulunan yabancı ülke vatandaşlarının gerekli görüldüğünde kendi ülkelerine veya başka bir ülkeye iade edilmesi ya da takas edilmesini konu ediniyor.

KHK’daki 2937 sayılı kanunun 26. Maddesine eklenen fıkra şu şekildedir: “Türk vatandaşları hariç olmak üzere tutuklu veya hükümlü bulunanlar; ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı nedeniyle cezalandırılmayacağı, onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulmayacağı ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalmayacağına ilişkin güvenceler bulunması kaydıyla, milli güvenliğin veya ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanının talebi üzerine Adalet Bakanının teklifi ve Cumhurbaşkanının onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilir veya başka bir ülkede bulunan tutuklu ve hükümlüler ile takas edilebilir.”

Yorum: Öncelikle birinci olarak, bu Kanun Hükmünde Kararname’de iade edilmesi veya takas yapılması konu edinilen kişilerin kimler olacağı hakkında malumat verelim. Bu madde kesinlikle; Çin, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve daha birçok küfür ve zulüm yönetiminin baskı ve işkencelerinden kaçıp Türkiye’ye sığınan muhacir Müslümanları hedef almakta ve açıkça iade edilme veya takas edilme tehdidi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Zira bir yasa veya kanun konusu ile ilgili bir vaka/durum ortaya çıkmış olduğu için gündeme gelir, yasalaşır veya kanunlaşır. Şu an Türkiye’de tutuklu veya hükümlü olarak bulunan yabancı ülke vatandaşlarının % 99’unun Orta Asya, Orta Doğu ve Uzak Doğu Asya ülkelerinden gelen Müslümanlar olduğu malumdur. Dolayısıyla bu KHK işte bu mazlum ve muhacirleri konu almaktadır.

İkinci olarak, KHK’da Muhacirlerin iade ve takas işlemini konu edinen fırkanın 2937 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) kanununa eklenmiş olması şunu gösteriyor: Bu uygulama devletlerarası istihbarat teşkilatları tarafından bizzat icra edilecektir. Zira eğer bir ülke kendi sınırları içinde işlenmiş bir suç ile ilgili yargılama yapacaksa onu kendi hukukuna göre yapar ve hükme bağlar. Eğer kişinin başka bir ülkede işlenmiş suçu varsa istihbarat birimleri üzerinden çalışma yapar ve onu ülkesine teslim eder.

Şimdi soruyorum: KHK’da geçen şu ifadenin uygulamada bir gerçekliği var mı yok mu? “ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı nedeniyle cezalandırılmayacağı, onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulmayacağı ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalmayacağına ilişkin güvenceler bulunması kaydıyla,” Söyler misiniz? Rusya ve Çin’e, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’a ve daha diğerlerine iade edilecek Müslümanlar için kimden bu güvenceyi alacaksınız? Rusya’dan mı, Çin’den mi, Asya diktatörlerinden mi; kimden? Biz sizin Müslüman muhacirleri kâfir ve zalimlere, kurda kuzuyu teslim eder gibi teslim edeceğinizi biliyoruz. Şunu da biliyoruz ki Allah’tan korkmayan her şeyi yapar. Yüzünü güya Batı’ya dönmüş, medeniyet ve ilericiliği, hukuk ve adaleti Batı’da arayan Türkiye’nin Batı’ya ve Rusya’ya kukla ve köle olmuş doğudaki üçüncü dünya ülkelerinden ne farkı var?

Üçüncü olarak; Türkiye zaten Rusya ve Çin gibi kâfir devletlere, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi zalim dikta yönetimlere muhacirleri teslim ettiğini biliyoruz. Ancak bu kararname ile tutuklu ve hükümlüler başta olmak üzere Türkiye’de bulunan tüm muhacirler tehdit altına alınmış oluyor. Zira şu anda Türkiye’de geri gönderme merkezlerinde sadece 300’den fazla Doğu Türkistanlı muhacir mahpus olarak bulunmaktadır. Orta Asya ve Orta Doğu ülkelerinden cezaevlerinde bulunan diğer yüzlerce muhaciri ise hiç saymıyorum. Türkiye’nin Çin ve Rusya ile yaptığı anlaşmalar muhacir Müslümanları hedef almaktadır. Türkiye, kâfir Rusya ve Çin’in istediklerini yerine getiriyor. Müslümanları korumuyor, onları vahşilere teslim ediyor. Ben Suriye’ye ihanet ederek Müslümanları rejim ve İRAN’ın eline teslim eden Türkiye’nin önümüzdeki süreçte tanıyıp yeniden ilişki kuracağı Beşşar Esed yönetimine dahi Türkiye’deki bazı Suriyeli mültecileri vermesinden korkuyorum.

Son olarak; muhtemeldir ki hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de hükumet yetkilileri KHK’deki bu maddeyi yurtdışında firari olan 15 Temmuz şüphelilerini Türkiye’ye getirmek için yürürlüğe koyduklarını iddia edecekler ve kamuoyunda bu şekilde konuşulup gündem olmasını isteyecekler. Ancak biz biliyoruz ki gerçekte bu KHK maddesi mazlum ve muhacirler üzerinde icra edilecek. Zira Türkiye şu ana kadar AB ülkeleri ve ABD’den suçlu olarak gördüğü tek bir kişiyi bile iade alabilmiş değildir. Ve belki de göstermelik olarak tutukladığı birkaç Avrupa ve Amerikalı vatandaşın hukuk önünde yargılanmadan ülkelerine iade edilmesi içinde bu KHK bir meşruiyet yolu oluşturmuş olacaktır. Bu Türkiye’nin sözünün ve itibarının kaç para ettiğinin apaçık göstergesidir.

Durum böyle olsa da Türkiye’deki Müslümanların muhacir kardeşlerimizi zalimlere teslim etmesine engel olması gerekmektedir. Mazlumları; işkenceci Çin kâfirinin, katil Rus ayısının ve zalim Asya diktatörlerinin eline teslim edecek yöneticileri uyarması ve onları sert bir şekilde muhasebe etmesi gerekmektedir. Müslümanlar Türkiye yöneticilerinin yüzüne şöyle haykırmalıdırlar: “Biz mazlum ve muhacirlerin yanındayız, zalim ve kâfirleri dost edinenlerin değil!”

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Mahmut Kar

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER