Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kapitalist Ekonomi Politikalarından Kalkınma Beklemek Ütopyadır

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

Kapitalist Ekonomi Politikalarından Kalkınma Beklemek Ütopyadır

Haber:

Yardım kuruluşu Oxfam'ın raporuna göre en zengin 26 kişinin toplam serveti dünya üzerindeki 3,8 milyar insanın servetine denk düşüyor. Dünyanın en zengin yüzde 1'lik kesiminin serveti ise yüzde 99'un toplamına eşit, ayrıca dünyadaki milyarder sayısı 2008 finansal krizinden bu yana iki katına çıktı. Zenginler 2018 yılında servetini 900 milyar dolar artırdı. Dünyanın en zengin kişisi ise 112 milyar dolarlık servetiyle Amazon sitesinin sahibi Jeff Bezos oldu. Bezos'un servetinin yüzde 1'nin Etiyopya'nın sağlığa ayırdığı bütçeye eşit olduğu ifade edildi. Yine fakirler “Zenginlere Göre” daha fazla vergi ödüyor. Günde 10 bin insan yetersiz sağlık hizmetinden dolayı hayatını kaybediyor, 262 milyon çocuk sırf ebeveynleri harç, üniforma veya ders kitabı alamadığı için okula gitmiyor. Yetersiz ana sağlığı hizmetinden dolayı kadınlar hayatını kaybediyor, çocuklar kendilerini yoksulluktan kurtarabilecek eğitimden mahrum ediliyor. Oxfam Kampanyalar ve Stratejiler Müdürü Matthew Spencer ayrıca şunları belirtmiştir: “Ekonomilerimizin düzenlenme şekli gün geçtikçe servetin daha çok birkaç seçkin kişinin elinde birikmesine ve milyonlarca insanın zar zor hayatta kalmasına neden oluyor. [...]” Tüm araştırmalarının ardından yardım kuruluşu Oxfam, yoksullukla mücadele için zenginlerden %1’lik bir vergi alınması çağrısında bulundu. Böylece yıllık elde edilecek 418 milyar dolarla dünyada her çocuğa eğitim sağlanabileceği ve 3 milyon insanı ölümden kurtaracak sağlık hizmetleri temin edilebileceğini söyledi. (theguardian.com)

Yorum:

Oxfam’ın talep ettiği %1’lik vergiyle elde edilecek gelirler gerçekten de tüm dünya toplumunun temel ihtiyaçlarını karşılayabilir. Ancak kapitalist ekonomi politikaları var olduğu müddetçe böyle bir hedefin gerçekleşmesi ütopyadan ibarettir. Kapitalist ekonomi politikaları; yeryüzünün sunduğu kaynakları birkaç sermaye sahibinin tekeline bırakma, servetleri birkaç kişinin elinde stoklama, çoğunluğu sömürerek kapitalist devlet sistemini hayatta tutma ilkesi üzerine bina edilmiştir. Yine IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar var oldukça sömürgeci kapitalist devletlerden başka hiçbir toplum kalkınmaya ulaşamayacaktır.

Oxfam’ın hayalini kurduğu %1 vergi politikasından daha etkilisi İslam’ın ekonomi politikasında vardır. Bunun adı zekâttır. Zekât; "temel ihtiyaçların" dışında nisab miktarı mala sahip olan ve bu sebeple zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliği üzerinden 1 tam yıl geçtiğinde Allah’ın emri olarak vermesi gereken miktarın adıdır. İslam devleti; altın, gümüş, para, ticaret malları ile koyun ve keçiden 1/40 oranında, İnek, manda ve benzeri büyükbaş hayvanlardan 1/30 oranında, tarım ürünlerinden 1/10 oranında zekât toplar. Zekâtı Müslümanlar zorla değil, severek verir. Çünkü Müslüman zekâtın kendisini cimrilikten, kirlerinden ve günahlardan temizlediğine ve malında berekete vesile olduğuna iman etmiştir. Devlet de toplamış olduğu zekâtı Kur’an’ın belirttiği sekiz kimseye dağıtır.

Yeryüzü İslam’la tanışana kadar hiçbir nizam; tüm insanların temel ihtiyaçlarını karşılamayı kendine hedef edinmemiştir. İslam başarılı olmuştur çünkü İslam’daki ekonomi politikasının hedefi, din, dil, ırk, cinsiyet gözetmeden insandır, dolayısıyla ilk olarak HER insanın TÜM temel ihtiyaçlarını karşılayıp garantilemek, ikinci olarak da gücü yettiğince lüks ihtiyaçlarını temin etmektir. Kapitalizmin aksine İslam’daki ekonomi politikasının hedefi ülkedeki milli geliri artırmak, serveti geliştirmek ve çoğaltmak veya üretimi artırmak değil, temel ve lüks ihtiyaçları en üst seviyede doyurmayı garantileyecek şekilde kaynakların dağıtımını gerçekleştirmektir.

Kapitalizmin çalışma ve mülk edinme hürriyeti, insanı ahlaksızlığa, stokçuluğa ve zulme kaydırmıştır. Her yolla insanları mülk sahibi olmaya yöneltmiştir. Yani aldatarak, yalan söyleyerek, kumar oynayarak, karaborsacılık ve stokçuluk yaparak, her türlü uyuşturucu maddelerin üretimini ve ticaretini yaparak, fuhuş ve çeşitli haram faaliyetlerle uğraşarak, güçlü olanların zayıf olanları sömürerek her türlü yolla mülk sahibi olmalarını serbest kılmıştır. Fakat İslam’ın ekonomi politikası insanlara rızk elde etmek için çalışmalarına imkânlar sunarken aralarındaki ilişkilerde de üstün değerlerin hâkimiyetini ve korunmasını garantilemektedir.

İslam’da fertlerin ihtiyaçlarını karşılamak ailenin erkekleri üzerine farzdır. Buna güç yetiremediklerinde devlet devreye girer. Fertlerin temel ihtiyaçlarından ayrı olarak toplumun da temel ihtiyaçları vardır. Bu güvenlik, sağlık, eğitim gibi toplumsal ihtiyaçların karşılanması ise devletin üzerine farzdır. Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur. فَالإِمَامُ الَّذِي عَلَى النَّاسِ رَاعٍ وَهْوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ"İmam çobandır ve idare ettiklerinden sorumludur."

Kapitalist devletler kendilerini halktan zorla aldıkları vergilerle ayakta tutar. Örneğin İngiltere en fakir %10’luk kesiminden KDV sayesinde toplam vergi gelirinin %49’unu elde ediyor. İslam’da KDV veya herhangi bir sabit vergi yoktur. Mahkeme harçları, damga pul bedeli, emlak vergisi, gibi vergi ve harçlar İslam’da caiz değildir. Bu zulüm sayılmıştır. Halka harcanan giderler zekât, cizye, haraç, öşür gibi çeşitleri belli olan ve alınması ve dağıtımı da yine belirli olan gelirlerle çözümlenmiştir. Hatta gayrimüslimlerden cizyeden başka bir şey alınmaz, oranı ise Müslümanların ödediği zekâttan çok daha düşüktür. Yine İslam’da faizin her türlüsü haram kılınmıştır. Faiz de vergi de dünyadaki hayat pahalılığının başlıca sebeplerindendir.

Bugün aklı ve vicdanı çalışan herkes zalimane, adaletsiz kapitalist ekonomik sistemden kurtulmak istiyor. Buyurun size en güzel ve tek başarılı alternatif İslam’ın ekonomi politikasıdır! Öyleyse daha neyi bekliyorsunuz? Medine halkı da nesiller boyunca süren savaşlardan, ekonomik sömürüden kurtulmanın yollarını ararken İslam’la tanışmıştı. Bu eşsiz sistemin başarısından yüzde yüz emin olup, İslam’a ve Rasulullah (sav)’e biat ederek dünyanın kalkınma yolundaki beşiği oldu.

İnsanlığı kapitalizmin siyasi ve iktisadi zulmünden kurtaracak anahtar Müslümanların elindedir. Hatta gayrimüslimlere dahi özledikleri dünya hayatını garantileyecek sistem İslam’dadır. Aklı ve vicdanı olan herkes bir an evvel bu nizamı uygulayacak devletin yeniden ikame edilmesi için çalışmalıdır veya destek olmuyorsa bile, köstek olmamalıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER