- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
KÖRFEZ ÜLKELERİ ÜMMETE YARDIM ETMEK İÇİN Mİ,
YOKSA ÜMMETİN DİNİ MÜCADELESİNİ BASTIRMAK İÇİN Mİ
AMERİKA’DAN SİLAH SATIN ALIYORLAR !!!
(Tercüme)
HABER:
ABD Dışişleri Bakanlığı 2016 yılının son iki ayında 40 milyar dolara ulaşan Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve BAE’ni, kapsayan silah satışını onayladı.
Katar’ın anlaşması çok fonksiyonlu 72 adet F-15QA tipi uçağı kapsamaktadır. ABD Dışişleri Bakanlığı Kuveyt’e geçen kasım ayında 28 tane Süper Hornet F/A 18 tipi uçağı ve aralık ayında 218 tane tank ile ekipmanlarını satmayı kabul etti. Suudi Arabistan Krallığı geçen yılın aralık ayında 48 tane CH-47 Chinook C nakliye uçağı satın almasını ABD Dışişleri Bakanlığı onayladı. Ayrıca Washington BAE’ne 28 tane AHL-64 tipi Apache saldırı Helikopteri satmayı kabul etti. Amerika Birleşik Devletleri 2016 yılının ilk on ayında körfez ülkelerine 2 milyar dolar değerinde silah ve askeri teçhizat satmıştı. (Kaynak: Elhalic online)
YORUM:
Prestijli güçlü devletler düşmanlarından aldığı silahlarla yetinmez, bunun yanında o silahları üretmek için çaba gösterir. Çünkü, alınan silahların bakımı ve kullanımı alınan ülkeye dayanıyorsa, üretici devlet sattığı silahların her şeyi kendisine bağımlı kıldığından dolayı asla sattığı devletten korkmaz. Buna en güzel örnek; Suudi Arabistan’da yapılan “Al- Yamamah” anlaşmasıdır. Anlaşma gereğince verilen Tornado savaş uçaklarının bakımı ve kullanımı Suudi Arabistan’a verilmişti. Halbuki Suudi Arabistan’da hiç kimse bu uçakların bakımını ve kullanımı bilmiyordu! Silah alımları siyasi ayarlamalar ve anlaşmalarla yabancı güçlerin ülkeye girmeleri için gerekçesi ve girdiği ülkeyi egemenliği altına alması için bir dayatma geleneğidir.
Müslümanlar ilk devletlerini kurduğunda hemen silah sanayisine yönelmişler ve Rasulullah ﷺmancınık ve debbabe yapımını emretmişti. Taif kuşatmasında ilk mancınık silahını kullanan Rasulullah ﷺ’dir. Ondan sonra gelen Halifeler de silah sanayisini geliştirmek ve yeni sofistike silahları icat etmeye devam ettiler. Hatta Avrupalılardan önce ateşli silahları ilk Müslümanlar kullandı. Yüzyıllar boyunca devletin güvenliğini ve mukaddesatını korumak, ırzları savunmak ve âleme İslamı taşımak adına orduyu ve teçhizatını hazırlamak, İslam devletinin öncelikli meselelerinden olmuştur. Bunu da Allah’u Teala’nın şu kavlini esas alarak yapmışlardır:﴿وَأَعِدُّواْ لَهُم مَّا اسْتَطَعْتُم مِّن قُوَّةٍ وَمِن رِّبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدْوَّ اللّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِن دُونِهِمْ لاَ تَعْلَمُونَهُمُ اللّهُ يَعْلَمُهُمْ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ﴾. “Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.” (Enfal-60)
Özellikle körfez ülkelerinin Ruveybida/alçak-sefih yöneticilerinin, ümmetin en büyük düşmanı olan Amerika ile silah anlaşmalarını korkunç boyutlara ulaşmasını taçlandırmak için birbirleriyle yarıştıklarına şahit oluyoruz. Modern ülke olduklarını ifade etmek için silah harcamaları ve savaş uçakları satın aldığını iddia etmektedirler. Körfez ülkeleri, Halep ve Suriye’nin birçok bölgesinde kardeşlerine karşı katliam ve vahşi saldırılar devam ettiği halde onlara yardım edeceğine onlara ihanet etti. ABD ile anlaşma yaptıkları sırada, Müslüman kardeşleri İşgalci Yahudi varlığına karşı silahsız ve çıplak elle Mescidi-Aksa’yı savunmaktaydı. Fakat bu anlaşmaları yapan Körfez ülkeleri Filistin halkına karşı suç işleyen Yahudi varlığına karşı Filistin halkını savunmak ve kurtarmak için tek bir tankını bile hareket ettirmediler. Tabîki Amerika’nın liderliğinde ve kâfir Batı ile paralel olarak İslâm'ı terörizm ile özdeştirerek ve Müslümanları da barbar ve insanlık düşmanı olarak tasvir ederek yapmaktadırlar. Bu tehdide (terörizm) karşı dünya milletlerini Batının liderliğinde birleştirerek ittifak kurdular.
Fakat bizler, Körfez ülkelerinin ordularını kışlalarında hapsedildiklerini gördük. Orduların “Ulusal” kutlama günlerinde yalnızca askeri geçitlere katıldığına şahit olduk. Ayrıca biz onları efendilerinin çıkarlarını savunmak için uçaklarını Yemen’e gönderdiklerini, Suriye ve Irak’ta Müslümanlara karşı haçlı savaşında ittifak ettiklerini gördük. Hatta Suudi Arabistan ABD’nin emirleri doğrultusunda İslam’la mücadele etmek için sözde (terörizm) İslam ismiyle askeri ittifak kurduğuna şahit olduk! Bizler Mısır, Suriye, Yemen, Tunus ve Libya gibi tağut rejimlerin ülkenin zenginliklerinden elde edilen büyük meblağlarla silah ve askeri teçhizat temin ettiğini gördük. Mesele iddia ettikleri gibi ümmetin düşmanlarına karşı değil de kendi diktatörlüğünü ve halkın öfkesine karşı kendi iktidarlarını korumak için silahları satın aldıklarını gördük. Şu kesindir ki, bu ölümcül silahların satın alınma amacı, Batıya boyun eğen makamlarını korumak, Amerika, Batı ve Yahudi varlığı adına Müslümanların parasıyla ve evlatlarıyla İslam ve Müslümanlara karşı mücadele etmektir.
Muhakkak ki Amerika ve kâfir Batı bu silahları İslam ve Müslümanların düşmanlarına tedarik ediyorlar. Zira onlar bu silahların ülkelerimizi yöneten bu Ruveybida yöneticilerin elinde olduğu sürece asla kendilerine ve çıkarlarına karşı kullanılmayacağından şüphe duymuyorlar. Bunu ABD Dışişleri Bakanlığı şu sözleriyle teyit etmiştir; “Tabi ki bizlerin, kullanım açısından sattığımız silahların nasıl kullanıldığını izlemek için bir yolumuz vardır.”
Ey Müslüman ordularındaki uyanık Komutanlar ve Subaylar!
Sizleri yönetenlerin ümmetin hadaretiyle alay ettiğini ve ümmeti korumadığını, ancak sömürgecilerin çıkarlarına hizmet ettiklerini hâlâ idrak edemiyor musunuz?
Ey Komutanlar ve Subaylar! Sömürgeci kâfirlerin emriyle değil de Allah’ın emri doğrultusunda harekete geçmeniz sizlere farzdır. Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafet Devletini kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusretinizi verin. Hizb-ut Tahrir de Müslümanların mukaddesatlarını ve namuslarını müdafaa edecek ve koruyacak olan orduyu hazırlayıp harekete geçirecek Hilafet devletini kursun.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Fatıma Binti Muhammed