Cumartesi, 19 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Şam, Komplocuların ve Suçluların Uğrak Yeri Haline Geldi!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Şam, Komplocuların ve Suçluların Uğrak Yeri Haline Geldi!

Onları Kabul Ederken Onların Suçlu Olduklarını Aklınızdan Çıkarmayın

Haber:

Aralarında Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) başkanı İbrahim Kalın’ın da bulunduğu üst düzey bir Türk heyeti, Suriye'nin yeni yönetimiyle görüşmek üzere 12 Aralık Perşembe günü Şam'a gitti ve bu, Esad rejiminin devrilmesinden sonra Şam’ı ziyaret eden ilk uluslararası heyet oldu;bu da Türkiye’nin, Suriye konusunda ve bir sonraki aşamada oynadığı rolün etkin olacağını teyit etmektedir.Başka bir bağlamda, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Departmanı Direktörü Stephen Hickey ve İngiltere’nin Suriye elçisi Anne Snow başkanlığında İngiltere Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir heyet, Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Batılı bir heyet tarafından gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret kapsamında başkent Şam’ı ziyaret etti.

Yorum:

Biz bu iki haberi vermekle yetindik ama sahada çok daha fazlası var; zira Fransa da bir heyet gönderdi ve Almanya, Katar, Amerika’da aynı şekilde... zaman zaman istihbaratlarını da gönderiyorlar ve izlenimlerini aktarıyorlar; yani her saat başı bir heyetin ziyaretine dair haberler geliyor; dolayısıyla onların hepsi Suriye dosyasıyla meşgul olmakta, komplo kuranların hepsi dosyayla ilgilenmekte ve suçlunun suçlarına ortak olanların hepsi, meseleleri çözmek, ülkeyi sakinleştirmek ve insanları rahatlatmak istediklerini iddia etmektedirler. Böyle beyan ediyorlar ve böyle görünüyorlar ancak onların kirli geçmişlerine dönüp baktığımızda, bunun istediklerinden dolayı değil de ancak işlerin on yıldır çalıştıkları gibi gitmeyeceği korkusundan kaynaklandığını yakinen anlayabiliyoruz. Dolayısıyla ülkelerin yapmış oldukları ziyaretler, bir istek ya da bizimle ve devrimimizle dayanışma içerisinde olduklarından değil, ancak işlerin kontrolden çıkacağı korkusundan kaynaklanmaktadır; bu yüzden tüm imkanlarını ortaya koyuyorlar, gece gündüz çalışıyorlar ve beklenmedik bir durumun olmaması için nöbetleşe bu ziyarete dahil oluyorlar.

Evet, Beşar kaçtı ve onun bir zorba olduğu gibi ülkelerin, kendisine verilen rolü bittiğinde onu bir çöp gibi bir kenara attığı bir çalışan olduğu gerçeği ortaya çıktı.Dolayısıyla bu, ibret almak isteyenler için bir ibret ve gün gibi açık ve net olan yakın ve canlı olan bir deneyimdir; o halde ibret alın!Beşar, Şam halkının yaklaşık on buçuk yıl süren fedakârlıklarının ardından kınanmış ve kovulmuş olarak kaçtı, devrim halkının sebatından kaçtı, onların kararlılığından kaçtı, bir kıyamet gibi üzerine gelen kalabalıklardan kaçtı ve zelil ve hor görülmüş bir şekilde kaçtı.

Başa geri dönecek olursak Suriye’ye gelen heyetler, bizim için herhangi bir iyilik istemiyorlar; zira biz daha önce onların komplolarını ve suçlarını tecrübe ettik; o halde feraset sahibi olalım ve onların tuzaklarına düşmekten sakınalım. Zira onlar, Şam’ın kendi nüfuzları altında kalmaya devam etmesi için ciddiyetle çalışıyorlar. Bu yüzden onların izini takip etmekten aman ha sakının. Şu atasözü, tam da bize intibak etmektedir: Sanki sen hala akıllanmadın ey Ebu Zeyd! (Bir kimse büyük bir çaba harcayıp istenilen faydayı elde edemeyerek yaptığı iş boşa gittiğinde söylenir)

Bizim devrimimiz için belirlediğimiz sabitelerimiz vardır; bu sabiteler, kaprislere ve vesveselere dayalı olarak değil, gerçekliğin incelenmesinin ardından ortaya çıkmıştır; nitekim bu sabitelerimizde, Batı’nın ülkemizdeki elinin koparılması gerektiğini söyledik; zira onların bir bela ve suçlu olduklarından eminiz. Buna göre bu sabiteyi uygulamamız ve onların suçu işlemelerinin ardından kapıdan çıkıp pencereden geri dönmelerine izin vermememiz gerekir.

Şayet fedakarlıklarla, kanla ve diğer şeylerle devraldığımız ağır mirası korumak istiyorsak, Batı’nın ülkemizdeki elinin koparılması sabitesinin, asıl ve zaruri olan bir sabite olması gerekir…

Suçlu devletlerin kirli hedefleri ve kötü niyetleri vardır; o halde bizim onlara cevabımız, özgür bir kadının Sednaya hapishanesinde verdiği cevap gibi olmalıdır; “Şimdi mi geldiniz, (kaç senedir) neredeydiniz?!” Salladığı ayakkabının dili, onlara ve yıllarca süren komplolarına oldukça uygundu.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye

Devamını oku...

Suriyeli Genç Bir Kadın, Sednaya Cezaevini Ziyaret Eden BM Temsilcisine Ayakkabısını Salladı!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Suriyeli Genç Bir Kadın, Sednaya Cezaevini Ziyaret Eden BM Temsilcisine Ayakkabısını Salladı!

Haber:

Suriyeli aktivistler sosyal medyada, başkent Şam yakınlarındaki kötü şöhretli Sednaya hapishanesini ziyaret eden BM Suriye temsilcisi Geir Pedersen'in yüzüne karşı ayakkabılarını sallayan tutuklu ailelerinden genç bir Suriyeli kadının görüntülerini paylaştı. (El Cezire Net)

Yorum:

Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından dünyanın orada neler olduğunu öğrendiği kötü şöhretli Sednaya hapishanesinin gerçekliğine ve yeraltı katlarının olup olmadığına bakılmaksızın tüm bunlar, Birleşmiş Milletler, insan hakları ve diğerleri gibi uluslararası kuruluşların yalanları ve bu hapishaneye dahil oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu yüzden onun bu tür yerleri izleme hakkı vardır; ayrıca Sednaya hapishanesinin uluslararası kuruluşlar tarafından bilindiği ve örneğin Palmira gibi bilinmeyen bir hapishane olmadığı bilinmektedir; peki özellikle 2007'deki olayla, yani orada meydana gelen birçok zorlukların ardından meşhur olup kamuoyunda konuşulduğunda bu hapishanenin gerçekliği konusunda sizler neredeydiniz?!

Uluslararası Af Örgütü'nün 7 Şubat 2017’de yayınladığı “İnsan Mezbahası” başlıklı raporuna göre bu yöntemler arasında şiddetli dayak, uyku ve yemekten mahrum bırakma ve elektrik şoku da yer alıyordu. Sizler ölümlerin boyutunu biliyordunuz; ama sizler bu dosyalara müdahil olmanız nedeniyle herhangi bir ceza çıkarmadınız ve denetlenmesi için uluslararası baskılar uygulamadınız; dolayısıyla büyük devletin planlarına hizmet ettiği ve Suriye halkının başına musallat olan ajanınızı koruduğu sürece bunlara göz yumdunuz.

Hükümet ve sivil toplum örgütlerinizin yalanı, bugün asıl olarak İslam Devleti’ne karşı kurulan uluslararası sistemin temel direklerinin yıkılmasıyla ifşa olduğu gibi, Suriye sokağı ve genel olarak İslam ümmeti bilinçlenmiş, kartlarınız ifşa olmuş ve oyunlarınız, hakikat gözüyle bakmak isteyenler için apaçık ortadadır.

Bugün Suriye’de yaşananlar, tüm hainlerin, komplocuların ve ajanların maskelerinin düşürülmesinin sadece bir başlangıcıdır;dolayısıyla Şam devriminin mücahitlerine verilen fırsat, sadık olanların niyetlerini yalaka olanlardan ayırmak için yeterlidir. Bu, onlar için Allah’ın bir imtihanıdır; bu yüzden şayet niyetlerinde samimiyseler Allah’tan onlara başarı vermesini niyaz ediyoruz. Ancak onlardan bir kısmının kendilerini tüm araçlarıyla Batı’nın kollarına atmaları hayra alamet olmadığı gibi Batı'nın tüm emirlerini yerine getirmeleri ve Yahudi varlığının Suriye topraklarına girmesine sessiz kalmaları onları şüphe ve ihanet pozisyonuna düşürmektedir.

Ancak Allah’ın izniyle, Suriye halkı artık bilinçli, sağlam ve olayların gidişatını anlayabilecek güçte olup kitleler, devrimin müfredatının HTŞ ajanlarının eliyle zayi olacağını fark edeceklerdir. Ama bizler bu zafer ve tiranın devrilmesinden dolayı Allah’a hakkıyla şükretmeyip bizim öldürülmemizi emredenlerin kollarına geri döner ve bu genç kadının, yaptıklarından utanmayan bu tür kuruluşlara ayakkabısını sallamasının yeterince bilincinde olmazsak, o zaman top daha büyük bir kurnazlıkla geri dönecektir.

Bu yüzden ümmetin, durumların hakikatini ortaya çıkarması ve Şam tiranını devirerek zafer kazandığımız konusunda insanları bilinçlendirmesi gerekir; ancak maalesef bizler başladığımız yere geri dönüyoruz. Oysa bizim gerçek kurtuluşumuz, eski rejimin geri dönmesiyle olmaz, aksine rejimin sütunlarını yerle bir edip Allah’ın hükmünü ikame etmekle olur. Tıpkı bize Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği gibi: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِSonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.

Ey şerefli Şam halkı: Bugün, Allah ve Rasulü’ne ihanet edenleri ortadan kaldırmak ve hakkı ikame etmek için çalışma ve bize zafer vermesinden dolayı Allah’a şükretme günüdür. Bu da ancak Allah’ın hükmünü ikame etmekle ve Müslümanların izzetini geri iade edecek, her bir insanın gasp edilen hakkını geri verecek, insanları insanlara ibadet etmekten insanların Rabbine ibadet etmeye ve kapitalizmin zulmünden İslam’ın adaletine ve merhametine geri döndürecek Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmakla olur.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” [Bakara 120]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim

Devamını oku...

Suriye'de Barıştan Bahseden Batılı Liderler Utanç Verici Bir Şekilde Yalan Satıyorlar!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Suriye'de Barıştan Bahseden Batılı Liderler Utanç Verici Bir Şekilde Yalan Satıyorlar!

Haber:

Reuters 16/12/2024 tarihli manşetinde, Esad rejiminin düşmesinin ardından Avrupa Birliği’nin dış politika şefi Kaja Callas’tan alıntı yaparak “Suriye'nin geleceğinde aşırılığın, İran ve Rusya’nın yeri yoktur” açıklamasında bulundu.

Yorum:

Suriye AB yaptırımlarına boyun eğiyordu; şimdi Beşar’ın devrilmesinin ardından onlar, bu yaptırımların kaldırılması olasılığını, yeni rejimin Suriye’yi kendi ayaklarının altına alması için bir havuç olarak kullanıyorlar.Dolayısıyla onlar, Suriye'yi onlarca yıldır süren ölümcül ihlallerden kurtaran devrimcileri ve mücahitleri aşağılamak ve Suriye’nin geleceğini kendi başkentlerinden şekillendirmek istiyorlar.Böylece onlar İslam’ı mazlum Suriye halkından uzak tutmak istiyorlar ve bunun yerine demokratik sloganlarının mazlumların kalplerini ve zihinlerini doldurmasını ve şirketlerinin de müdahale edip istediklerini almasını istiyorlar!Ayrıca onlar, İslam’ın aşırılık yanlısı olduğu söylerlerken kendileri kadının bedenlerinin alınıp satılmasına izin verdikleri ve Gazze’de on binlerce kadını öldürmesi için Yahudi varlığına silah temin ettikleri halde kadın haklarına saygı duymaktan bahsediyor!Ne kadar küstah ve ne kadar utanmazlardır!Bununla birlikte Suriye’nin içinde ve dışında İslam beldelerine çoğu zaman ölüm ve yıkım getiren Rusya'dan bahsediyorlar.Onlar kim oluyor ki bize Rusya'dan bahsediyorlar!Şüphesiz onların Ukrayna halkının kanı ve toprağı pahasına Rusya Federasyonu’na karşı yürüttükleri tuhaf savaşlarının tek amacı, yüzlerce yıldır Ortadoğu’nun kaderi olduğu gibi Ukrayna’yı küçük, kontrol edilebilir ve kaynaklarından yoksun parçalara bölmektir.Peki onlar, Suriye halkını korumak mı istiyorlar, yoksa Ukrayna’da yaptıkları gibi onları küçük satranç taşları gibi kurban mı etmek istiyorlar!

Ayrıca kasap Beşar’ı destekleyen ve devrimin boşa çıkmasına yardımcı olanlar İran'dan da bahsediyorlar.Şimdi AB, Suriye’deki yeni rejime İran hakkında konuşmak istiyor ama Yahudi varlığı ve onun Suriye'yi işgali konusunda sessiz kalıyorlar;hatta Yahudi ordu bakanlığının sözcüsüne göre bu işgal “güvenlik açısından kritik bir öneme sahip” olduğu gibi ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından da “İsrail'in" meşru müdafaa hakkı ile tutarlı ve mantıklı” olması itibariyle işgale destek verilmiştir. Rusya'nın Ukrayna ile ilgili olarak yaptığı şu açıklamanın aynısını Yahudi varlığının da yapması nasıl bir ikiyüzlülüktür: NATO'nun, Rusya'nın Ukrayna ile olan sınırını askerileştirmesine ilişkin meşru güvenlik kaygıları vardır!

Allah, Suriye’nin güzel insanlarını ikiyüzlü Batı tarafından köleleştirilmekten korusun;nitekim Allahu Teala, barıştan söz eden ama arkalarında ölüm ve kölelik bırakan Batılı liderleri şöyle nitelendirmiştir; zira Subhanehu şöyle buyurmuştur: وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ * أَلا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَـكِن لاَّ يَشْعُرُونَOnlara “Yeryüzünde düzeni bozmayın” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz” derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, anacak anlamazlar.” [Bakara 11-12]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Abdullah Rubin

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER