Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

- Basın Açıklaması - Emin Adımlarla Hilâfete Doğru İlerleyen Hizb-ut Tahrir, Dikkatleri Üzerine Çekmeye Devam Ediyor!

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti Resmî Sözcüsü Sayın Yılmaz Çelik, 20 Ağustos 2009 tarihinde Radikal Gazetesi Muhabiri İsmail Saymaz'a bir röportaj verdi. Muhabirin; Hizb-ut Tahrir'in kuruluşundan çalışma metoduna, Hizbin Ergenekon çetesi ile ilişkilendirilmesinden demokrasi, mevcut partiler ve cemaatlere olan bakışına ve Hizbin üyelerine yapılan son operasyonla ilgili tüm sorularına Sayın Yılmaz Çelik, İslâmî-siyasî bir bakışla cevaplar vererek çarpıcı açıklamalarda bulundu. Muhabirin, Sayın Çelik ile gerçekleştirdiği bu röportajda birincisi; Hizbin Ergenekon örgütü ile ilişkilendirilmesi söylentileri ve ikincisi; Hizbe karşı 23 ilde eş zamanlı yapılan son operasyonların arka planı olmak üzere iki konu öne çıkmıştır.

Muhabirin, Hizbin Ergenekon ile ilişkisi nedir sorusuna karşılık Sayın Yılmaz Çelik, bu kapsamda yargılanan Hizbin üyelerinin, Ergenekon ile Hizb arasında herhangi bir bağın olmadığını ispat eden mahkeme kararlarını muhabire sunarak; "Hizbin Ergenekon ile hiçbir ilişkisinin olmadığını ve asla olamayacağını, bu yapının amaçları ile Hizbin amaçlarının, hem siyasî hem de şer'î olarak çok farklı olduğunu açıklayarak Ergenekona yönelik yapılan operasyonun; Amerika tarafından AK Parti eliyle, Türkiye'deki İngilizlerin hâkimiyetinin bitirilmesine yönelik bir operasyon olduğunu" açıklamış ve muhabirin bu bağlamdaki; madem ki bu gurupla ilişkiniz yok, neden kasıtlı olarak bunlarla ilişkili gösterilmek isteniyorsunuz şeklindeki başka bir sorusuna ise Hizbin Ergenekon ile ilişkilendirilmesinin arka planını siyasî bir devlet adamı niteliğinde açıklayıp bundan elde edilmek istenen sonuçları dakik bir şekilde ortaya koyarak şöyle cevaplamıştır: "Bu bağlamda çıkan tüm haberler iftira niteliğinde olup belirli bir siyasete yönelik yapılarak, Hizb ile toplumun arasını açmak istemektedirler. Bu siyasetin sahibi ise Amerika olup bunu da AK Parti, bir takım basın-medya yoluyla uygulamaktadır. Ayrıca Hizbi, geçmiş zamanlarda da başka bir takım guruplarla ilişkilendirmişler, bundan başarı elde edemeyince bu defa Ergenekon'la ilişkilendirmişler, hatta bundan da başarı elde edemeyince "İsrail" ile ilişkilendirmek istemişlerdir. Fakat bunda da başarılı olamayacaklarını anlayınca ileriki zamanlarda da CIA ile ilişkilendirmek isteyeceklerdir. Tüm bunların sebebi ise; dünyada Hizbin yıldızının parlaması, ümmet içerisinde büyük bir teveccüh görmesi, artık ümmetin Hizbin liderliğini kabul etmeye başlaması, özellikle Endonezya'da yapılan Uluslararası Âlimler Konferansı'na binlerce âlimin, hem katılımcı hem de konuşmacı olarak katılması, konferansın sonunda ise, Hilâfet'in farz olduğunu ve bu konuda Hizbi desteklediklerini beyan eden imza atmalarından başka bir şey değildir. İşte tüm bu ve buna benzer nedenlerden dolayı Hizb, hem Türkiye'de hem de dünyanın birçok ülkelerinde zulme ve iftiralara maruz kalmaktadır."

Ayrıca Muhabirin, Hizbe yapılan son operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz sorusuna Sayın Yılmaz Çelik, güçlü iman sahibi bir davet adamı niteliğinde özelde davet adamlarına genelde ise tüm Müslümanlara örnek teşkil edecek bir cevap vererek şöyle demiştir: "Şimdiye kadar yapılan tüm operasyonlar, bizleri yıldırmamış, aksine azimlerimizi daha da bilemiş ve sabrımızı artırmıştır. Sömürgeci kâfirlerin, İslâmî ümmetin başındaki zalim yöneticileri, asla ve kata Hizbin yükselişine ve ümmet tarafından teveccühüne engel olamayacaklardır. Bu tür zalimane işler, bizim imanımızı artıracak ve zalimlerin bu tür hamleleri, değil Hilâfet'in kurulmasını, geciktirilmesini bile sağlayamayacaktır. Sonuç ne olursa olsun bizler, bu yolda sabit kalacağımıza dair Allah'a söz verdik. Bu zulümleriyle, bizi inandığımız bu yol ve davadan vazgeçiremeyecekler ve Allah, bu dini mutlaka hâkim kılacaktır."

Son olarak; Radikal gazetesi muhabiri Sayın İsmail Saymaz'a, Hizb-ut Tahrir Türkiye Resmî Sözcüsü Sayın Yılmaz Çelik'le bu röportajı gerçekleştirdiği için şükranlarımızı ileterek son günlerde Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin, Hizbi bazı şer odaklarıyla ilişkilendirerek Hizb üzerinde oluşturmaya çalıştığı sis perdesini kaldırmak ve kamuoyunu doğru bilgilerle aydınlatmak adına bu röportajın tam metnini gazetesinde yayınlanmasını sağlamasını ümit ediyoruz. Aynı zamanda özellikle Hizb-ut Tahrir üyelerine yapılan son zalimane tutuklamaların akabinde, görsel ve yazılı medyanın Hizb hakkında yayınladığı iftira içerikli haberlere bakmaksızın, Hizb hakkında merak ettiklerini bizzat Hizbin sözcüsüne sorup öğrenmesinin de seçkin bir gazetecilik örneği olduğunu ve bu davranışının bizim nezdimizde güzel bir intiba bıraktığını da belirtmek isteriz.

Devamını oku...

Hilal Görülmedi, Şaban Ayı 30 Güne Tamamlanacaktır

Değerli Ziyaretçilerimiz

Yarın (21 Ağustos 2009 Cuma) 30 Şaban'dır. 22 Ağustos Cumartesi Günü ise Ramazan Ayının 1. günüdür.

20/08/2009 tarihi saat 23:00 (TSİ) itibarı ile Hizb-ut Tahrir.info çalışanları hilalin herhangi bir İslam beldesinde görülmediğini ilan etmişlerdir. Bu bağlamda Peygamber (s.a.v.)'in: “(Ramazan) hilali görüldüğünde oruca başlayınız. (Şevval) hilali görüldüğünde orucu bozunuz. Eğer hilali göremezseniz, Şaban’ı otuz güne tamamlayınız” (Buhari, Savm, 1776) buyruğu üzere Şaban Ayı otuz güne tamamlanacaktır. Dolayısıyla Ramazan Ayının 1. Günü 22 Ağustos 2009 Cumartesi günüdür.

Bu vesileyle Hizb-ut Tahrir Emiri Ata Ebu Raşta ve Hizb-ut Tahrir.info çalışanları İslam ümmetinin Mübarek Ramazan Ayını en içten dilekleri ile kutlarlar ve gelecek Ramazanı Hilafet sancağı altında yek vücut olmuş İslam ümmeti görüntüsüyle kutlamayı Allah Subhanehu ve Teala’dan niyaz ederler.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Avustralya, Sidney'deki Türkiye Büyükelçiliğine Bir Mektup Teslim Etti

Hizb-ut Tahrir / Avustralya'dan bir heyet, 03.08.2009 Pazartesi günü, Türkiye Hükümeti'nin 24.07.2009 Cuma günü yaptığı tutuklama ve iftira kampanyasına ilişkin Hizb mektubunu teslim etmek üzere Sidney'deki Türk Büyükelçiliğini ziyaret etti. Bu da 26.07.2009 Pazar günü kararlaştırılan İstanbul'daki Hilâfet Konferansı'nın düzenlenmesinden sadece iki gün önce olmuştur.

Heyet, konsolos veya onun vekili ile görüşmek istediyse de sekreter, konsolosun veya onun hiçbir vekilinin olmaması gerekçesiyle özür beyan etti. Nihayet uzun tartışmanın ardından mektup, yetkililere iletme sözü veren sekretere teslim edildi.

Ayrıca Hizb-ut Tahrir / Avustralya, aynı mektubu Canberra'daki Türkiye Büyükelçiliğine de gönderdi.

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti'nden Bir Heyet, San'a'daki Türkiye Büyükelçiliğine Bir Mektup Teslim Etti

Medya Bürosu Başkanı Mühendis Nâsır el-Lehbî, Büro Üyeleri Şeyh Bedir Kutayna ve Şeyh Muhammed el-Ğavlî ile Yemen Vilâyetindeki Hizbin Merkezi Temas Lecnesi Başkanı Şeyh Abdullah Şâif başkanlığındaki Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti'nden üst düzey bir heyet, 02.08.2009 Pazar günü Başkent San'a'daki Türkiye Büyükelçiliğini ziyaret etti. Ziyaretin maksadı, Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti'nin mektubu ile 07.26 tarihinde İstanbul'da düzenlenmesi kararlaştırılan Hizbin konferansını engellemek amacıyla Türkiye yetkililerinin, 07.24 Cuma sabahı Hizbin 200'den fazla şebâbını tutuklamasına, bunun akabinde Hizb ile şebâbı hakkında yayılan iftiralar ve yalanlara ilişkin Hizb yayınlarını teslim etmekti.

Ancak elçilik sekreteri, Büyükelçiyle bir görüşme randevusu belirlenmesi talebinde bulundu, görüşme randevusu olarak 03.08.2009 Pazartesi günü sabah saat 11:00 olarak belirlendi ve heyetten telefon numarası aldı. Randevu saatinden bir saat önce sekreter, Şeyhi arayarak "Önemli işlerinin olmasından dolayı Büyükelçinin Hizb-ut Tahrir heyeti ile görüşmeyeceğini" ifade ederek Büyükelçinin görüşme hususundaki mazeretini iletti. Bunun üzerine heyetin, Büyükelçiliğe gidip mektubu sekretere teslim etmekten başka bir çaresi kalmadı. Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti'nin mektubunun metni şöyledir: "Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti, Türkiye Vilâyeti'ndeki şebâbın maruz kaldığı zulmü, tutuklamaları ve iftiraları şiddetle kınar."

Saygıdeğer San'a'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi,

es-Selâmu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh,

Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti, Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti şebâbının maruz kaldığı zulmü, tutuklamaları, mesnetsiz, dahası Hizb-ut Tahrir ile muttakî ve muhlis şebâbının vakıasına muhalif iftiraları ve yalanları şiddetle kınar. Bilindiği üzere Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti'nden bir heyet, 27.10.2008 Pazartesi günü sizlerle görüşmüş ve o vakit de Hizbin Türkiye'deki Resmî Sözcüsü Sayın Yılmaz Çelik'in tutuklanmasına ve daha sonraları aslı olmadığı ortaya çıkan Hizbin terörist Ergenekon çetesi ile ilişkilendirilmesine yönelik ithamlara ilişkin kınamasını iletmişti.

Türkiye Hükümeti, İslâm ideolojisi, Hilâfet fikri ve onun için çalışanlarla savaşmak yerine ordusu mağlup olmayan ve sömürgeci devletleri korkutan Osmanlı Hilâfet Devleti gibi İslâm'ı, onunla yönetimi ve bir risalet olarak onu dünyaya taşımayı benimsemelidir. Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti, sizlere bu kınamayı yöneltir ki sizlerden bunu, Türkiye Hükümeti yetkililerine ulaştırmanızı ve Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilâyeti ile şebâbının, Türkiye'deki Hizb-ut Tahrir şebâbına karşı yapılan bu zalimane tutuklamalardan dolayı kızgın olduğunu kendilerine iletmenizi, Hizbin şebâbını derhal serbest bırakmanızı, haklarını iade etmenizi ve kendilerinden özür dilmenizi talep ediyoruz.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hartum'daki Türkiye Büyükelçiliği, Hizb-ut Tahrir'in Dosyasını Teslim Almayı Bir Kez Daha Reddetti

Resmî Sözcü başkanlığında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilâyeti'nden bir heyet, Türkiye yetkililerinin 26.07 tarihinde İstanbul'da yapılması kararlaştırılan Hizbin konferansının düzenlemesini engellemek amacıyla 24.07.2009 Cuma günü Türkiye'deki Hizb-ut Tahrir şebâbını tutuklamasına ve bunun akabinde Hizbe ve şebâbına yönelik yayılan iftiralar ve yalanlara ilişkin Hizb yayınlarını içeren bir dosya teslim etmek amacıyla Hartum'daki Türkiye Büyükelçiliğini ziyaret etti.

Büyükelçilik, muhtemelen on gün sonra döneceği söylenen Büyükelçinin olmadığı gerekçesiyle dosyayı teslim almayı reddetti. Böylelikle daha önce Hizb-ut Tahrir'in mektubunu teslim almayı yine sudan bahanelerle reddettiklerindeki aynı fiili tekrarladılar. Hartum'daki Türkiye Büyükelçiliğine deriz ki Hizb'in yayınlarını içeren dosyayı teslim almayı reddetmeniz bu hususta hiçbir şeyi değiştirmeyecek ve bir kısım adamları İslâm kisvesine bürünse de Türkiye yönetiminin İslâm'a karşı açtığı savaşın boyutunu hem Sudan'da, hem dünyanın diğer beldelerinde herkes öğrenecektir. Ayrıca Hartum'daki Türkiye Büyükelçiliğinin bu tutum ve davranışı, sırf bir kağıt parçası üzerine yazılan ifadeyi teslim almaktan korkacak derecede Türkiye yönetiminin kuyruğuna isabet eden korku ve endişenin boyutunu göstermektedir.

Teslim alınması reddedilen dosya, şunları içermekteydi:

1. Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti Resmî Sözcüsü Yardımcısı tarafından yayınlanan, "Allah'ın İzniyle Hizb-ut Tahrir Asla Çökertilemeyecektir" başlıklı basın açıklamasıdır ki bu açıklamada Türkiye emniyet birimlerinin 23'ten fazla ilde yüzlerce şebâbın evlerini bastıkları ve 200'den fazla şebâbı tutukladıkları belirtilip, Türkiye yöneticileri Allah'ın azabına ve Hilâfet Devleti'nin cezalandırmasına karşı uyarıldı.

2. Köklü Değişim Dergisi tarafından Türkiye kamuoyuna yönelik yayınlanan basın açıklamasıdır ki bu açıklamada iftira atılan yalan haberler çürütüldüğü gibi farzların tacı olan Hilâfeti kurarak Ümmeti kalkındırmak amacıyla her senenin Receb ayında Hizb-ut Tahrir'in düzenlediği küresel etkinlikler çerçevesinde H. 04 Şaban 1430 günü "İslâm Dünyasının Durumu ve Kurtuluş Yolu" başlıklı toplu bir konferans düzenlemesine izin vermesi için İstanbul Valiliğinden resmî izin aldığı, ardından konferansın düzenlenmesine iki gün kala yetkililerin vazgeçerek konferansın yapılmasını yasaklayan bir ihtarname gönderdiği, bunun ardından da konferans öncesinde Hizbin şebâbının tutuklandığı ifade edildi.

3. Hizb-ut Tahrir'in mektubudur ki bu mektupta Türkiye'deki şebâbın tutuklanması olayları ele alınarak bu despotik eylemlerin akıbetine karşı Türkiye yönetimi uyarılmış, bunların Hizbin faaliyetini asla durduramayacağı, Allahu Subhânehu'ya düşmanlık ve savaş ilan eden bir kimsenin heba olup hüsrana uğradığı ve onun Allah'a ve Rasûlüne düşmanlık edenlerden olup en alçaklar arasında yer aldığı ifade edilmiştir.

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ  "Allah'a ve Rasulü'ne düşmanlık edenler de var ya, işte onlar da en alçaklar arasındadırlar." [el-Mucâdele 19-20]

Mektup şu ifadelerle son bulmuştur: "Hizb-ut Tahrir olarak bizlere gelince; İngiliz kuyruğu olan Türkiye laikleri ile İslâm düşmanı ve Amerikan ajanı oldukları halde Müslüman kisvesine bürünen kimseleri, her iki gurubu da Allah'ın izniyle kâfirlerin ve zalimlerin inadına Hilâfetin, İslâm'ın son bulduğu kalesi olan İstanbul'a geri döneceği noktasında uyarıyoruz! "

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ "Zulmedenler, nasıl bir yıkılış ile yıkıldıklarını çok yakında bileceklerdir." [eş-Şu'arâ 227]


İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Sudan Vilâyeti

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Cakarta'daki Türkiye Büyükelçiliği, Ankara'daki Hükümetinin Talimatlarını Almasının Üzerine Hizb-ut Tahrir / Endonezya Heyetini Kabul Etmeyi Reddetti

Hizb-ut Tahrir / Endonezya'dan bir heyet, 04.08.2009 Salı günü, Cakarta'daki Türk Büyükelçiliği yetkilileriyle görüşmeye çalıştı. Görüşmenin maksadı kendilerine şunları içerin bir dosya teslim etmekti: 1.) "Allah'ın İzniyle Hizb-ut Tahrir Asla Çökertilemeyecektir" başlıklı Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti Resmî Sözcü Yardımcısı tarafından yayınlanan basın açıklaması. 2.) Köklü Değişim Dergisi tarafından yayınlanan Türkiye kamuoyuna yönelik basın açıklaması. 3.) Türkiye'deki şebâbın tutuklanması olaylarını ele alan Hizb-ut Tahrir'in Cakarta'daki Türkiye Büyükelçiliğine yönelik mektubu. Hizb-ut Tahrir / Endonezya Vilâyeti Meclisi üyelerinden Üstâz Ebû Alyâ ve Üstâz Abdullah Fennanî ile birlikte Üstâz Rahmet Kuranya'nın başkanlığını yaptığı heyete, yerel saate göre 13:30'da Büyükelçiliğe kadar kalabalık bir insan topluğu eşlik edip Türkiye'deki Hizb-ut Tahrir şebâbına yönelik Türkiye Hükümeti'nin zulmünü ve saldırılarını dile getirerek Büyükelçilik önünde gösteri yaptılar. Ancak elçilik yetkilileri, birçok görüşme girişimlerine rağmen heyeti karşılamayı ve dosyayı teslim almayı kabul etmediler ve heyeti yatıştırmak üzere yerel polis bürosu müdahale etti.

Polis Bürosu tarafından yapılan sözlü açıklamada Hizb-ut Tahrir / Endonezya'ya ait mektubun kendilerine ulaşmasından sonra Türkiye Büyükelçiliğini arayıp, yarın Hizb-ut Tahrir'den bir heyetin dosyayı teslim etmek üzere Büyükelçiliğe geleceğini bildirdikleri ifade edildi. Büyükelçilik, konuyu ele almak üzere bir oturum düzenleyip Ankara'daki hükümetine müracaat ettikten sonra heyet ile görüşmeyi ve dosyayı teslim almayı reddetmekte karar kıldı.

Bunun üzerine Üstâz Rahmet Kurayna, dosyayı elçilik korumasına teslim ederek ona şöyle dedi: "Bu dosyayı Türkiye Büyükelçisine teslim et. Aksi takdirde Kıyâmet Günü muhasebe edilirsin." Koruma muvafakat ederek dosyayı teslim aldı. Üstâz Rahmet insan kalabalığı önünde, Büyükelçiliğin reddetmesinin, Hizb-ut Tahrir karşısındaki siyasî ve fikrî hezimetini, tebaasına karşı zulümde ısrar ettiğini, İslâm'a ve Müslümanlara karşı saldırısına devam edeceğini gösterdiğini ifade etti.

Resmî Sözcüye vekâleten Hizb-ut Tahrir / Endonezya adına resmî bir beyan yayınlayan Üstâz Ebû Alya ise şöyle dedi: "Şayet Türkiye Hükümeti, derhal tutukluları serbest bırakmaz ve Hizb-ut Tahrir şebâbını takip etmeyi sürdürürse ister İngiliz ajanları, isterse Amerikan ajanları olsun hiç şüphesiz Türkiye yöneticileri, zulmetmiş ve İslâmî mücadeleye saldırmış olacaklardır. Böylelikle onlar, sadece Hizb-ut Tahrir'e düşmanlık etmiş olmayıp bilakis Allah'a, Rasûlüne ve tüm Müslümanlara da düşmanlık etmiş olacaklardır." Topluluk, tekbirler getirerek "Hizb-ut Tahrir / Türkiye Şebâbını Serbest Bırakın", "Türkiye Hükümeti, Zorba Bir Otoritedir" ve "İyi Biliniz ki Hilâfet Sizleri Cezalandıracaktır" şeklinde sloganlar atmakla birlikte livalar ve râyeler açtılar.


Muhammed İsmâ'îl Yusanto

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Endonezya

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Türkiye'de 200 Hizb-ut Tahrir Şebâbının Tutuklanması

Hiçbir net neden ve gerekçe olmaksızın 24.07.2009 el-muvâfık 02 Şaban 1430 günü, Türkiye'nin 23 ilinde 200 Hizb-ut Tahrir şebâbı tutuklandı. Bu olay, Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti'nin İstanbul'daki konferansının düzenlenmesinden iki gün önce Hilâfetin yıkılışının elim yıldönümü hakkındaki resmî beyanın dağıtılmasının üzerine meydana geldi ve Türkiye'deki emniyet birimleri, şu ana kadar Hizb-ut Tahrir şebâbını aramaktadır.

Buna binaen Hizb-ut Tahrir / Endonezya, aşağıdaki hususları ifade eder:

1. Bir zulüm ve İslâm'a muhalefet olarak itibar ettiği emniyet birimleri tarafından yapılan bu tutuklamaları kınar. Hizb-ut Tahrir, Türkiye de dâhil her yerde Allah'ın kelimesini yüceltmek ve Hilâfet Devleti'nin gölgesinde İslâmî şeriatı tatbik edip İslâmî hayatı yeniden başlatarak İslâm'ın ve Müslümanların izzeti için çalışmaktadır. Bunun için Hizb-ut Tahrir, Türkiye de dâhil hiçbir yerde asla herhangi bir şiddet eyleminde veya İslâm'a muhalefette bulunmamıştır. Binaenaleyh kendisinin İslâmî bir parti olduğunu iddia eden bir partinin liderliğini yaptığı Türkiye Hükümetinin, Şeriatın tatbik edilmesi ve Hilâfetin geri getirilmesine yönelik Hizb-ut Tahrir'in amellerini desteklemesi yerine hiçbir neden ve gerekçe olmaksızın Hizbin amellerini engellemesi ve şebâbını tutuklaması doğrusu bir garabettir.

2. Hizb-ut Tahrir / Türkiye şebâbından 200 kişinin şartsız olarak serbest bırakılmasını ve oradaki şebâba yönelik her türlü tutuklamaların durdurulmasını talep eder. Hizb-ut Tahrir şebâbı, İslâm ve Türkiye de dâhil olmak üzere tüm dünyadaki Müslümanların lehine yönelik çalışmalarını sürdürmeleri için serbest bırakılmaları, her ne şekilde olursa olsun hiçbir şart koşulmaksızın olmalıdır.

3. Şayet Türkiye Hükümeti, derhal tutukluları serbest bırakmaz ve Hizb-ut Tahrir şebâbını takip etmeyi sürdürürse ister İngiliz ajanları, isterse Amerikan ajanları olsun hiç şüphesiz Türkiye yöneticileri, zulmetmiş ve İslâmî mücadeleye saldırmış olacaklardır. Böylelikle onlar, sadece Hizb-ut Tahrir'e düşmanlık etmiş olmayıp dahası Allah'a, Rasûlüne ve tüm Müslümanlara da düşmanlık etmiş olacaklardır. Allah'ın yolundan saptıranların Allah'ın ikabı ve azabına maruz kalacakları noktasında kendilerini uyarırız.


Muhammed İsmâ'îl Yusanto

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Endonezya

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - İslamabad, Lahor ve Karaçi'deki Türk Diplomatlara, Türkiye'deki Hizb-ut Tahrir Şebâbının Tutuklanmasını Kınayan Bir Protesto Mektubu Teslim Edildi

Mağlup olan Türkiye yöneticileri, Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti'nin Hilâfet Devleti'nin yıkılış yıldönümü münasebetiyle İstanbul'da olması beklenen Hilâfet Konferansı'nı düzenlemesinden iki gün önce 23 ilde 200'ün üzerinde Hizb-ut Tahrir üyesini tutukladı. İslâm kisvesine bürünen bu yöneticiler, aslında birer İslâm düşmanıdırlar ve Kemal Atatürk'ün benimsediği laiklik ilkelerini korumak için çalışmaktadırlar.

Hizb-ut Tahrir, dünyanın dört bir tarafında Laik Türkiye Hükümeti'nin gerçek yüzünü ortaya koyan neşriyattan binlerce nüsha dağıttı. Nitekim Hizb, İslamabad, Lahor, Karaçi ve Paşaver olmak üzere Pakistan'da bu neşriyattan on binlerce dağıtmasının yanı sıra İslamabad'daki Türkiye Büyükelçiliğine bir protesto mektubu gönderdi. Aynı zamanda Hizb'ten bir heyet, Lahor ve Karaçi'deki Türk Konsolosluğu'na bir protesto mektubu teslim etti.

Mektup, Türkiye yetkililerin Hizb-ut Tahrir şebâbına karşı yaptıkları keyfî ve ödlekçe tutuklamaları en ağır ifadelerle kınadı. Lahor'daki Türk Konsolosluğu'na giden heyete Dr. İftihar başkanlık ederken Karaçi'deki Konsolosluğa giden heyete Dr. İsmail başkanlık etti. Bu münasebetle özelde Türkiye yöneticilerine ve genelde tüm Müslümanların yöneticilerine şunu vurgulamak isteriz ki onlar ve sömürgeci kâfirler, zulümlerini ve baskılarını kat be kat arttırsalar dahi Hilâfet Devleti'nin kurulmasını asla geciktiremeyeceklerdir. Zira Allah'ın vaadi, kesinlikle gelecektir ki Celle ve Alâ şöyle buyurmuştur:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِيـنَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hâkim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaat etti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fâsıkların ta kendileridir."[en-Nûr 55]

Hizb-ut Tahrir şebâbı, geçen yarım asır içerisinde tâğutlara meydan okudu, Hilâfet Devleti'nin kurulmasını engellemeleri amacıyla Müslümanların boyunlarına nasbedilen tâğut yöneticilerin uyguladığı tüm işkence ve tutuklama operasyonlarına tam bir sabır ve cesaretle karşı koydu.

Hizb-ut Tahrir şebâbı, fecrin her an doğmak üzere olduğu, bu zulmün her an bitmek üzere olduğu ve Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesinin artık çok yakın olduğu noktasında yakinlik üzeredirler. Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır."

Nâvid Butt

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcüsü
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER