Bazı Danimarka gazeteleri, dün 12.02.2008 günü Rasul-il Kerîm [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakâret içerikli karikatürleri yeniden yayınlama kararı aldıklarını açıkladılar. Bu açıklama, Danimarka İstihbarat Kurumu'nun, karikatüristlerden birinin suikasta uğramasının engellendiği ve üç zanlının tutuklandığı şeklindeki açıklamasından birkaç saat sonra yapılmıştır. Nitekim bugün en az on yedi Danimarka gazetesi Kerîm Nebî [Aleyhi's Salâtu ve's Selâm]'ı -hâşâ- "terörist" gibi gösteren karikatür başta olmak üzere bu kindar karikatürleri yayınladı ve gazetelerin genel yayın yönetmenleri bu menfur eylemlerini "ifâde özgürlüğünü savunmak", karikatüristler "ve Jyllands-Posten Gazetesi ile tam bir dayanışma halinde olmak" olarak değerlendirdiler. Kimileri karikatürlerin yayınlanmasını "zorunlu bir çıkış" olarak değerlendirdiği gibi, hükümet ve muhalefet içerisinden birçok ünlü lider, "ifâde özgürlüğünü" ve "demokrasiyi" savunmak amacıyla İslâm'a karşı düşmancıl açıklamalarda bulundular ve bazıları da "siyasal İslâm'a" karşı savaşın tırmandırılmasına ve "terörizmle mücadele" kanunlarının ağırlaştırılmasını çağrıda bulundular.
Dikkat çekicidir ki gerek liderler gerekse medyacılar olsun, her kesim sözde "suikast girişiminin" henüz kesinleşmediği ve soruşturmanın tamamlanmadığı gerçeğini görmezden gelmiştir. Dahası Danimarka İstihbarat Bürosu, tutuklamanın peşi sıra zanlılardan ikisinin "terörizmle mücadele" kanunlarına göre "devletin güvenliğine karşı tehlike" teşkil etmelerinden dolayı derhâl sınır dışı edilmesini kararlaştırdığını ve üçüncü zanlının da hakkındaki soruşturmanın ardından kuvvetle muhtemelen serbest bırakılacağını açıklamıştır. Nitekim öyle de olmuştur. Zîra üçüncü zanlı dün akşam serbest bırakılmıştır! Böylece ne yargılamaya, ne deliller sunmaya, ne adlî yargıya, ne savunma makamına, ne de herhangi bir hukukî prosedüre gerek duyulmamıştır. Aksine egemen olan orman kanunudur ve maksat Müslümanların beldelerindeki fâsit "polisiye" nizâmları ve şerrîn elebaşı Amerika'yı örnek alarak Rasul-il Kerîm [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e dil uzatmada haddi aşmak, Müslümanlara zulmetmek, İslâmlarına ve mukaddeslerine saldırmaktır.
Ey Müslümanlar!
Danimarkalı liderlerin tepkileri, gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin onur kırıcı karikatürlerin yeniden yayınlaması üzerindeki sürpriz ittifakları ve Danimarka İstihbarat Bürosu'na dikkat çekici bir şekilde resmî destek verilmesi ve övülmesi bütünüyle, bu iğrenç karikatürlerin ilk kez yayınlandığı iki sene öncesinde gerçekleştirilemeyip şimdi devreye sokulan önceden tezgahlanmış bir hususa delâlet etmektedir. Bu da korkutmak, zulmetmek ve saldırmak suretiyle Müslümanları, başta Laiklik, demokrasi ve "ifâde özgürlüğü" gibi mefhumlar olmak üzere kokuşmuş Batı Hadâratı'nı kabule zorlamak, İslâm'dan, Kur'ân-il Kerîm'den, Azîz Nebî Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i tâzim etmekten ve Şeriatı'na bağlılıktan saptırmak maksadıyla Müslümanları terörize etmektir. Zaten bunlar da Danimarka Hükümeti'nin resmî olarak entegrasyon politikasının gerçekleşmesi önünde başlıca engel olarak gördüğü şeylerdir. Bir yönden böyledir. Diğer yönden ise şöyledir; bu, Müslümanlara karşı uygulamalarının yasallığı hakkında kuşkuların artmasıyla ve kaynaklarının Amerikan ve "İsrailli" istihbarat birimleri olduğu kanıtlanan "terörizm meseleleri" iddialarında sık sık başarısızlığa uğramasıyla, kamuoyu karşısında büyük ölçüde güveni sarsılan Danimarka İstihbarat Bürosu'nun iade-i itibar çabasıdır.
Öte yandan maksat, Danimarka emniyet birimlerinin tutuklama, hapsetme ve hiç kimsenin, zanlıların bile bilmeye hakkı olmayan "gizli" delillere göre, hatta delîlsiz, sorgusuz, sualsiz herhangi bir Müslümanı sınır dışı etmek şeklindeki uygulamaları kabul edilsin diye kamuoyunu ve Müslümanları alıştırmak için emsal teşkil etmektedir. Zîra Batılı demokratik sistemlerde emniyet birimleri, aynen İslâmî Âlem'deki Batı yanlısı diktatör nizâmlarda olduğu gibi hem davacı, hem davalı, hem hâkim, hem de infazcı konumundadır. Dolayısıyla "suikast girişimi" iddiası; meselenin aslını, etkenlerini ve hedeflerini örtbas etmeye yönelik düzmece bir girişimden öte değildir. Oysa bu, -doğru olduğunu varsayarsak- ne sözde "terörizm" ile ilgisi, ne de "devletin güvenliği" ile alâkası olan bir suç meselesidir.
İğrenç karikatürleri ilk defa yayınladığında "Jyllands-Posten Gazetesi" gazetesini şiddetle müdafaa eden Danimarka Başbakanına gelince; o da şöyle diyordu: "Hükümet, ifâde özgürlüğünün bekçisi olarak kalacaktır... Mesele, Danimarka halkına, yönetimin dayandığı temel ilkelere saygı duymayan ve kabullenmeyen Danimarka'da bir grup aşırının var olduğunu göstermektedir." Dolayısıyla Danimarka Başbakanı, Müslümanlardan Nebîleri [Aleyhi's Salâtu ve's Selâm]'a dil uzatılmasını ve dînlerine saldırılmasını kabullenmeleri gerektiğini, aksi takdirde "aşırılık" ile suçlanacaklarını söylemek istemektedir!
Ey Müslümanlar!
Hizb-ut Tahrir / Danimarka sizleri, bu ülkede İslâm'a ve Müslümanlara aleyhinde düzenlenen komplolara karşı bilinçli olmaya, İslâm'a, Rasulü'ne ve mü'minlere karşı kindar politik, güvenlik ve medyatik kampanyalar karşısında Allahu Te'alâ'nın emrettiği gibi birbirine kenetlenmiş bir bina şeklinde tek saf olmaya dâvet etmektedir. Ayrıca sizleri, Kerîm Nebî'niz [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e dil uzatılmasına karşı İslâmî Dâvet'i taşımada ve Müslümanların beldelerinde Râşidî Hilâfet Devleti gölgesinde İslâm Şeriatı'nın ikâme edilmesinde samimiyetle çalışarak kesin bir cevap vermeye davet ediyoruz ki o, İslâm'ın ve Müslümanların izzetlendirecek, lafla değil amelle Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şânını yüceltecek ve İslâm düşmanlarına, Şeytan'ın vesveselerini unutturacak güçlü, muktedir ve izzetli bir devlet olacaktır.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ "Ey îmân edenler! Allah ve Rasulü sizi, size hayat verene dâvet ettiği zaman icâbet edin!" [el-Enfâl 24]