Yunanistan Başbakanı'nın Türkiye Ziyâreti
- Kategori Türkiye
- İlk yorumlayan ol!
- |
Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, 49 yıl aranın ardından Türkiye'ye gelen ilk Yunanistan Başbakanı oldu. Son kez gelen de Kostas'ın amcası Konstantin Karamanlis idi ve Adnan Menderes ile birlikte Kıbrıs sorununda Amerikan plânına göre ilerleme sağlamak için gelmişti. Yunanistan, Türkiye ile en çok sorunları bulunan düşman bir komşudur. Bu düşmanlık, Fâtih Sultân Mehmed Hân'ın İstanbul'u fethedip Bizans'ı tarihe gömmesinden beri süregelmiş (Megali İdea'nın doğuşu) ve Osmanlı Hilâfet Devleti'nin zayıflık döneminde devletten kopmasıyla patlak vermiştir. Bununla da yetinmemiş, itilaf devletleri ile birlikte Osmanlı topraklarına saldırmış, Ankara yakınlarına kadar gelmiştir. İngilizlerin baskısı sonucu geri çekilmek zorunda kalmış olsalar da, Ege Denizi'ndeki adaların neredeyse tamamını işgâl etmişlerdir. Kıbrıs'ta da İngilizler ile birlikte hareket edip kendilerini asırlarca koruyup kollayan Osmanlı'ya sırt çevirmişlerdir. Amerikan-İngiliz çatışmasına sebep olan sorunların alevlenmesine, biraz da bu düşmanca politikalar hizmet etmiş, buradan Kıbrıs sorunu, Ege sorunu, Azınlıklar sorunu, Patrikhane meselesi gibi pek çok problem çıkmıştır. Kıbrıs meselesi, Annan Plânı'nın işi bitince muallakta kalmıştır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül, Amerika'ya yaptığı ziyârette, Ban Ki Moon'dan Kıbrıs için yeni bir çözüm bulmasını talep etmiştir. İsteyen âciz, istenen âciz! Ege meselesi ise kıta sahanlığı ve FIR hattı gibi, "uluslararası hukuk" denilen sömürgeci mekânizmanın Yunanistan lehine tavır almasından dolayı daha çetrefil bir haldedir. Uzun süredir devam eden ve geçenlerde 37.si yapılan istikşâfî görüşmelerden, yani sorunun keşfine yönelik gizli görüşmelerden, Erdoğan ve Karamanlis'in beyânâtına göre, şimdiye kadar hiçbir sonuç alınamamıştır. Bunun yanında Genelkurmay, internet sitesinde Yunan askerî botlarının Ege Denizi'nde yaptıkları ihlâlleri açıklayıp durmaktadır. Oysa Büyükanıt, geçen yıl yaptığı Yunanistan ziyâretinde, Türk-Yunan ilişkilerini dostane ilişkiler diye tanımlamıştır. Azınlıklar sorunu, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik müzâkerelerinden bir parça olarak dayatılmaktadır. Patrikhane meselesi ise uzun vadede ciddi bir sorundur. Çünkü Yunanistan, Karamanlis'in bu ziyâretinde de tekrarladığı gibi, Fener Rum Patrikhanesi'ni ekümenik vasfıyla anmaktadır ve ekümeniklik, patrikhaneye İstanbul'da bağımsız bir toprak parçası verilmesini ve 1970'lerde kapatılan Ruhban Okulu'nun açılmasını gerektirir. Bütün bunlara ve Yunanistan'ın tarihsel düşmanlığına rağmen, AKP Hükümeti ekonomi, ticaret, turizm, enerji, Avrupa Birliği üyeliği gibi konular üzerinden Türk-Yunan ilişkilerini geliştirmeye, gerilimleri azaltmaya uğraşmaktadır. Çünkü Amerika böyle istemektedir. Amerika, bunu Türkiye için yada Türkiye halkının hayrına istememektedir. Aksine İngiltere'nin bu sorunları kurcalayıp plânlarını bozmasından endişe etmektedir. Bunun için hem AKP Hükümeti'ne, hem de uşağı olan Karamanlis Hükümeti'ne, ıvır zıvır konular üzerinde de olsa birliktelik sağlamalarını, sembolik anlamdan ibâret kalsa da birbirlerine gidip gelmelerini öğütlemektedir. Oysa Yunanistan, Kıbrıs ve Ege Adaları, İslâmî topraklardır ve bunlar üzerinde Küfrün egemenliği kabul edilemez. Yunanistan lehine olan uluslararası kararların ve kurumların, Müslümanlar nezdinde hiçbir geçerliliği olamaz. İslâm'da azınlıklar değil, zımmîler vardır ve egemenliğimiz altındaki tüm gayri-muslimlere zımmî muâmelesi yapılmalıdır. Bunlar, İslâmî hükümlerdir ve ancak İslâmî bir devletin uygulayabileceği köklü çözümlerdir. Dolayısıyla güdümlü mevcut yöneticilerden hiçbir sonuca varmaları beklenemez!